Aşağıdaki yazı 8 Haziran 2013 tarihinde yazılmıştır. Yazının yaklaşık dört ay sonra yayımlanmasının nedeni özellikle ÖDP’li arkadaşlardan gelen “zamanlama” eleştirileri idi. Böylesi mücadele dönemlerinde (Gezi süreci) mücadele eden saflardaki birilerine yöneltilecek eleştirilerden kaçınmak gerekli imiş. Bu eleştirilerin dönem sonuna saklanması, o zaman dile getirilmesi (hatta birlikte) daha doğru olurmuş. Bu bakış açısına katılmak elbette söz […]
Aşağıdaki yazı 8 Haziran 2013 tarihinde yazılmıştır. Yazının yaklaşık dört ay sonra yayımlanmasının nedeni özellikle ÖDP’li arkadaşlardan gelen “zamanlama” eleştirileri idi. Böylesi mücadele dönemlerinde (Gezi süreci) mücadele eden saflardaki birilerine yöneltilecek eleştirilerden kaçınmak gerekli imiş. Bu eleştirilerin dönem sonuna saklanması, o zaman dile getirilmesi (hatta birlikte) daha doğru olurmuş. Bu bakış açısına katılmak elbette söz konusu olamaz. Ancak bir başka gerçeği açığa çıkarmak için bir süre beklemek hayırlı olabilirdi, ki oldu da. Aradan dört aydan fazla zaman geçmesine rağmen o dönem içinde Mehmet Soğancı konusundaki eleştirileri paylaştığını ama “zamanlama nedeniyle sustuğunu” ifade edenlerden hala hiç ses çıkmadı. Üstelik o eleştirilere makul, mantıklı yanıtlar vermek yerine “küstüm, konuşmuyorum” tavrını siyaset sananlar, yaptıkları çarpık davranışlarının özeleştirisini de yapmış değiller. Daha da vahimi eleştirileri bertaraf etme çabası içinde edilen şaibeli lafların arkasında durup durmadıklarının bile açıklamasını yapabilmiş değiller. Onların ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor olabilir ama bazı insanlar onların ağızlarından çıkanları tarihe not ettiler; TMMOB’yi kullanarak yaptıkları açıklamalarında “karanlık beyinler” ve “alacakaranlıktan beslenenler” tanımlamaları unutulmuş değil, hala havada asılı bekliyor!
Bir de ufak bir not; daha önceki eleştirilere “zamanlaması yanlıştı” diyenler, umalım da şimdi de “ya ne gerek vardı, zaten zamanı da geçti” demezler.
Sadece tarihe not düşülsün diye…
Bilindiği gibi Sendika.Org adlı sitenin “Aktüel Gündem” bölümünde 4 Haziran günü “Muhalefet Örgütleri Sokağın Gerisinde Kalmamalı, Halk Hareketinin Önünü Açmalı!”* başlıklı bir değerlendirme yazısı yayımlanmıştı. Bu yazıya (muhataplarından bile önce) ilk tepki muhalefet.org adlı siteden geldi ve Sendika.Org çevresiyle ilişkilerinin ortadan kalktığını aşağıdaki biçimde beyan ettiler;
“Bu çevre ile her türlü ilişkimizin ortadan kalkmış olduğunu beyan ediyoruz”
Önce bu açıklama bir tashih sanıldı, sonra herhalde şaka yapıyorlar dendi. Çünkü muhalefet.org’un sözünü ettiği yazıda ne muhalefet.org’la ilgili bir şey vardı ne de bu sitenin kendisini bağlı hissettiği ÖDP ile. Eleştiri konusu KESK’in Genel Sekreteri ve TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı idi. (muhalefet.org yazarı için de asıl önemli şahıs Mehmet Soğancı olsa gerek). Bu şahısların da bilindiği kadarı ile ne muhalefet.org’da herhangi bir görevleri vardı ne de sahiplik pozisyonları.
