Murat Göçmen öldü. Öldü çünkü epilepsi hastasıydı. Öldü çünkü ilacını alamadı. İlacını alamadı çünkü muhteşem sağlık reformu parasız görünen her hizmetin bedelinin eczanelerden tahsil edilmesine dayalıydı ve SGK’ya “borcu”nu ödeyememişti. İlacının parasını cebinden de veremedi çünkü o ilaç 70 lira idi ve işten atıldığı için 70 lirası yoktu. İşten atılmıştı çünkü sağlık sistemi gibi çalıştığı […]
Murat Göçmen öldü. Öldü çünkü epilepsi hastasıydı. Öldü çünkü ilacını alamadı.
İlacını alamadı çünkü muhteşem sağlık reformu parasız görünen her hizmetin bedelinin eczanelerden tahsil edilmesine dayalıydı ve SGK’ya “borcu”nu ödeyememişti.
İlacının parasını cebinden de veremedi çünkü o ilaç 70 lira idi ve işten atıldığı için 70 lirası yoktu.
İşten atılmıştı çünkü sağlık sistemi gibi çalıştığı kurum da özelleştirilmişti. O Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ’nin (BEDAŞ) özelleştirilmesinin ardından işten atılan 540 işçiden birisiydi.
540 işçi atılmıştı çünkü BEDAŞ’ı alan Cengiz-Limak-Kolin ortaklığının temel amacı kar etmekti. Ve daha fazla kar etmek için en “çağdaş” emek yönetimi tekniklerini kullanmaya başlamışlar, bir işçinin günlük iş yükünü 3 kat artırmanın yollarını bulmuşlar; son teknolojiyle bir işçinin o an ne yaptığını takip etmeye, ne kadar iş çıkardığını ölçmeye yarayan teknolojiler satın almışlar; bu sayede daha az işçiyle daha çok iş yapmanın sırrını çözmüşlerdi.
İşten atılan 540 işçiden biri oydu çünkü şirketin en iyi bildiği şeylerden biri de sendikalı işçinin, hele hele Enerji-Sen gibi gücünü mücadeleden alan bir sendikanın üyesi olan işçinin hesaplarını bozacağı idi.
Murat Göçmen öldü. Başbakan sonbaharda büyük eylem beklentileriyle ilgili olarak “haddinizi bildiririz, neyiniz eksik” diye halka afra tafra atttığı saatlerde Murat Göçmen’in cenazesini kaldıran arkadaşları için neyin eksik olduğu belliydi: “Murat eksik.”
170 milyonu ödeyemediler diye
BEDAŞ Türkiye’de özelleştirilen 21 elektrik dağıtım şirketinden biri. Bu şirketlerden bir diğeri Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ’nin (OEDAŞ) yönetimine Enerji Piyasası Düzenleme Denetleme Kurulu (EPDK) tarafından el konuldu. Murat ölmeden beş gün önce… Gerekçe ne çalışma koşulları ne de tüketicileri soyan uygulamalardı. Mesele OEDAŞ’ın devlete olan 170 milyon liralık borcunu ödememesiydi. Böylece 2010’da gerçekleşen bir özelleştirme iki yıl içinde fiyaskoyla sonuçlanmış oldu.
Bu fiyasko medya için Murat’ın ölümünden daha büyük bir haber değeri taşıyordu çünkü OEDAŞ’ı alan Yıldızlar Holding’in batışı iki bankayı da tehdit ediyordu. Yıldızlar Holding OEDAŞ’ı büyük oranda banka kredisi kullanarak kapatmıştı. Ve onların batışı, Akbank ve Halkbank gibi iki büyük finans tekelini de tehdit etmekteydi. Yıldızlar Holding’in kredi alırken teminat olarak gösterdiği Çankırı’daki seramik fabrikası arazisi hazine arazisi çıktı. Olayın duyulmasının ardından iki bankanın da borsadaki hisseleri hızla dibe vurdu. EPDK’nın müdahalesi ile şirketin mülkiyeti değil ancak yönetimi değiştirilerek bu gidişe bir müdahale gerçekleştirildi. “Piyasa” rahat bir nefes aldı.
Bu müdaheleyi yapmak zorundaydılar zira benzeri bir tehlike özelleştirilen diğer 20 şirket için de söz konusu. Çünkü bu şirketlerin de satışı banka kredilerine dayanıyor ve halihazırda hemen hemen hepsinin ödemeleri sürüyor. Üstelik bu ödemeler dolar üzerinden. Uluslararası finans akımlarının tersine dönmesiyle sıcak paraya dayalı saadet günlerinin sonuna gelinmesi döviz kurunu hızla yükseltirken OEDAŞ dışındaki şirketlerde de ödeme güçlüğü sorununun yaşanması hiç de şaşırtıcı olmayacak. 14 milyar dolarlık enerji dağıtım özelleştirmelerin ödemelerinde, örneğin 10 milyar dolarlık kredi için döviz kurunun bir kuruş artması şirketlerin borcunu 100 milyon lira artıracak. Şirketlerin ödemeleri aksatması bankaları da büyük riske sokacak.
BEDAŞ’ı alan Cengiz-Limak-Kolin konsorsiyumu da 10 milyona yakın tüketiciye elektrik satacak 4 büyük bölgeyi kapatmış bulunuyor. Bu üçlü ortaklık yaklaşık 3 milyon 700 bin dolara mal olan ihaleler için 3.5 milyar dolar kredi kullandı. Uludağ ve Çamlıbel Elektrik Dağıtım’ın finansmanı için beş bankadan aldığı 1 milyar doların ödemesi başladı. Yedi bankadan sağlanan toplam 2.5 milyar dolarlık kredi paketinin ödemeleri ise 2015’te başlayacak.
O vakte kadar BEDAŞ’ı alan ortaklığın bu para ödemeyi garanti altına alması gerekiyor. Sadece kendisi için değil ona borç veren finans devleri için de, özelleştirmelerin fiyaskoyla sonuçlanmamasını isteyen AKP için de ne yapıp edip bu borçları çevirmeli.
Onlar “faiz lobisi” derken…
İşte bu borçları çevirmenin yolunun ne olduğunu da 540 işçinin bayramdan önce kapının önüne konulmasıyla gördük. O zaman yazının başındaki öyküyü bir daha yazalım.
Murat Göçmen öldü. Öldü çünkü onu işten çıkaran şirketin daha çok kar etmesi gerekiyor. Öldü çünkü o şirkete kredi veren bankaların alacaklarını faiziyle tahsil etmesi lazım.
O şirketin daha çok kar etmesi için işçileri iliklerine kadar sömürülebilmeli ve bu nedenle işçilerin sendikalı olmaması şart. O işçilerin sendikalı olmaması için konulan barajlara dair istatistik Çalışma Bakanlığı tarafından Murat ölmeden bir hafta önce açıklanmıştı. O istatistik Murat’ın mücadeleci sendikasının toplu sözleşmeye yetkisi olmadığını söylüyordu.
Bu istatistik şirketi rahatlattı, onlara borç veren bankaları rahatlattı ama Murat öldü. O sırada Erdoğan “faiz lobisi”nden bahsediyor, Murat’ın arkadaşları ise direnişi sürdürüyordu.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.