Üniversitelilerin umudu ektiği günleri yaşıyoruz. Üniversitelerde direniş kelimesini duymadığımız bir gün geçmiyor. Hep bir kulak ODTÜ’de diğeri Taksim’de. Tayyip’in de öyle eminiz. Haziran’dan beri geceleri uykusu kaçmayan, yıkım projelerini imzalarken eli titremeyen, sokağa yalnız çıkabilen tek bir AKP’li olmadığından da eminiz. Korkuları kendi güçlerinden kat be kat fazla olacak ki dillerinden düşmüyor Gezi anıları. Ve […]
Üniversitelilerin umudu ektiği günleri yaşıyoruz. Üniversitelerde direniş kelimesini duymadığımız bir gün geçmiyor. Hep bir kulak ODTÜ’de diğeri Taksim’de. Tayyip’in de öyle eminiz. Haziran’dan beri geceleri uykusu kaçmayan, yıkım projelerini imzalarken eli titremeyen, sokağa yalnız çıkabilen tek bir AKP’li olmadığından da eminiz. Korkuları kendi güçlerinden kat be kat fazla olacak ki dillerinden düşmüyor Gezi anıları. Ve tekrar uykuları kaçmaya başladı ODTÜ’yle. Üniversiteliler yine ODTÜ’de yine tarihi yazmak için gün biriktiriyor.
Yakın zamanda kimsenin hayalini bile kuramadığı bir ayağa kalkış yaşandı Gezi Parkı’nda. Yarattığı güç o kadar çok şeyi değiştirdi ki tüm ülkede gündelik ezberler yerle bir olurken yeni bir hayat düşüncesi filizlenmeye başladı. Her şeyi istediği gibi yapabileceğini sanan, “biz yaptık olacak’’ demekten hiç utanmayan, tüm bunları dayatırken bir de demokrasiyi ağzından düşürmeyen, hayatın sandıktan ibaret olduğunu tekrarlayıp duran kibirli, saygısız, karanlık AKP iktidarı hiç olmadığı kadar zayıf durumda. Zayıflığı ne aldığı oydan, ne onu destekleyen güçlerin hoşnutsuzluğundan ne de kendi iç sıkıntılarından. AKP zayıflıyor çünkü karşısında artık yönetemeyeceği, yönlendiremeyeceği, kalıba sokamayacağı; gerçek, yıkıcı ve yaratıcı bir sokak muhalefeti var. Demokrasiyi, özgürlüğü, adaleti gösteriş olsun diye değil, yaşamak için savunanlar var Tayyip’in karşısında. Bir ömür belki baret görmediği halde, evinde baretini, gaz maskesini kapının yanına istifleyenler var AKP’nin karşısında. Ve gençlik var hayatın tüm coşkusunu içinde barındıran. Gittiği her yerde yaratan, barikatın en önünde direnen, onurlu bir gelecek için bugün bedel ödemekten geri durmayan, düşse de zoru yapmak için tekrar kalkan, Tayyip’le yaşlanmak istemeyen bir gençlik.
AKP köşeye sıkıştı, gençlik direniyor!
Eylül’de üniversitelerin açılmasıyla birlikte yeniden alevleneceği beklenen direniş irili ufaklı tepki eylemleriyle sürekliliğini korudu. Ancak Gezi sonrasına dair bir değerlendirme yapmak gerekirse en önce AKP’nin adım atmaya korkar olduğunu vurgulamak gerek. Dev medya gücüne rağmen kendi gündemini yaratmakta bile zorlanan AKP, direnişçilerin damarına basacak adımları atma konusunda iki kez düşünmekte. Öyle ki yıllardır bir türlü diz çöktüremediği üniversitelerde AKP’nin adı bile geçmiyor. Eğer Gezi yaşanmamış olsaydı şimdiye dek geçen süre, onlarca üniversitede soruşturmalar, gözaltılar, polis-ÖGB-faşist-gerici saldırısı, bakan ziyareti, AKP şovuna dönen üniversite açılışları yaşanmış olabilirdi. Ancak ODTÜ dışındaki hiçbir üniversitede yukarıda geçen saldırılar yaşanmıyor. Geçen yıldan dersini alan AKP böylesi bir dönemde üniversiteye bulaşmanın neyle sonuçlanacağını iyi biliyor olsa gerek ki AKP’liler üniversitelere gidemiyor. YÖK’ün esamesi okunmuyor. Üniversiteye polisin girmesini ise ağızlarına bile almıyorlar. Üniversiteliler ise Ali İsmail’i üniversitelerde yaşatıyorlar. Dikilen fidanlar, amfilere verilen adlar, duvarlardaki resimlerle üniversitenin direnişçisi Ali İsmail yaşatılıyor.
