Eskinin demokrasi düşmanları ait oldukları yere, toprak altında unutulmaya doğru gidiyor. Önce 1980 darbesiyle Türkiye’yi kan gölüne çeviren Kenan Evren; şimdiyse 90’larda faili meçhullerin sorumlusu, halk düşmanlığıyla bilinen Süleyman Demirel… Gençlik, bu tarihleri görmese de diktatörlerin yarattıkları Türkiye’nin gölgesinde büyütülmeye çalışıldı. Fakat gençlik diktatörleri tanımaktadır. Gençlik kime diktatör, katil, hırsız denildiğini herkesten daha iyi bilmekte ve […]
Eskinin demokrasi düşmanları ait oldukları yere, toprak altında unutulmaya doğru gidiyor. Önce 1980 darbesiyle Türkiye’yi kan gölüne çeviren Kenan Evren; şimdiyse 90’larda faili meçhullerin sorumlusu, halk düşmanlığıyla bilinen Süleyman Demirel…
Gençlik, bu tarihleri görmese de diktatörlerin yarattıkları Türkiye’nin gölgesinde büyütülmeye çalışıldı. Fakat gençlik diktatörleri tanımaktadır. Gençlik kime diktatör, katil, hırsız denildiğini herkesten daha iyi bilmekte ve bunu herkesten daha yüksek sesle haykırmaktadır.
Diktatörlerin demokrasiden korktuklarını biliyoruz. Çorum’da bir halk, silahlandırılmış faşistlere karşı direnirken “Çorum’u bıraktın Fatsa’ya bakın” diyenlerin demokrasiyi ne kadar büyük bir tehdit olarak gördüklerini biliyoruz.
Diktatörlerin düşünce özgürlüğünden korktuklarını biliyoruz. Sivas’ta Madımak’ın önünde toplanan dinci-gerici zihniyetin içerideki aydınları yakarak, onları öldürerek Türkiye’yi karanlığa gömebileceklerini düşündüklerini biliyoruz. Yanıldıklarınıysa çok daha iyi biliyoruz.
Özgürlük için haykıranların diktatörlerin yüreklerini nasıl titrettiklerini de, Deniz Gezmiş’i, Hüseyin İnan’ı ve Yusuf Aslan’ı astıranların kim olduğunu da. Yani Süleyman Demirel’i ve ondan sonra gelmiş ve gelebilecek olan tüm diktatörleri tanıyoruz.
Süleyman Demirel ölmüş olabilir fakat onun yarattığı Türkiye’de diktatörlerin yalnızca isimleri değişti. Bugünkü diktatörlük denemesinin adı AKP. Kendisinden öncekiler gibi düşünce ve ifade özgürlüklerini susturmayı denedi. Denizlerin idam emrini verenler gibi Berkinlerin, Ethemlerin öldürülmesini emretti. Reyhanlı’da, Suriye’de insanların öldürülmesi için bombalar patlattı, silah yardımları yaptı. Süleyman Demirel’in iyi bir öğrencisi olarak AKP, ‘devletin bazen rutinin dışına çıkabilmesi’ için İç Güvenlik Paketi’ni geçirerek bu rutin dışına çıkan rutini yasallaştırmaya çalıştı.
Süleyman Demirel’i kötü bildiğimizi söylerken, yaptıklarının hesapları, bu düzeni onlardan devralıp aynı şekilde hatta daha ağır biçimlerde sürdürmeye çalışanlardan sorulacağını anımsatalım. Ne Demirel’in yaptıklarını unutacağız ne de onun yaptıklarını aynı biçimde devam ettiren AKP’nin yaptıklarına karşı sessiz kalacağız.
Gençlik Deniz’in, Hüseyin’in, Yusuf’un katilinin kim olduğunu unutmadığı gibi Berkin’in, Ethem’in, Ali’nin ve Gezi’de kaybettiğimiz her bir kardeşimizin katilini de unutmayacak.
Gidenlerin hepsi aldıkları canlarla, hayatlarla anılacak. Yaşarken yaptıkları şeylerle anılacak. Tüm bunların ötesinde eskinin diktatörleri giderken hala bir diktatör olduğu, yaptıkları, aldıkları canlar, yolsuzlukları, insanlık düşmanlıkları asla ama asla unutulmayacak! 12 yıldır yaptıkları unutulmayacak! Gençlik dün Süleyman Demirel’in karşısında olduğu gibi, bugün de diktatörler rahat koltuklarında oturmaya devam ettiği, halka zulmettiği sürece ayakta olacak! Yapılacak çok iş, sorulacak çok hesap, kurmamız gereken bir gelecek, bir hayat var önümüzde!
* DTCF Kolektif
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.