Hadi diyelim ki eleştiriyi kendi üzerine alınma ve muhatabından önce, üstelik mücadelenin en sıcak “zamanında” “ilişki kesmeye” varan bir tepki verme refleksinin nedeni eleştiriyi ÖDP’ye bir saldırı olarak algılamak olsun, ama bu (adı geçen) insanların ÖDP’de de bir temsiliyeti yok ki. Eleştirinin kökeni ise siyasi aidiyetlerine değil tam da toplumsal muhalefet açısından kritik konumda olan örgütlerdeki tutumlarına ilişkindi. Kısaca eleştirilenlerin ÖDP kimliğinden çok önde olan başka kimlikleri vardı. Açıkçası muhalefet.org topa niye girdi anlaşılamadı. İnternet haber sitesi olma işlevinin yanında ÖDP’li her üyenin korumalığına mı soyundu acaba? Niye kraldan çok kralcı oldu acaba?
Ama madem konuya girildi, muhalefet.org’un açıklamasındaki birkaç konuyu açıklamak şart oldu, arkadaşları biraz daha bilgilendirmek, aydınlık beyinleri biraz daha aydınlatmak için…
İlk olarak; “böylesi bir dönemde sorumsuzca davranmaktan hiç geri durmamakla” suçluyorlar. “Sorumsuz davranma” yargısını oluştururken fazlasıyla öznel ve aceleci davranmış arkadaş(lar). Çünkü sözü edilen yazının ilgili bölümleri –ki yazının yaklaşık 1/10’unu kaplamaktadır- toplumsal muhalefetin önemli mevkilerinde yer alan şahısların kişisel tutumlarını eleştirmektedir. Bu bölümlerde ne küfür ve hakaret ne de şahısları mücadeleden soğutacak bir yönlendirme mevcuttur. Ayrıca herhangi bir yalan veri ya da spekülasyon da bulunmamaktadır. Yazıda sadece Türkiye toplumsal muhalefet tarihinin en olağanüstü döneminde bu şahıslardan, konumları gereği beklenen (yapması ve yapmaması gereken) tutumlar eleştiri konusu yapılmıştı. Yani arkadaşlar asıl olarak eleştirilmekten rahatsız olmuşlar. “Aydınlık beyinler”in tam olarak tersini düşünmeleri gerek, yani eleştirmemek sorumsuz bir davranış olur, iddianın tam tersine böylesi bir dönemde eleştirmek ise sorumluluktur (ancak cüret ister). Çünkü yanlış, bu mücadele süreci içerisinde düzeltilirse bir anlamı vardır (çünkü mücadeleye olumlu etki eder) yoksa süreç bittikten sonra eleştirsen ne yazar! En iyi ihtimalle bir özeleştiri cümlesi ile yetinirsin (onu da alabilirsen). Ki bunun haklılığını, yani eleştirinin işe yaradığını bizzat Mehmet Soğancı (arkadaşlara da) kanıtladı. Son 15 gün boyunca yalnızca yazılı basın açıklamaları yapan Mehmet Soğancı en sonunda sokağa çıkmaya karar verdi. TMMOB 8 Haziran’da Mehmet Soğancı’nın en önde görüldüğü, son dönemlerin en kitlesel yürüyüşünü gerçekleştirdi. Onlar Gezi direnişinin de başladığı bu 15 günün içinde, üstelik Gezi direnişi sırasında bir çok oda ve oda emekçisi mücadele sürecinde aktif tutum alır, Taksim Dayanışması başta olmak üzere mücadeleye önemli katkılar sağlarken dahi, nice tatlı dil dökseler Mehmet Soğancı’ya bunu yaptıramazlardı.
Gelelim bu muhalefet.org’dan arkadaşların en çok sevdikleri eleştiri konusuna, (anlaşıldığı kadarıyla bu propaganda kendi aralarında çok revaçta); “kendi varlık nedenini bir başkasına düşmanlığa dayandırmanın yarattığı körleşmenin ve akıl fesatının yarattığı bir durum olsa gerek ki”. Yani arkadaşlar Sendika.Org’un ve kendi ifadeleri ile Sendika.Org çevresinin varlık nedenini bir başkasına düşmanlığa (yani ÖDP’ye) bağlıyorlar. Bunun için bir kanıt gösterebilirler mi? Ne bileyim, yasal partilerine alternatif bir başka yasal parti mi kuruldu, isimleri hatırlanmayan parti yöneticileri itibarsızlaştırılmaya mı çalışıldı, çocuk korolarından çocuklar tişörtlerinde “ÖDP yazdığı için” sahneden indirilmeye mi çalışıldı?
