İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemiyle ilgili 27 konuda soruşturma izni veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve müfettiş Arif Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulundu
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemi nedeniyle ilgili 27 konuda soruşturma izni verilmesi üzerine, izni veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve müfettiş Arif Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunduğu bildirildi.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI, İMAMOĞLU HAKKINDA 27 SORUŞTURMA AÇMIŞ
Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre, suç duyurusunu, İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak gerçekleştirdi.
Av. Polat, suç duyurusunda, ön incelemeyi yürüten müfettiş Yıldırım’ın, yalnızca İmamoğlu’nun görev yaptığı döneme odaklandığını, maddi gerçekleri ortaya çıkarmak yerine müvekkilin soruşturulmasının sağlanmasını kendisine görev edindiğini belirterek şunları kaydetti:
“Öyle ki şüpheli; harcama ve ihale yetkilisi olmamasına rağmen müvekkilin bu yetkilere sahip olduğu şeklinde rapor düzenleyerek müvekkili sorumlu göstermiş, müvekkilin savunma yapabilmek için talep ettiği bilgi ve belgeyi müvekkille paylaşmamış, bu nedenle müvekkilin savunma hakkını elinden almış, buna rağmen raporunda müvekkil ifade vermiş gibi alıntılar yaparak sahte evrak düzenlemiş, yetki devrinde bulunduğu şeklinde bir beyanı olmadığı ve böyle bir yetki devri mümkün de olmadığı halde müvekkili hayali bir yetki devrine istinaden sorumlu göstermiş, yine görev süresi bittikten sonraki dönemde yapılan bir ihale nedeniyle müvekkili sorumlu göstermiştir.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da mülkiye müfettişi Arif Yıldırım’ın sayılan eylemlerine soruşturma izni verdiği belirtilerek “Maddi gerçeğe aykırı, sahte içerikli raporda yer alan iddiaları soruşturma iznine bağlamış olması nedeniyle sorumludur” ifadeleri kullanıldı.
Şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılmasının sağlanması için haklarında kamu davası açılması talep edildi.
Suç duyurusunda özetle şunlar kaydedildi:
– Müvekkilin o dönemde mazbatasının iptal edilmesi toplumun adalet duygusunun zedelenmesine yol açmış, şüpheli tam da bu dönemde görevlendirilmiştir.
– Toplumda bu inceleme siyasi baskı aracı olarak görülmüş ve bu konuda da bir haksızlık algısı oluşmuş, ön incelemenin zamanlamasının yanında bahsedilen seçim döneminde müvekkilin rakibi olan siyasi partiden daha önce milletvekili adayı olmuş olan şüphelinin tarafsızlığı konusunda şüpheler doğmuştur.
– Resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma ve iftira suçunun unsurları oluşmuştur. Diğer şüpheli ise İçişleri Bakanıdır ve soruşturma izinlerinden dolayı sorumludur.
– Herhangi bir hukuk devletinde, demokratik seçimlerle göreve gelmiş kişilerin kamu gücü kullanılarak siyasi baskı altına alınması, üstelik bu eylemlerin yargısal denetimden kurtulması hayal dahi edilemez.
– Ancak medeni ülkelerde olması gereken bu değerleri ülkemize çok gören, kanun önünde eşitliği ve demokratik bir toplumu zedeleyen kişilerin yargısal denetimden muaf olduklarına olan inançlarının son bulması, hiç kimsenin Cumhuriyet Başsavcılıklarından üstün olmadığına herkesin ikna olması bakımından, etkin bir şekilde yapılmasıyla işbu soruşturma ülkemizin demokrasi geleneğinde tarihi bir dönüm noktası olacağına inanmaktayız.
Sendika.Org