Dünyanın en büyük 5. askeri gücü, bölgedeki kimliğini 21. yüzyılda “Batı’nın şımarık çocuğundan” “kontrolsüz savaş makinesine” eviren İsrail, bir yandan da “Apartheid uygulamalarıyla beyaz Yahudi” devleti sistematiğini tamamlıyor. Ortadoğu’daki çağdaş “kötülük-tezahürü” İsrail, yurtlarını işgal ederek Gazze ve Batı Şeria’da yıllardır duvarlarla, gettolara gömdüğü 1.6 milyon Filistinli’yi “terörist halk” damgasıyla “tecrit edip” sonra sorgulanamaz “nefsi müdafaa” […]
Dünyanın en büyük 5. askeri gücü, bölgedeki kimliğini 21. yüzyılda “Batı’nın şımarık çocuğundan” “kontrolsüz savaş makinesine” eviren İsrail, bir yandan da “Apartheid uygulamalarıyla beyaz Yahudi” devleti sistematiğini tamamlıyor.
Ortadoğu’daki çağdaş “kötülük-tezahürü” İsrail, yurtlarını işgal ederek Gazze ve Batı Şeria’da yıllardır duvarlarla, gettolara gömdüğü 1.6 milyon Filistinli’yi “terörist halk” damgasıyla “tecrit edip” sonra sorgulanamaz “nefsi müdafaa” hukukuyla bombalama pratiklerine ırkçı uygulamalarla pekiştiriyor…
Günümüzün “şehir toplama kampı-toplu mezarlık” Gazze’nin nüfusunun yüzde 80’inin bir zamanlar İsrail topraklarında yaşadığını bugün kimse telaffuz etmediği gibi uluslararası sistem tarafından İsrail’in işlediği insanlık suçları ve saldırgan işgalci tavrını Filistin’le “çatışma” jargonu içine hapsediyordu.
Ve şimdi de İsrail’in Filistinlilere yönelik 65 yıllık “işgal-sömürgeleştirme-mülksüzleştirme-göç- tecrit-kıyım” tarihçesinin son evresinde İsrail devletinin pervasızca “apartheid rejimine” geçişini gözlüyorduk.
İsrail, vatandaşı Filistin nüfusunu kovmak adına evlerini yıkmaktan, zeytinliklerini sökmeye, çocukların okullarını ayırmaktan, yüzlerce çocuğu hapse atmaya, Filistinlilere toprak kiralamayı yasaklamaya, yol, su ve elektrik hizmetleri vermemeye ya da çocukları korkutmaya kadar ayrımcı baskı ve şiddet teknikleri dur durak bilmiyordu.
UNICEF’in 6 Mart’ta yayımladığı raporda İsrail devletinin Filistinli çocuklara karşı sistematik, gözaltı ve fiziki psikolojik işkencelerine yer vermişti. Sabaha karşı evlerinden baskınla toplanan çocuklar tutukevlerinde işkence ve cinsel tacize uğruyor ve Siyonist Beka özsaygılarını çocuk yaşta yıkarak büyüyordu…
DÖRT KOLDAN FİLİSTİNLİ, ARAP VE SİYAH YAHUDİ “TEMİZLİĞİ”…
Geçen hafta da Batı Şeria’dan günübirlik çalışmak için İsrail’e giden Filistinli yerleşimcilerin İsraillilerle aynı otobüslere binme uygulaması Filistinlilere sözde “kolaylık ya da daha iyi hizmet” gerekçesiyle kaldırılmıştı.
Filistinliler ayrı otobüsler ve ayrı güzergâh üzerinden taşınmaya başladılar. Resmi rakamlara göre 29 bin Filistinli işçi ucuz işgücü olarak her gün İsrail’e “ırkçı otobüslerle” kontrol ve gözetim altında gireceklerdi.
Çünkü nihai hedefte; İsrail’deki Filistinli varlığını kazıyarak, geriye dönüşsüz “temizlik” yani İsrail’in ve işgal ettiği toprakların sonsuza dek “Yahudileşmesi” vardı ve bu “saflaştırma” stratejisi laik-liberal-köktenci İsrail kamuoyu tarafından da geniş kabul ve destek görüyordu.
Üstelik “siyonizmi beyazlaştırma” ülküsü, İsrail’e göç eden Etiyopyalı Yahudi “Falaşaları” da rahat bırakmıyor, siyahi Falaşa kadınlara bilgileri dışında yapılan “doğum kontrol aşılarıyla” doğum oranlarında yüzde 50 düşüş sağlanıyordu.
Göçmen mahallelerinde “getto yaşantısına” mahkum edilen 120 bin Falaşa ikamet ve çalışma izinleri olmasına rağmen devamlı kamera gözetimi altında ve polis şiddetinin toplu kurbanlarıydı…
Anti-semitik söylemleri her fırsatta yaygara çıkararak kendi çıkarları için kullanan bir devletin Filistin halkı başta olmak üzere başka halklara “Apartheid rejimini dayatması” ve tarihin en acı soykırım tecrübesi yaşayan İsrail halkının kayıtsızlığı “ürkünçtü”…
Ve Golda Meir Sunday Times’a 1969 yılında verdiği o çok bilinen mülakatında pişkince “İşgal edilen toprakları nasıl geri verebiliriz, onları geri verecek kimse yok” ifadesindeki “barbar siyonizm” bugün ete kemiğe bürünüp müdanasızca Ortadoğu’da dolaşıyordu…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.