Gezi direnişi, Eylül korkusu derken üniversiteliler sahneye çıkmaya başladı. ODTÜ günlerdir AKP’nin rantına, polisine karşı yekpare biçimde direniyor. AKP ODTÜ’de güç kavgasına girişiyor ama Tayyip’in daha 10 ay önce nasıl kaçtığını hatırlamıyor anlaşılan. 3 bin ağacı kesip yerine yol yapmaya kalkan, mahalle halkını evinden etmeye çalışan ama hepsinden ötesi de ODTÜ ile hesabını kapatmaya çalışan AKP, var gücüyle saldırıyor cevabını ise tüm Türkiye’de kıpırdanmaya başlayan direnişlerle alıyor. 50 yıl önce Deniz Gezmiş’lerin diktiği fidanlara olan hınçlarını almak ve Gezi Parkı’nın yarattığı siyasi hegemonyayı kırmak için bu kadar hırslılar. ODTÜ direnişlerin kalesi, toplumun vicdanı ve umudu, Tayyip’in de defalarca kovulduğu bir yer olduğu için şiddetle saldırıyorlar. Ancak bayramı fırsat bilip kampüs boşken ağaçları katleden Gökçek’e cevap gecikmedi. Okullar açılır açılmaz üniversiteliler ODTÜ’nün kimin okulu olduğunu hatırlatmak için sokaklara taştı. ODTÜ’yü kuşatan her polis saldırısının ardından tüm Türkiye’de sokaklar her yer ODTÜ sesleriyle yankılandı. AKP ne kadar üniversitelilerin damarına basmamaya çalışsa da içlerindeki rant aşkına dur diyemediklerinden yine karşılarında buldular üniversitelileri.
Genel anlamda hayatın her alanında tepkiyle karşılaşan, üniversitelere, tribünlere, açık konferanslara gidemeyen bir AKP var karşımızda. Yerel seçimlere kadar muhalefet istemediğinden yoğurdu üfleyerek yiyen, tabanını da gerici-faşist-cinsiyetçi söylemlerle kemikleştirmeye çalışan AKP’nin evdeki hesabı çarşıda tutmayacak. AKP’nin attığı her adımda ayağı kayıyor. Yapmak zorunda olduklarıyla, yaparsa başına iş açacak şeyler aynı noktada kesişiyor. Aşağısı sakal, yukarısı bıyık her iktidar gibi baskıya sarılmaktan başka çare bulamayan Tayyip, direndikçe güzelleşen bir ülkede yıkılmayı bekleyen bir kült olarak karşımızda duruyor.
Dış politikadaki başarısızlık üstüne başarısızlıkla sonuçlanan sürekli rezil olma hali, sınırları savaş alanı haline getiren çığırtkanlık; iç politikadaki samimiyetsiz çözüm süreci, Kürtlerin karşılanmayan talepleri; ekonomideki “faiz lobisi” korkusu (FED’in muslukları kapatması ve sıcak para krizi); yaklaşan yerel seçimler öncesi ekside geçen bir yaz dönemi ve bir türlü sönmeyen “#direnXYZ” korkusu iktidarının sonuna yaklaştırıyor AKP’yi. AKP’siz bir ülke için mücadele etme kanallarının çoğaldığı, yaşamın olduğu her alanda AKP karşıtı direnişin meşru olduğu bir süreçte tarihsel sorumluluğuyla ve aydın kimliğiyle üniversiteliler lokomotif olmak için sokaklarda.
