Rojava Devrimi bir dönem kimin dost, kimin düşman, kimin özgürlükçü, kimin kölelikten yana olduğunu açığa çıkardı. Uluslararası güçler ile bazı bölgesel ve Kürt işbirlikçi güçlerin izledikleri ortak siyaset ve planlar sonucu geliştirilen konseptler temelinde Rojava’ya yönelik siyasi, askeri, diplomatik, istihbarati faaliyetler durmadan devam etti. Bu saldırılar ve planlar devam edince bu kez koyun postuna bürünmüş […]
Rojava Devrimi bir dönem kimin dost, kimin düşman, kimin özgürlükçü, kimin kölelikten yana olduğunu açığa çıkardı. Uluslararası güçler ile bazı bölgesel ve Kürt işbirlikçi güçlerin izledikleri ortak siyaset ve planlar sonucu geliştirilen konseptler temelinde Rojava’ya yönelik siyasi, askeri, diplomatik, istihbarati faaliyetler durmadan devam etti. Bu saldırılar ve planlar devam edince bu kez koyun postuna bürünmüş kurtları açığa çıkardı. Yüzlerine taktıkları maskeyi düşürüp çırılçıplak halde Kürtlerin ortasına attı.
Saldırıların durmadan devam ettiği her dönemde Kürt işbirlikçilerin rolleri somut bilgi, belgelerle kanıtlandı. Ancak ona rağmen saldırganlıklarından vazgeçmediler ve giderek daha ince yöntemlerle sürdürmeye devam ettiler. Öyle ki son dönemlerde uluslararası egemen güçleri açık bir şekilde dünya, bölge ve Kürt kamuoyunun gözleri önünde arkalarına alarak bağımsızlık ilan etti kandırmacasıyla saldırganları örgütleyip saldırılar başlattı.
Kobanê’ye yönelik 2 Temmuz’da başlatılan saldırılar bu gerçeklerin hepsini bir kez daha açığa çıkardı. Çünkü saldırıların başladığı günden itibaren açığa çıkan bazı belgeler ve var olan sessizlik izah gerektirirken; yer, zaman, katılımcıların isimleri belirtilerek yapılmış habere karşılık tehdit edici ve suçlayıcı cevap; hırsızın suçüstü yakalanmasından başka bir şey değil.
Kobanê’ye saldırılardan bir gün sonra sessiz ve sedasız bir şekilde haklarında hiçbir açıklama yapılmadan esir Türk şoförler serbest bırakıldı. 4 Temmuz’da Türkiye ile IŞİD arasında yapılmış bir petrol anlaşması ortaya çıktı. Bütün bunlar karşılıksız yapılmış şeyler değil. Öyle olduğunu söyleyenlere kargalar bile güler. Türkiye’nin IŞİD’e verdiği desteği artık içeride dışarıda bilmeyen kalmamıştır. Türkiye ile paralel ve ortak politika izleyen KDP ve onun işbirlikçilerinin de şimdiye kadar izledikleri politika aynı olmuştur. Kaldı ki KDP’nin IŞİD ile gizli bir ateşkes anlaşması yaptığı dahi iddia ediliyor. Bir açıklama yapmalıdır. Başka şekilde tutum ve davranışlara girmek iddia edilenlerin hepsinin doğru olduğunu ve bu yüzden öfkelenildiğini göstermekten başka bir şey değildir. KDP’nin dünkü açıklaması bundan başka hiçbir şey ifade etmiyor.
Diğer önemli bir konu ise KDP ve Hewlêr’de yanında tuttuğu PDKS ile ENKS üyeleri ile Rojava’da yaşayan parti ve üyeleri arasında ortaya çıkan derin uçurumdur.
ENKS Kobanê şubesi çok açık bir şekilde Kobanê’de yaşayan tüm taraftar ve üyelerini Kobanê’yi savunmaya, ona sahip çıkmaya çağırdı. Ve üyelerinin birçoğu şimdi cephelerde savunma yapıyor. Ancak Hewler’deki başkan İbrahim Bro ise yine durmadan PYD ve YPG’yi suçladı. Aslında Bro’nun bu yaklaşımı da KDP’nin bu planın içinde olduğunu göstermeye yetiyor.
Yine ENKS içinde yer alan Suriye Kürtleri Demokratik Birlik Partisi (Şeyh Ali cenahı) Merkez komite üyesi Reşid Şaban bir açıklama yaptı. Reşid Şaban yaptığı açıklamada Kobanê’ye yönelik saldırıların bir parti, bir şehir, bir örgüt ve askeri güce yönelik geliştirilen saldırıların çok ötesinde bir şey olduğunu söyledi. Şaban devamla bu saldırı Kürt ulusu ile Kürdistan’a yönelik bir saldırı olduğunu, onun için ENKS’nin en kısa sürede tavrını belirlemesi gerektiğini söyledi. Ancak ENKS, KDP ve Güneyli güçlerin büyük bir çoğunluğu hala saldırıya karşı herhangi bir açıklama dahi yapmış değiller. YPG, IŞİD’in güneye yönelik saldırılar başlattığı gün Güney halkının yanında Peşmerge ile aynı mevzide güneyi korumaya hazır olduğunu açıklamasına rağmen hala bu denli şiddetli saldırılara karşı herhangi bir tutum alınmaması ve açıklama yapılmaması derin bir işbirliğinin olduğunu açıkça gösteriyor. O yüzden KDP ve yanlılarının konuyu bağımsızlık ilanına karşı bir noktaya taşıyarak gündem saptırmaya çalışmaları da onları bu işbirliğinin içinde olduklarından kurtaramaz.
Çünkü Rojava Devrimi’ne yönelik geliştirilen saldırılara karşı silahlanarak cephelere koşan analarla Rojava Devrimi görevini yapmaya devam ediyor. Görevinin başında ise işbirlikçi, ihanetçi ve uluslararası güçlerin piyonu durumuna düşmüş olanların maskelerini düşürüyor. Ve zaten yeterince de düşürmüş durumda. Çünkü artık herkes kimin ne olduğunu ve ne yapmak istediğini biliyor. Tek bir söz söylemek gerekirse takke düştü kel göründü demek yeterlidir… Çünkü sözü ettikleri bağımsızlık da hayalden öte bir şey değil. Bunu hepimiz çok yakında göreceğiz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.