İpin kopacağı yer, Kürt Özgürlük Hareketi ve yeni toplumun temellerini atan hareket halindeki demokratik devrimin diğer öncü güçlerinin birlikte hareketiyle olacaktır İpin üstünde bir cambaz gözlerimizin önünde türlü şarlatanlıklar, aldatmacalar, yalanlar söyleyerek dengede durmaya, düşmemeye çalışıyor. Sallanıyor, sallandıkça öfkeleniyor. Cambazlıkları beraber sergilediği yol arkadaşıyla birbirlerini ipten düşürme yarışına giriverdiler bir anda, Gezi’de izleyicilerin ayağa kalkması […]
İpin kopacağı yer, Kürt Özgürlük Hareketi ve yeni toplumun temellerini atan hareket halindeki demokratik devrimin diğer öncü güçlerinin birlikte hareketiyle olacaktır
İpin üstünde bir cambaz gözlerimizin önünde türlü şarlatanlıklar, aldatmacalar, yalanlar söyleyerek dengede durmaya, düşmemeye çalışıyor. Sallanıyor, sallandıkça öfkeleniyor.
Cambazlıkları beraber sergilediği yol arkadaşıyla birbirlerini ipten düşürme yarışına giriverdiler bir anda, Gezi’de izleyicilerin ayağa kalkması ve ipi çekiştirmesiyle. “Uzun” cambaz ipin üstünde tek başına görünse de, “ipten düşürme” itişmesi halen kıyasıya devam ediyor.
Tanıklık etti izleyiciler o ipte işçi katliamlarına, cinayetlere, hırsızlıklara, doğanın talanına, kadın düşmanlığına, ırkçılığa… Ve daha nelere, artık yeter dedirten ve onları seyirci koltuğundan müdahil olup söz söylemeye, bağırmaya götüren.
Halktan çalarak kendine kaç-ak saraylar yaptırsa da, “tek adam yönetimine dayalı” bir rejimi ilmek ilmek örse de, el mecbur o ip kopacak.
İpi çekiştirenler…
Faşizme doğru giden bir rejim ve onun uygulayıcısını salt geçmişe/Osmanlı’ya yönelik bir özlem olarak değerlendirmek, eksik ve yanlış bir okuma olur.
İktidarı tekelinde toplayıp faşizme doğru yönelerek neoliberalizmin güncel taleplerine karşılık vermeye çalışan Erdoğan’ın, “Osmanlı’ya özlem” ya da “İslam” maskesiyle gizlemeye çalıştığı çok yönlü güncel hesapları var.
Halkı kendisine biat eden bir tebaa olarak görmek isterken, sermayeye sınırsız sömürü ve yağma kapıları açan Erdoğan’ın karşısında, onu tehdit edip rahat bırakmayarak ipini çekiştiren ve ecel terleri döktüren durumlar artıyor.
Parti içinde ve devletin aygıtlarında tasfiye operasyonu gerçekleştiren Erdoğan ve onun yeni yetmeleri ne kadar sağlam görünseler de, aslında, oluşabilecek yeni durumlarda gerekecek manevra yetenekleri daralmış durumda ve yüksek gerilimlerde dağılabilecek bir yapıya bürünüyorlar.
Emperyalizmin Ortadoğu’yla yeniden bütünleşmesinde ana rol oynayarak ve aynı zamanda kendi bölgesel güce dönüşme hedefi üzerinden yürüttüğü Orta-Doğu politikası şimdilerde iflas etmiş görünse de, son hamlelerini mezhep çatışmalarını körükleyip süreklileştirerek oynuyor Erdoğan.
İnsanlık onurunun Kobanê’de verdiği mücadele rüzgarı ulaştığı her yeri özgür bir yaşama çağırıyor. Bu özgür yaşam çağrısı ve can pahasına verilen mücadele de, dizlerinin bağını çözüyor Erdoğan’ın.
Tasfiye ve oyalama politikası üzerinden kurguladığı Kürtlerle müzakere süreci, Kobanê direnişinin de etkisiyle köşeye sıkışmış durumda. Güçlenen ve küresel meşruluğu muazzam bir biçimde artan Kürt Özgürlük Hareketi, Erdoğan’ın manevra alanını daraltıyor.
Erdoğan, sürekli saldırarak, iktidar alanında açılan yaralarını saklamaya çalışıyor.
Siyasi iktidarın kurmaya çalıştığı rejimin omurgası, daha fazla şiddet, daha fazla işçi kanı, daha fazla ayrımcılık, daha fazla yolsuzluk, daha fazla doğa talanından oluşuyor. Çarkını başka türlü döndüremiyor.
Devrimci öncünün görevi
Gezi isyanının rüzgarından geçen güçler, işçiler, gençler, kadınlar, aleviler, ekolojistler, kadınlar- demokratik devrimin öncü güçleri- sürekli nefes alıp veriyor, büyüyor, sözlerini ve eylemlerini yeniden mayalıyorlar.
Mayalanma sürecinin her hareketi, çeşitli cambazlıklar yaparak dengede durmaya çalışan Erdoğan’ın üzerinde yürüdüğü ipi çekiştiriyor. İpin kopacağı yer, Kürt Özgürlük Hareketi ve yeni toplumun temellerini atan hareket halindeki demokratik devrimin diğer öncü güçlerinin birlikte hareketiyle olacaktır.
Fazla söze hacet yok, devrimci öncünün görevi bellidir!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.