Egemen güçlerin ezilen, sömürülen, yok sayılan halklara, uluslara, kültürlere, cinslere karşı saldırılar gerçekleştirmesinin temel araçları özel savaş araçlarıdır. Bu araçlar ise özel savaş kurumlarının en etkili silahları olarak kullanılmaktadır. Özel savaş merkezlerinde belirlenen plan, politikalara göre saldırılarını gerçekleştirirler. Özel savaş, egemenlerin ezilen, yok sayılan, sömürülen halklara karşı uyguladıkları kirli, hiçbir kural ve yasa tanımayan yöntemidir. […]
Egemen güçlerin ezilen, sömürülen, yok sayılan halklara, uluslara, kültürlere, cinslere karşı saldırılar gerçekleştirmesinin temel araçları özel savaş araçlarıdır. Bu araçlar ise özel savaş kurumlarının en etkili silahları olarak kullanılmaktadır. Özel savaş merkezlerinde belirlenen plan, politikalara göre saldırılarını gerçekleştirirler. Özel savaş, egemenlerin ezilen, yok sayılan, sömürülen halklara karşı uyguladıkları kirli, hiçbir kural ve yasa tanımayan yöntemidir. Egemenlerin ezilenlere karşı kullandıkları kirli, ahlak kurulları hiçe sayan bir savaş yöntemidir. Egemenler bu kurum ve araçları ihtiyaç duydukları dönemde devreye sokarlar.
Özel savaş kurumlarını başında ise basın yayın kurum ve kuruluşları geliyor. Bunlar içinde de bugün en etkili bir şekilde TV kanalları geliyor. O yüzden her yaştan, cinsten, kültürden insana göre bir kanal kurulmuş durumda neredeyse. Adeta bununla toplum yeniden düzenleniyor. Yeni toplum yaratılıyor. Bununla hükümetler düşürülüyor, göreve gelecek yeni hükümetler belirleniyor. Bu araçlarla devrimler ortadan kaldırılıyor, karşı devrimler egemen kılınmaya çalışılıyor.
90’lı yılların başında ABD Ortadoğu’ya yönelik başlattığı müdahaleyi etkili kılmak için bazı TV kanalları açıldı. CNN World kanalı birinci körfez savaşında bu amaçla çok etkili bir şekilde rol oynadı. Bölgeye müdahale ile yürütülen savaşlar futbol maçları gibi adeta bu kanaldan naklen yayın şeklinde veriliyordu. Ancak zamanla bu kanalın sahip olduğu kültür, kullandığı dilden ötürü bölgede etkili olamayacağı düşünülerek yerine yeni kanallar kuruldu. 90’lı yılların sonunda Katar merkezli kurulan El Cezire kanalı bu amaçladır. Kurulduğu günden beri ABD ve onun güdümünde olan güçlerin bölgede etkili olması için yayınlar yaptı. Bununla birlikte El Arabiya vb kanallar da onun paralelinde yayınlar yaparak, özel savaşın bölgeye yerleşmesini sağlamaya çalıştılar. Bu kanallarla bölgeyi belli bir düzeye kadar etkileri altına aldılar. Zira bu kanallarla bölgeye batı ve ABD’nin yaşam, giyim kuşam ve özgürlük anlayışları durmadan pompalandı. Bu anlamda belli sonuçlar da elde ettiler. Ve hala da çok etkili bir şekilde bu yönlü rolünü oynamaya devam ediyor.
2011 yılında Bölgede başlayan Halklar ve Kürtler baharı ile birlikte yeni kanallar devreye sokuldu. Ayaklanmanın olduğu her ülke için yeni bir kanal kurarak politikalarının etkili olmaya çalıştılar. Tunus, Mısır, Libya ve Suriye için yeni kanallar oluşturuldu. Kurulan yeni kanalların hepsinin yayın çizgileri aynıydı, bir merkezden belirleniyordu.
Libya, Mısır, Tunus gibi ülkeler için birer kanal kurulurken Suriye için ise iki kanal kuruldu. Rudaw ve Oryent bunun sonucunda kurulan kanallardır. Son birkaç gündür Halep çevresinde yaşananlara yönelik yaptıkları yayınlarda bunu somut bir şekilde anlamak mümkün. Cephet El Nusra’nın çevresinde topladığı gruplarla sözüm ona Efrîn ile Halep arasında kalan Nubul ve Zehra köylerine yönelik bir saldırı başlattı. Bu saldırı sonucunda çıkan çatışmalar bir gün sürdü. Ancak Oryent, El Arabiya, El Cezire kanalarında bu grupların köylere yönelik saldırıları hemen hemen hiç gündem olmadı. Bu kanallar tarafından gündemleştirilen Efrîn ve YPG’nin hedef tahtasına oturtulması oldu. Aslında bu kanalların yaptıkları yayınlarla bu saldırının asıl hedefinin ne olduğu, planın nere üzerine kurulu olduğunu gösteriyor. Planın yürümesi içinde yaptıkları propagandalarla saldırının zeminini hazırlamaya çalışıyorlar.
Bu kanalların yaptıkları propagandalardan aslında önümüzdeki günlerde Efrîn’e yönelik bir saldırı planının olduğunu gösteriyor. Saldırı olmasa bile bu gruplar tarafından sudan bazı gerekçelerle Efrîn’e yönelik uygulanacak bir ekonomik ambargo ile kuşatmaya alınması planlanıyor. Bu grupların ne yapacağı şimdiden kestirmek zor ancak bu kanalların yaptıkları propagandadan böyle bir planın olduğu ortaya çıkıyor. Önümüzdeki birkaç gün içinde belli olacak. Ancak özel savaş kurumlarının başında gelen basın yayının, egemenler tarafından nasıl kullanıldığı bu kanalların son günlerde yaptıkları yayınlardan anlamak mümkün. Bu kurum ve kuruluşların pratikleri bunlarla bitmiyor. Bu konudaki uygulamalarına ilişkin daha önce çok şey yazılıp çizildi.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.