Bu arkadaşların iddialarının kuru laftan ibaret olduğunu birkaç örnekle açıklamakta yine de yarar var, aydınlık beyinler daha da aydınlansın diye. İlk olarak “Sendika.org çevresi” diyerek kastettikleri yasal bir parti değil, bu çizgide faaliyet gösteren devrimciler de parlamenter yolla bir “devrim” gerçekleşeceğine inanmıyorlar, o yüzden varlık nedenleri ne ÖDP ne de ÖDP’nin nihai amacı. Sendika.org kurulalı yaklaşık 13 sene oldu, yani muhalefet.org’dan yıllar yıllar önce. O yüzden ona karşı kurulmuş olamaz. (Acaba tersi olabilir mi?) Üniversiteli gençlik mücadelesinde de, herkesin taktir edeceği gibi, kimin referans alınacağı açık, yıllardır kesintisiz bir pratikle sınanıyor. Üstelik sadece kalabalık oluşturmak için gençlik mücadelesini basitçe bir yaş grubu topluluğuna indirgeyerek Dev-Genç’in örgütlenme anlayışını reddetmek de ayrı bir ideolojik keşmekeş. Politik çizgi tercihi ise zaten bambaşka bir konu; bir taraf kendine “hak mücadelelerini” ana eksen olarak tariflerken muhalefet.org çevresinin kendisine nasıl bir “ana eksen” tariflediği bir muammadan ibaret. Kısacası bu yazıyı yazan arkadaşın “kendi varlık nedenini bir başkasına düşmanlığa dayandırma” iddiasına kendisi gülemeyecek olsa bile gülebilecek birkaç karga bulabilir belki.
Devam edelim. Diyor ki “emek ve demokrasi mücadelesinin yüz akı TMMOB ve KESK’e –ve bir siyasi harekete- saldırmayı marifet sanıyor”. Şimdi burada bir okuma ve anlama sorunu mevcut. Tekrar anlatmak gerek. 1-Burada söz konusu olan TMMOB ve KESK değil, birinin başkanı, diğerinin genel sekreteri. 2-Kastettiği siyasi hareketin adı bile zikredilmiyor. (Ancak yoğun bir talep varsa siyasi hareketin de kapsamlı bir değerlendirmesini yapmak mümkün). 3- Söz konusu olan saldırı değil bir eleştiri ve mücadeleye çağrı 4-Marifet saymıyor, sorumluluk duyuyor. 5-KESK’i bir kenara bırakalım, TMMOB, bu başkanın yönetiminde ne zamandır emek ve demokrasi mücadelesinin yüz akı oldu? Bu kişiyi tanıyan ÖDP’lilerin çoğunluğunun hatta TMMOB’de bu şahsiyetinin arkasında durmak zorunda kalan ÖDP’lilerin çoğunluğunun sıra kulis muhabbetlerine gelince hakkında veryansın ettikleri artık daha ne kadar saklanabilir?
Devam etmeye devam edelim; “Emek ve demokrasi güçlerinin birliği altına ‘gaz bombası’ atıveriyor”. (Bu ‘gaz bombası’ lafına gelince, gaz bombası ile direnişçilerin öldürüldüğü bir atmosferde yapılan bu göndermenin art niyetli çağrışımlarına hadi değinmeyelim). Eleştiriyi anlamakta zorluk çeken bu arkadaşlara bir kez daha anlatalım ki dert, emek ve demokrasi güçlerinin birliğini bozmak değil (zaten birlik yok) tam tersine onu sağlamak. Sürecin bilgisinden bir haber olanlar için, emek ve demokrasi güçlerinin birliğini asıl bozan etmenler bu süreçteki tutumları ile KESK genel sekreteri ile TMMOB başkanıdır. Yazı da eleştiri de gayet nettir; “neden birlikte davranmıyorsunuz?”. Ortada hangi birlik varmış da ‘gaz bombası’ atılıvermiş. Biri, birlikte davranmamak için rol çalıyor, diğeri birlikte olmamak için rolden kaçıyor.
