Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrası gündeme gelen askeri ve ticari anlaşmaların ardından Halkevleri, İstanbul’da bulunan ABD Konsolosluğu önüne gitti. Halkevciler Erdoğan’ın anlaşmalarının ve verdiği vaatlerin ABD ile olan bağımlılık ilişkilerini derinleştirdiğini ifade ederek “Sömürgeciler, işbirlikçiler ülkemizden defolun!” dedi
Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrası gündeme gelen askeri ve ticari anlaşmaların ardından Halkevleri, İstanbul’da bulunan ABD Konsolosluğu önüne gitti. Halkevciler, BM Genel Kurulu öncesi ABD’den ithal edilen ürünler için var olan ek gümrük vergilerinin kaldırmasıyla başlayan sürecin bağımlılık ilişkilerini derinleştiren anlaşmalara evrildiğine dikkat çekti. BM Genel Kurulu’nda Filistin için verilen tepkiyi “sahte duyarlılık” olarak niteleyen Halkevciler, bunun “kurtla yiyip çobanla ağlamak” olduğunu söyledi.
Halkevciler ABD Başkonsolosluğu önünde
Halkevciler Erdoğan’ın anlaşmalarının ve verdiği vaatlerin ABD ile olan bağımlılık ilişkilerini derinleştirdiğini ifade ederek “Sömürgeciler, işbirlikçiler ülkemizden defolun!” dedihttps://t.co/jjJRQyWmqI pic.twitter.com/VgOjB1u9Y1
— sendika.org (@sendika_org) October 1, 2025
İstinye’deki başkonsolosluk binasına yürüyen Halkevciler, Saray rejiminin ülke içinde meşruiyetini yitirmesinin ardından meşruiyetini dış merkezlerde aradığını vurguladı. İktidarın bu meşruiyet kaygısıyla Türkiye’yi ABD’ye daha da bağımlı kıldığını ifade eden Halkevciler, ABD emperyalizminin de işbirlikçi iktidarın da çıkarlarının halkın çıkarlarıyla ters olduğunu vurguladı.
Halkevciler başkonsolosluk binası önünden ABD emperyalizmine karşı mücadele çağrısı yaparak “Bu topraklarda kendi kaderimizi kendimiz belirleriz! Uluslararası tekellerin, yerli uzantılarının, işbirlikçi siyasetçilerinin sömürgeci amaçları değil bu topraklarda yaşayan bütün halkların ortak çıkarları doğrultusunda yaşayacağı bir ülkeyi ancak emperyalistleri ve işbirlikçilerini göndererek kurabiliriz” dedi.
Halkevleri’nden ABD Başkonsolosluğu önünden mücadele çağrısı
“Bu topraklarda kendi kaderimizi kendimiz belirleriz! Halkların ortak çıkarları doğrultusunda yaşayacağı bir ülkeyi ancak emperyalistleri ve işbirlikçilerini göndererek kurabiliriz”https://t.co/jjJRQyWmqI pic.twitter.com/6xoGHkjbfZ
— sendika.org (@sendika_org) October 1, 2025
Açıklamanın son bölümünde ise Aksa Tufanı Operasyonu’nun yıldönümü için 5 Ekim’de yapılacak yürüyüşe çağrı yapıldı. Halkevciler iktidara da seslenerek “BM Genel Kurulunda Filistin için gösterdiğiniz sahte duyarlılıktan vazgeçin! Buna “kurtla yiyip çobanla ağlamak” denir. ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket edip Ortadoğu’da Filistin halkının çıkarlarını savunamazsınız” dedi.
Halkevcilerden ABD Başkonsolosluğu önünden Filistin’e destek yürüyüşüne çağrı
“İşbirlikçi iktidara sesleniyoruz! Filistin için gösterdiğiniz sahte duyarlılıktan vazgeçin! Buna ‘kurtla yiyip çobanla ağlamak’ denir”
“5 Ekim’de Dolmabahçe’ye yürüyoruz”https://t.co/jjJRQyWmqI pic.twitter.com/n7t9wGELab
— sendika.org (@sendika_org) October 1, 2025
Açıklamanın tamamı şöyle:
İşgal altında yaşıyoruz!
