Artık Gezi ve Taksim’in de ne olduğunu tüm dost ve düşman biliyor …
Finlandiya istasyonun hemen yanıbaşından çekildi. Saatlerdir uyuyordu. İnsanların yanına gelmemesindeki en büyük engel etrafa yaydığı kokuydu. Sanki 3 Nisan 1917’den beri yıkanmamıştı…
Yanıbaşında uyuduğu trenin belki farkında, belki de değil. Trende onun farkında değil. Hoş farkında olsa ne yazar. En az onun kadar tutsak kapatıldığı o demir kafesler içinde. Oysa 3 Nisan 1917 gecesi Findlandya istasyonuna çok da mühim bir kişiyi taşıyordu. Yerde yatan nerden bilsindi ki 293 numaralı trenin taşıdığı adamın en az kendisi kadar kötü koktuğunu…
Matilda Kşesinskaya konağı. Biraz önce camlarını temizledi. Muhtemel aklında olan hayran olduğu balerin ve II. Nikolay’la olan yasak aşkı. İşini biraz yorgunluk biraz da gururla tamamladı…
Oysa şu anda çamlarını sildiği konaktan Mart 1917 yükselen sesi duymuş olsaydı suratı böyle yorgun olurmuydu. Ya da şuan bulunduğu platforda kimin ne için dünya ya kafa tuttuğunu bilseydi…
Bu adamın kim olduğu belli değil. Sanatçı ülkesinden ve mekanından bahsetmeseydi eğer dünyanın neresini anlattığı da bilinemezdi. Her yer aynıydı belki de…
Artık Gezi ve Taksim’in de ne olduğunu tüm dost ve düşman biliyor
…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.