Uzun zamandır süregelen şöyle bir algı operasyonu var: ana muhalefet partisi, Kemalistler, ulusalcılar ve radikal solcular halktan kopuk olmakla, halkı küçümsemekle, halkın siyasi tercihlerini cehalete bağlamakla, halka ”koyun” demekle suçlanırlar. Vaktiyle bir iki medyatik figürün böyle söylemleri olmuştur. Bu söylemlerden etkilenip, bir öfkeyle aynı eksende fikir beyan eden başka vatandaşlar da olmuştur. Ancak bunu sol […]
Uzun zamandır süregelen şöyle bir algı operasyonu var: ana muhalefet partisi, Kemalistler, ulusalcılar ve radikal solcular halktan kopuk olmakla, halkı küçümsemekle, halkın siyasi tercihlerini cehalete bağlamakla, halka ”koyun” demekle suçlanırlar. Vaktiyle bir iki medyatik figürün böyle söylemleri olmuştur. Bu söylemlerden etkilenip, bir öfkeyle aynı eksende fikir beyan eden başka vatandaşlar da olmuştur. Ancak bunu sol ve muhalif cenahların tamamına mal etmek doğru değildir.
Öte yandan bu bahsedilen kopukluk aslında iktidar vekilleri ve yeşil sermaye için daha fazla geçerlidir. Vatandaşını fırçalayan, tokatlayan, 1500 koruması olmasa sokakta dahi yürüyemeyecek bir başbakanın halkıyla pek de barışık olduğu söylenemez. 700.000 liralık kol saati takan bakanlar bakkalda emeğin fiyatını dahi bilmiyordur ki halkla yakın olsun. Ya da bir çift ayakkabının $6000 olduğu Christian Loubootin’den giyinen görmemiş ”first lady”mizin bir halk kadını, Anadolu anası olduğunu söyleyene kargalar bile güler.
Halkı aşağılayarak tercihlerini eleştiren ”münferit” birtakım söylemler eskiden olmuştur; artık çok daha azdır ve genellenebilir hiç değildir. Aileden durumun var, özel dersler almış, özel okullar okumuşsun ve kolayca bir koltuğa oturmuşsun diye ortalama vatandaşa böyle sataşmaya hakkın olamaz. Aileden durumu olmadan bir yerlere gelebilen küçük bir azınlığın da halkı küçümseme hakkı yoktur. Ancak medya ve iktidar partisi bu halkı küçümseme edebiyatını kullanarak muhalefeti itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Bakın ben ne havuz medyasında köşe yazarıyım, ne de bir şirkette CEO…
Fildişi kulem de yok, lüks muhitte özel güvenlikli sitede evim de…
Arabam yoktur; hala otobüse, metroya binerim…
Düzenin siyasetçisi de değilim, sermayedarı da…
Bence göbeğini istediğin gibi kaşıyabilirsin; seçimden sonra yüzdeli ifadelerle sana ”aptal” demem…
Recep İvedik’e gülebilirsin (ben de gülerim); sana cahil de demem…
”Kendi rızan”la istediğin partiye oyunu verebilirsin; ölümler sana ”müstahaktır” katiyen demem…
Ama canım kardeşim, beşer şaşar…
İnsan hata yapar; ben de hata yaparım, sen de…
Bir insanın kabahat işlemesi o insanı ”aptal” ya da ”cahil” yapmaz; zira hatasız kul olmaz herkes kusur işler. Bu çok büyük bir mesele değildir.
Fakat…
Sen namazında niyazındayken (helali hoş, sevabın bol olsun); başörtünü takıp, haramdan uzak helale yakın durmaya çalışırken; Bakara’yla makara yapmazken… Senin kocan, abin, kardeşin, baban, deden, arkadaşın, bir tanıdığın iş ”kaza”larında canını verdiyse, sakat kaldıysa, inşallah güç bela kurtulmuşsa ya da kim bilir henüz daha başına bir şey gelmemişse (Allah da korusun)…
Bu süreçte gerekli önlemler alınmamış, develer kazığa bağlanmamışken sana anlatılan kaderle, fıtratla kandırılıyorsan…
Ve sen şimdiye kadar, belki tüm bu dini değerlerine yakın olduğunu düşündüğünden kelli; ya da belki sana ”bedava” kömür (Haziran ayında da olsa) dağıttıklarından ötürü gidip bu tezgahın başındaki partiye oyunu vermişsen ve vermeye devam edeceksen eğer…
Ve hala kapitalistlere kanımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak tüm işçilerle beraber…
Onlar zengin olacak diye hepimiz ölmeye devam ediyorsak eğer…
Kabahat senin, demeye de dilim varmıyor ama kabahatin %44’ü senin, canım kardeşim…
anil.aba@economics.utah.edu
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.