Şimdi Ali İsmail olma zamanı
Öğrenci Kolektifleri üniversitenin bağımsız mücadele örgütü olması ve doğrudan, kararlı, kitlesel eylemleri ile Gezi ruhunu üniversitede yaşatıyor. Üniversiteleri AKP’den arındırılmış alanlar olarak var edebilmek için yumurtalarla AKP’lilerin kabusu olan Kolektif ülkenin dört bir yanında AKP karşıtı muhalefetin kurucu unsuru olmaktadır. Bugüne kadar üniversitelerdeki en ufak hak gaspından tutuklu üniversitelilere, neoliberal yıkım politikalarından gericiliğe kadar geniş bir yelpazedeüniversitenin mücadele örgütü olan Kolektif, Gezi sonrasında da mücadelenin lokomotifi olacaktır. Bağımsız ve demokratik yapısı ile tüm üniversite öğrencilerinin öz örgütü olan Kolektif AKP’nin üniversite korkusunu sürekli kılan, AKP’siz bir üniversite ve ülke mücadelesini büyütmenin de en emektar öznesi olmaktadır. Bazen yumurtayla, bazen durarak, bazen gülerek ama her şekilde sesi kısılanların sesi olmaya çalışan çizgimizle sarsılan AKP’yi yıkmak için çalışacağız.Üniversiteler için kara gün olarak anılan YÖK’ün kuruluş yıldönümü 6 Kasım’da tüm Türkiye’de sokağa Ali İsmail’in sözünü, görüntüsünü taşıyacağız. Ali’nin son sözlerine karşı bir sorumluluğumuz var! “Korkacaksın, titreyeceksin, yıkılacaksın! Adi hükümet.” AKP nefes almak isteyen, özgür yaşamak isteyen 7 kişinin canını aldı. AKP’nin olduğu her yerde kan ve intikam duygusu yayılıyor. AKP’siz bir yaşamı kurmak için barikata yüklenmenin zamanı çoktan geldi. Öğrenci Kolektifleri, gençlik hareketi tarihinin 80 sonrasındaki sembolik mücadele günü 6 Kasım’a yaklaşan 1 haftayı “AKP’siz 1 Hafta” ilan ediyor. Hafta boyunca üniversitelere AKP’yi, AKP’li bakanları, danışmanları, kalemşörleri, yandaşları, Ali’nin katili polisleri, çeteleri sokulmayacak. AKP’yi andıran her şey üniversitenin dışına çıkarılacak. AKP’nin dönem başından beri yanaşmaya cesaret edemediği üniversiteleri AKP’den tamamen arındırmak için 1 hafta boyunca tüm Türkiye’de etkinlikler düzenlenecek. Bu hafta AKP’yi yıkacak hareketi bir haftayla sınırlandıracak değil aksine gücünü birleştirecek ve tüm haftalara yayacak şekilde yapıldığında anlamlı olacaktır. Öğrenciden akademisyene, çalışanlara kadar hepimizin ortak yaşam alanı olan üniversiteyi AKP’ye bırakmamak ve AKP’siz bir ülke yaratmak için şimdi Ali İsmail olma zamanı. 6 Kasım, 80 sonrası gençlik hareketinin filizlenme günlerini hatırlatır. Bu 6 Kasım AKP için sonun başlangıcını hatırlatacaktır. Kaybettiğimiz 7 direnişçinin, gözünü kaybedenlerin, tutuklananların, yaşamak için direnenlerin, onurlu yaşamak isteyen milyonların ortak talebini yerine getirmek için her zamanki gibi sorumluluk gençlikte!
Öğrenci Kolektifleri AKP’siz bir ülke için kolları çoktan sıvadı. Ali İsmail’e sözümüz, sorulacak hesabımız, yıkılacak bir AKP ve kurulacak yeni bir ülke var! ODTÜ’de yakılan arkadaşımızın bedeni değildir sadece, AKP kendi eliyle isyanın fitilini ateşlemiştir. Alçaklığın destanını yazanlara, direnişin destanıyla cevap vereceğiz.
Üniversitenin “isyan günü” geliyor. ODTÜ’de patlayan havai fişekler isyanı körüklüyor. Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.