Başka bir ülkenin ordularıyla, tank ve tüfekleriyle değil bizzat işbirlikçiler eliyle işgal altında yaşıyoruz. Son Birleşmiş Milletler kurulunda yaşananlar ve sonrasında gerçekleştirilen Tayyip Erdoğan-Trump buluşması bunu bir kez daha göstermiştir. ABD emperyalizmi dünyanın bütün coğrafyalarına kendi sömürgeci çıkarları doğrultusunda hâkim olmaya çalışmaktadır. Bugün bu çabanın en fazla göründüğü yer Ortadoğu’dur, Filistin topraklarıdır. BM Genel Kurulunda Amerikan emperyalizminin başındaki Trump’ın yamacına toplanan ülkeler ABD’nin Filistin planlarını kabul etmiş, üstelik bunu İsrail’e geri adım attırdık diye sunmuşlardır. Ancak gerçek bambaşkadır. Filistin topraklarının sömürgeleştirilmesi, direnen Filistin halkının silahsızlandırılması ve bütün coğrafyanın ABD’nin ileri karakolu İsrail’in gözetiminde ABD’nin çıkarları için yeniden sömürgeleştirilmesidir. ABD emperyalizmi bunu bölgedeki işbirlikçileri aracılığıyla hayata geçirmektedir.
Ancak ABD emperyalizminin çıkarları için hareket etmesi yalnızca Filistin topraklarıyla sınırlı kalmamakta bütün bölgeye yayılmaktadır. İçinde yaşadığımız coğrafya da bundan nasibini almaktadır. BM Genel Kurulu sonrasında Tayyip Erdoğan ve Trump arasında gerçekleşen görüşmeden de bu çıkmıştır. Daha BM Genel Kuruluna gitmeden Tayyip Erdoğan’ın ABD’den ithal edilen ürünler için var olan ek gümrük vergilerini kaldırmasıyla başlayan süreç, görüşme sonrasında ABD’den sıvılaştırılmış doğalgaz adımını sağlayacak anlaşma ile devam etmiştir. Bugüne kadar kullandığımız doğal gazdan çok daha pahalıya gelecek olan sıvılaştırılmış doğalgaz halkın sırtına bir yük daha bindirecektir. Üstelik Trump bunu “Türkiye’nin yapabileceği en iyi şey Rusya’dan petrol ve gaz almamak” diye ifade ederek Erdoğan’ı adeta mecbur bırakmıştır.
Anlaşmalar bununla sınırlı kalmamış 225 adet Boeing uçak alınması kararlaştırılmıştır. Geçmişinde maliyetleri düşürmek için yaptığı düzenlemeler sonucunda uçak kazalarına sebebiyet veren Boeing firmasının karlılığını arttırmak için atılan bu adım aynı zamanda ABD’nin savaş politikalarına da destek vermektir. Çünkü Boeing firması aynı zamanda askeri mühimmat taşımaktadır. Uluslararası Af Örgütü’nün tespitine göre İsrail’in Filistinli sivilleri katleden hava saldırılarında kullanılan Müşterek Doğrudan Taarruz Mühimmatı (JDAM) ve GBU-39 küçük çaplı bombalar, Boeing silahlarıdır.
Emperyalistlerin hakim olmak istedikleri ve uğuruna savaş çıkarttıkları nadir toprak elementleri de ABD’nin Türkiye’ye atadığı ve Suriye özel temsilciliğini de yapan sömürge valisi Tom Barrack tarafından “stratejik fırsat” olarak ifade edilerek ABD’nin gündeminde yer aldığı bilinmektedir. ABD gözünü Eskişehir Beylikova’da bulunan nadir toprak elementleri rezervlerine dikmiştir. Zaten hali hazırda sömürge madenciliği yoluyla ülkenin dört bir yanında yeraltı kaynakları uluslararası maden tekellerine peşkeş çekilmekte ve büyük bir ekolojik yıkım yaşanmaktadır. ABD’ye bu konuda verilecek her imtiyaz bu durumu daha fazla derinleştirecektir.