Daha bitmedi, her cümle bir vahamet çünkü; “TMMOB ve Başkanı’nın ‘AKP ile uzlaştığı’ yönünde bir değerlendirme yapmak kimsenin haddi değildir”. Bu zaten çarpıtılmış bir cümle ama varsayalım ki doğru olsun, böyle bir değerlendirme yapmak neden kimsenin haddi olamazmış? Mehmet Soğancı’yı bu kadar dokunulmaz yapan nedir? Değerlendirilemez misiniz? Tartışılmaz mısınız? Üstelik yazıdaki ifadeleri neden çarpıtmaktasınız? Yazıda söz konusu eleştiri TMMOB’ye değil, Mehmet Soğancı’ya. Üstelik onun da ‘AKP ile uzlaştığı’ söylenmiyor, “TMMOB Başkanı’nın (yeni TMMOB yasası dolayısıyla) AKP ile girdiği pazarlık/uzlaşma siyaseti, TMMOB örgütünü bir bütün olarak toplumsal muhalefetten uzaklaştırmaktadır” deniyor. Daha iyi anlaşılması için cümleyi öğelerine ayırabiliriz; özne, nesne, tümleç ve yüklem olarak. Bu cümledeki asıl kritik öğe özne yani “TMMOB Başkanı’nın (yeni TMMOB yasası dolayısıyla) AKP ile girdiği pazarlık/uzlaşma siyaseti”. Bu özne (pazarlık/uzlaşma siyaseti) ne yapmış? TMMOB örgütünü bir bütün olarak toplumsal muhalefetten uzaklaştırmış”. Yani bu değerlendirme TMMOB’yi Mehmet Soğancı’ya karşı korumaya çalışıyor. Bu cümleyi farklı değerlendirmek yani çarpıtmak tek bir amaç taşıyabilir; tek başına eleştirileri karşılayamayan bu şahıs, çarpıtmalarla taraftar kazanmaya çalışmaktadır.
Gelelim asıl bam teline! “Böylesi zorlu mücadele günlerinde bu konu üzerine başkaca bir şey yazmayı gerekli saymıyor, bu çevre ile her türlü ilişkimizin ortadan kalkmış olduğunu beyan ediyoruz”. Hoppala! Hem böylesi zorlu mücadele günlerindeyiz, hem kritik dönemdeyiz, sizin gibi sorumluluk sahibi insanlara bu yakıştı mı? Eğer devrimciliklerinden şüpheniz yoksa en azından ilişkiyi ortadan kaldırmak için bu zorlu dönemin sona ermesini bekleme erdemini göstermeniz gerekmez miydi? Bu ne şiddet, bu celal. Yoksa sizin için mücadeleden daha önemli olan mesele bir şahsiyetin karizmasının çizilmesi mi? Mücadele platformlarından çekilerek, AKP karşıtı birliklere katılmayarak neyi güçlendirmeyi düşünüyorsunuz? Sahiplendiğiniz insan, başkanlık dönemi boyunca bir dizi hata yaptı, daha da önemlisi devrimcilik adına gerekli olan bir sürü şeyi yapmadı. Hiç kimse onun ve onun yaptığı hataların ve yapmadığı doğruların arkasında duran sizlerle “ilişki kesmek” gibi davranış geliştirmedi. Neden diye düşündünüz mü? Çünkü hala bir umut var diye düşündükleri için! Sizin gibi küçük hesaplar, Mehmet Soğancı gibi kişisel hesaplar yapmadıkları için!
“O taraftaki” devrimci dostlar tarihe not düşsün!
*Muhalefet örgütleri sokağın gerisinde kalmamalı, halk hareketinin önünü açmalı! – Aktüel Gündem
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.