Kobanî destanı sürüyor, Şengal direnişi son günlerde buna eklendi. Yeni yıla Kürt halkı yeni destanlar yazarak giriyor. Bunun böyle olduğunu artık herkes kabul görüyor. Kürtler bu destanlarla yeni Ortadoğu’da önemli aktör oldular. 2015 yılının Kürtlerin yılı olacağı, halkların kardeşliğine ve demokratik ulusa dayalı yeni Ortadoğu’nun inşasına mihenk taşını yerleştirdi. Artık Ortadoğu’da hakların kardeşçe yaşamasına kapı […]
Kobanî destanı sürüyor, Şengal direnişi son günlerde buna eklendi. Yeni yıla Kürt halkı yeni destanlar yazarak giriyor. Bunun böyle olduğunu artık herkes kabul görüyor. Kürtler bu destanlarla yeni Ortadoğu’da önemli aktör oldular. 2015 yılının Kürtlerin yılı olacağı, halkların kardeşliğine ve demokratik ulusa dayalı yeni Ortadoğu’nun inşasına mihenk taşını yerleştirdi. Artık Ortadoğu’da hakların kardeşçe yaşamasına kapı aralanmıştır.
Bu haftaki yazımı yıl içinde Rojava merkezli tüm Kürtlerin gündemi olan Rojavadaki Kürt partilerinin içinde bulunduğu yeni karmaşık duruma ayırıyorum. Şimdiden insanlık değerlerinin hakim olduğu bir yıl diliyorum.
Rojava ne zamanki Halkların baharı Suriye kıyılarına vurdu, o zaman bütün Kürtlerin esas gündemi olmaya başladı. Kürt Özgürlük hareketi için ise 80’li yıllardan bu yana önemli bir merkez durumundaydı.
Bunun yanında Suriye’de 1956 yılından bu yana Suriye’deki Kürtlerin Demokratik Partisi (KDP-S) kendini ilan etmişti. Daha sonraki yıllarda bu partiden ayrılar onlarca parti kurdu. En son bildiğim 16 partiydi. Daha da çoğalmış olabilir. Bu ayrışmaların nedeni ise ideolojik yani fikri olmaktan çok, çıkarsal oluğu bugün daha iyi anlaşılıyor.
Bunun yanında Rojavada iki akım diyebileceğimiz durum ortaya çıktı. Bir yandan 80’li yıllarda bölgede etkisini gösteren Kürt Özgürlük Hareketi, diğer yandan kendilerini KDP’e dayandıran ama esasta KDP ile de çıkar temelinde ilişkilenen bir yapılanma 1956’dan buna varlığını sürdürüyor. Bu her iki akım arasında şimdiye kadar farklı tarihlerde görüşmeler ve belgeler üzerinden de olsa uzlaşmalar da oldu. Fakat pratikte çok önemli sonuçlar ortaya çıkmadı.
Burada şu hususu vurgulamak gerek, her iki akım arasında hem Rojava hem de Suriye geleceğine yönelik olarak ciddi siyasi yaklaşım farkı var.
KDP merkezli partilerin şimdiye kadar ki yaklaşımları tabiri caiz ise “Armut piş ağzıma düş” misalidir. Ve Suriye ve Rojava’nın geleceğini böyle okudular. KDP merkezli partiler, Rojava’da kendilerini Suriye’deki Kürtlerin Ulusal Meclisi (ENKS) olarak formüle ettiler. Ve en önemli siyasi argümanları Uluslar arası güçlerin Suriye müdahale edeceği ve Rojava’yı kendilerine altın tepside sunacağı şekildeydi. Ama gerçekler böyle olmayınca, Rojava’da Kürt Özgürlük Hareketi öncülüğünde Kobanî başlayarak 19 Temmuz Devrimi gerçekleştirmesi üzerine birlik yaklaşımlarını öne aldılar. Bunun üzerine 2012 yazında Hewler’de yapılan bir toplantıyla Batı Kürdistan Halk Meclisi (MGRK) ortak bir Kürt Konseyini oluşturuldu.
Kürt Konseyinin halkı dışlayan, iki siyasi akımın Rojava’yı yarıya paylaşmasını isteyen ENKS’nin bu yaklaşımı MGRK tarafından kabul edilmeyince, Kürt Konseyi kuruluşundan birkaç ay içinde fiili olarak dağıldı. Bu dağılmada KDP’nin Güney Kürdistan’da uyguladığı Süleymaniye Hewler ikileminin Rojava’da tekrar etmesi belirleyici oldu. Her ne kadar ENKS, TEV-DEM’nin kendilerinin siyaset yapmasını engellediği şeklinde açıklamalar yapsa da, böyle bir şey olmadığını Rojava’da yaşayan herkes açık bir şekilde biliyor.
Bu gelişmeden önce ENKS merkezini Hewler’e taşıyarak Rojava’dan iyicene uzaklaştı. Cenevre-2 görüşmeleri öncesinde Suriye Arap Sünni muhalefetine katılarak (ki bu muhalefetin silahlı güçleri aynı günlerde Rojava’da sivilleri katlediyordu) kısa yoldan sonuca ulaşma yaklaşımı gösterdi. KDP’nin her gelişmeyi kendisine yontan yaklaşımı ENKS içinde hakim anlayış haline geldiği anlaşıyor.
Hewler’de uzlaşı toplantıları sonuç vermeyince, DAIŞ saldırıları sonrasında hem Güney Kürdistan hem de Rojava’da yeni bir konjonktür oluştu. Bu konjonktüre de KDP özelikle hem Şengal hem de Mahmur’da önemli bir güç ve itibar kayıp etti. Bu itibarı düzeltmek için Duhok’ta bu sefet Özerk Rojava Kantonları yöneticilerinin olduğu ENKS ile ortak toplantılar yapıldı. 9 gün süren bu toplantıların sonunda, Kürt Ulusal Danışma Konseyi oluşturuldu.
Danışma Konseyi KDP’nin baştan beri Rojava’ya dayattığı “fifti fifti” kabulü anlamına geliyordu. Bundan bile ciddi sorunlar olduğu anlaşılıyor.
KDP en son ENKS içinde kendisiyle tam uyumlu olmayan üç partiyi anti demokratik bir yaklaşımla ihraç etti. Bunların içinde Duhok toplantısının yapılmasında önemli rol oynayan Şeh Ali’nin partisinin olması en önemli noktalardan. Rojava Siyasi Danışma Komitesi üyesi Nesredin İbrahim’in şu sözleri biraz daha bu duruma açıklık kazandırıyor. “ Bize yapılmış bir komplo”
Feyzi Şengal, Şeh Ali ve Nesredin İbrahim’in liderliğini yaptığı partilerin ENKS ihraç edilmeleri, ENKS’nin tamamen KDP’leşmesi anlamına geliyor. Bu da uzun süredir KDP’nin ENKS içinde yürüttüğü operasyonun son halkası olarak değerlendirebiliriz.
Açık ki, KDP ENKS için ciddi bir operasyon yapmıştır.
Bu operasyonlar Rojava siyasetinin kriz halinin devamının amaçlandığı açıktır.
KDP Rojava’da birlik yanlısı görünerek, aslında birlikten yana olmadığını bir kez daha açığa vurmuştur.
Operasyonan sonucunda üç parti ENKS’den ihtaç edilmiş ve ENKS bitirilmek KDP’lileştirilmiştir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.