Tüm bu olan bitenin arkasında yatan sebep bellidir. ABD emperyalizmi bölge hakimiyetini arttırmak istemekte bunun için de iktidarını uzatmak isteyen AKP’den tavizler üstüne tavizler koparmaktadır. AKP’nin ABD emperyalizmine teslimiyetinin güncel sebeplerinden biri de bu iktidarını uzatma isteğidir. Halk nezdinde hiçbir meşruiyeti kalmayan iktidar meşruiyeti dışarıda aramaktadır. Sömürge Valisi Tom Barrack da bunu açık bir şekilde ifade etmiş “Erdoğan’a meşruiyet verelim” demiştir.
Türkiye’nin ABD’ye taviz vererek, bağımlılık ilişkilerini derinleştirerek kazanacağı hiçbir şey yoktur! AKP’nin iktidar ömrünü uzatma çabasının bu ülke halkının çıkarlarıyla çeliştiği buradan bellidir. AKP, Ortadoğu’da ABD’nin çıkarlarına çok daha uyumlu hareket edebilir, ABD de ona meşruiyet verebilir ancak bu durum böyle devam ettikçe bu ülke, bu halk sömürgeciler ve işbirlikçileri tarafından esaret altında tutulmaya devam edecektir. Bunun sonucunda ülkemiz bir ucuz emek cenneti ne çevrilmesi, temel toplumsal haklarımız uluslararası tekellerin kârlılık alanı haline getirilmesi, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız, doğamız sömürgecilerin elinde yıkıma uğratılması dışında başka bir şey yaşanmayacaktır.
Bu yüzden diyoruz ki, sömürgeci ABD emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileri çekin elinizi bu toprakların, bu halkın üzerinden. NATO’nuzu alın gidin, ticaret anlaşmalarınızı alın gidin, maden şirketlerinizi alın gidin, uluslararası tekellerin sömürgeci ilişkilerini alın gidin, kültürel etkinliklerinizi alın gidin, işbirlikçilerinizi alın gidin, algı yaratmak isteyen medya patronlarınızı alın gidin. Ülkemizden defolun!
Bu topraklarda yaşayan herkese buradan bir çağrı yapıyoruz; ABD emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadeleyi büyütelim. Bizi yoksullaştıran onlar, haklarımızı gasp eden onlar, ücretlerimizi düşüren bizi hayat pahalılığına karşı çaresiz bırakan onlar. Topraklarımızı yağmalayan onlar. Tam da bu yüzden yoksulluğa karşı haklarımız için mücadele etmeye, işyerlerinde bizi güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmaya mahkûm etmek isteyenlere, OVP’lerle IMF talimatlarını yerine getirmek isteyenlere, maden ve enerji şirketleriyle suyumuz a, toprağımıza, tarım arazilerimize çökmek isteyenlere karşı her gün her yerde mücadele etmeliyiz. Bu topraklarda kendi kaderimizi kendimiz belirleriz! Uluslararası tekellerin, yerli uzantılarının, işbirlikçi siyasetçilerinin sömürgeci amaçları değil bu topraklarda yaşayan bütün halkların ortak çıkarları doğrultusunda yaşayacağı bir ülkeyi ancak emperyalistleri ve işbirlikçilerini göndererek kurabiliriz.
İşbirlikçi iktidara sesleniyoruz, BM Genel Kurulunda Filistin için gösterdiğiniz sahte duyarlılıktan vazgeçin! Buna “kurtla yiyip çobanla ağlamak” denir. ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket edip Ortadoğu’da Filistin halkının çıkarlarını savunamazsınız.
Hem Filistin’de hem Türkiye’de ve bütün Ortadoğu’da emperyalistler kaybedecek, onuru, emeği ve bağımsızlığı için direnen halklar kazanacak!
Kahrolsun ABD emperyalizmi ve yerli işbirlikçileri! Sömürgeciler, işbirlikçiler ülkemizden defolun!
Sendika.Org