Yüzyıllardır ezilen kardeş Kürt halkının özgürlük mücadelesini temsil ettiği, halkçı-demokratik bir yolda yürüdüğü, artıları eksilerinden fazla olduğu, bu seçimlerde tercih edebileceğimiz daha iyi bir alternatifi olmadığı, barajı aşması halinde ortak baş düşmanımız AKP’nin planlarını bozacağı için, (bu defa da) oyumu HDP’ye vereceğim. *** HDP’nin seçimlerden sonra AKP’nin dümen suyuna gireceği iddiasını gerçekçi ve inandırıcı bulmuyorum. […]
Yüzyıllardır ezilen kardeş Kürt halkının özgürlük mücadelesini temsil ettiği,
halkçı-demokratik bir yolda yürüdüğü,
artıları eksilerinden fazla olduğu,
bu seçimlerde tercih edebileceğimiz daha iyi bir alternatifi olmadığı,
barajı aşması halinde
ortak baş düşmanımız AKP’nin planlarını bozacağı için,
(bu defa da) oyumu HDP’ye vereceğim.
***
HDP’nin seçimlerden sonra AKP’nin dümen suyuna gireceği iddiasını gerçekçi ve inandırıcı bulmuyorum. Ulusalcı duygulardan beslenen peşin hükümler hep yanıltıcı olmuştur. Gelecek hakkında konuşulurken geçmişe de bakılmalıdır. Nasıl savaş politikanın başka araçlarla devamıysa, barış da savaşın başka araçlarla devamı olacaktır.
HDP’ye oy vermek, onun her şeyine kefil olmak manasına gelmez. Doğru adımlarını destekler, yanlışlarına karşı çıkarız. Eğer ileride eleştiri hakkımız olsun istiyorsak, çorbada az ya da çok tuzumuzun olması gerekir.
Karşı taraf madem gözümüzün içine baka baka, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diye tempo tutuyor.
Biz de aynı duyguyu Kürt hevallerimiz için taşıyoruz. Dün işkence odalarında, zindanlarda, meydanlarda nasıl sırt sırta vermişsek, bugün de seçimlerde sırt sırta olacağız.
*
Bir parti veya grup mensubu değilim, onun için uzun uzun anlatabileceğim bir seçim projem yok. Söyleyeceklerim bu kadar, ne eksik ne fazla.
Gerisi yanımı yöremi ikna etmeye kalmış.
O halde bu yazı burada biter.
*
Gelgelelim, editörümüz bu kadar kısa bir yazıya ne der, yayınlar mı acaba? Kuşkuluyum.
En iyisi konuyla büsbütün ilgisiz olmayan iki masal aktarmak.
İlki Ezop’tan:
İyi komşu kötü komşu
Yılanla yengeç komşuymuş. İyi komşu yengeç, ikide bir yılanı uyarırmış:
– “Bak, biz komşuyuz. Birbirimize kötülük etmeden geçinip gidelim. Kötülükten ne sana yarar gelir, ne bana,” dermiş.
Ama kötülük yılanın kanında var, durur mu?
– “Ah, bir açığını bulsam da şu yengecin hakkından geliversem, ne güzel olur!” diye düşünürmüş.
Yengeç bakmış olacak gibi değil, sonunda, uyurken yılanı kıskıvrak bastırmış, öldürüvermiş. Kıvır kıvır yılan, ölünce ip gibi upuzun, dosdoğru uzanmış kalmış. Yengeç onun bu haline bakmış bakmış:
-Be yılan, demiş. Bu uysallığını, bu dosdoğruluğunu sağken yapsaydın da şimdi ölmeseydin olmaz mıydı?
***
Diğeri La Fontaine’den:
Kurtlarla koyunlar
Bin yıl süren savaşlardan sonra
Kurtlarla koyunlar barışmış sonunda.
Elbet iki taraf için de buymuş en iyisi:
Kurtlar bir hayli koyun yiyorlarsa da
Az mı kurt postu giymiş çobanlar da?
Koyunlar özgürce otlayamadığı gibi
Kurtlar da özgürce et yiyemiyorlarmış.
Uzatmayalım, bitmiş savaş gelmiş barış;
Ama rehin istemişler birbirlerinden:
Kurtlar yavrularını vermiş,
Koyunlar da köpeklerini.
Değiş tokuş gereğince, töresince yapılmış
Elçiler, görevliler eliyle.
Gel gelelim bir zaman sonra yavru kurtlar
Düpedüz kurt olup kana susamışlar.
Bekleyip sayın çobanların
Sürüden uzaklaştıkları zamanı,
Boğmuşlar yarısını en yağlı kuzuların
Ve sırtlarına geçirip dişlerini
Ormanı boylamışlar.
Meğer gizliden haberliymiş baba kurtlar:
Onlar da boğuvermişler bu arada
Güvenlik içinde uyuyan köpekleri.
O kadar çabuk olmuş ki bu iş
Köpeklerin ruhu bile duymamış nerdeyse:
Bir anda hepsi paramparça edilmiş,
Kurtulamamış bir teki bile.
Şunu çıkarabiliriz bundan:
Kötülerle savaşa ara verilmemeli.
Barış, aslında iyi şeydir her zaman,
Evet iyidir, ama neye yarar ki
Güvenilir mal değilse düşman?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.