Bir taraf yanlış anlıyor şu bayramı. Evet gelenektir ve güzeldir. Güzeldir insanların bir arada olup kaynaşması, paylaşması ve gülmesi. Gülmesi ama gerçekten içten gülmesi insanların. İnsanların diyorum çünkü belli bir kesimin değil tüm insanların, tüm insanlığın gülmesi… “Tüm İslam âleminin” bayramı deniliyor. Müslümanların kardeşçe ve barış içinde yaşadığı en uç noktada ki günler. Peki bu […]
Bir taraf yanlış anlıyor şu bayramı. Evet gelenektir ve güzeldir. Güzeldir insanların bir arada olup kaynaşması, paylaşması ve gülmesi. Gülmesi ama gerçekten içten gülmesi insanların. İnsanların diyorum çünkü belli bir kesimin değil tüm insanların, tüm insanlığın gülmesi…
“Tüm İslam âleminin” bayramı deniliyor. Müslümanların kardeşçe ve barış içinde yaşadığı en uç noktada ki günler. Peki bu “İslam âlemine” bağlı kaç çeşit insan topluluğu var. IŞİD diye bir terör örgütü var değil mi? İslami cihatçı bir örgüt olduğunu iddia ediyor ancak bayram dinlemeden insanları öldürüyor, kadınlara tecavüz ediyor, yetişebildiği her yeri bombalıyor. Tabiî bir de bunlara yardım eden AKP gerçeği…
Yakın olduğumuz İslami coğrafyalarda çocuklar ölüyorlar. İnsanlar aç kalıyor. Açlıkla, yoksullukla savaşıyor her şeyden önce. Rojava’da, Kobanê’de çocuklar ölüyor. Filistin’de çocuklar, gençler, kadınlar ölüyor. Ancak bizler burada her şey yolundaymış gibi büyük bir coşkuyla bayram kutluyoruz.
İslami geleneğe bağlı olduğunu söyleyen AKP, Filistin’de ölen insanlar için, aç kalan çocuklar için ülke genelinde üç günlük yas tutmanın dışında ne yapıyor diye bakıyoruz ve hiçbir şey.
Evet bayram geldi ancak Karadeniz’de ağaçlar kesiliyor, HES’ler yapılmaya çalışılıyor. Yaşlı kadınların üzerine TOMA’larla saldırıyorlar. Doğu ve Güneydoğuda, Hizbullah diye anılan cihatçı/mezhepçi çeteler insan avına çıkmış durumdalar. Büyük bir bayram coşkusu değil mi!..
Neoliberal sistemin en tipik temsilcilerinden olan AKP, ülkede barış ve insanca yaşamın olmaması için yapılması gereken ne varsa yapıyor. Suriye’de yardım ettiği IŞİD çeteleri zaten bir soykırım peşinde. Ya da görmediğimiz diğer yoksul Müslüman ülkelerde bir bardak su için oluşan kuyruklardan kimsenin haberi yok. Ancak dayanışma, yardımlaşma, paylaşma ile tüm İslam âlemi…
Bir de bizlerin bayram dediği günlere bakalım isterseniz hangisi bayram ya da hangisi daha olası.
Kimsenin ölmediği, öldürülmediği bir bayram. Çocukların oyuncaklarıyla oynayıp yemek yediği ve içten güldüğü bir bayram. Silah yardımı değil de yiyecek, giyecek yardımı yapılan bir bayram. Kadınların tacize ya da tecavüze uğramadığı, şiddetten uzak olduğu bir bayram. İnsanca kelimesinin altını gerçekten dolduran, insan olmanın lüks olmadığı bir yaşam olması gerekmiyor mu? Çok zor olabileceğini düşünmüyorum. Kimse ölmeyecek, açlara yardım edilecek, çocuklar ağlatılmayıp güldürülecek…
İşte o zaman gelecek bayram.
Bizler o zamanı yaşamaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Kimsenin Kürt diye aşağılanmadığı, Alevi diye “teşhir” edilmediği, kadın diye ikinci sınıf insan muamelesi görmediği günler. Yani gerçek bayramlar. Çocukların elleriyle gözyaşlarını silmediği, ellerinde oyuncakla gülerken gördüğümüz bayramlar. Cihatçı/mezhepçi çetelerin insanları öldürmeye ant içen halleri değil, insanlığın yaşaması için ant içilen bayramlar. Anlatırken bile ne kadar kolay olabileceği belli oluyor aslında. Zor değil ulaşmak. İnsanlığı bilenler, devrimciliği hayatına katmış olanlar, vicdan sahibi olan bizlerin yakın zamanda var edeceği bir gelecek için. Bayramınız kutlu olsun(!)
* Yunus Emre Küçükaydın
Ankara Üniversitesi Tiyatro Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.