Başbakan Tayyip Erdoğan, Kanaltürk’te ‘kendi gazetecilerinin’ sorularını yanıtladı. Erdoğan, yanıtlarında gerici, faşist, işbirlikçi yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi Başbakan Tayyip Erdoğan, Kanaltürk’te “Başbakan’la özel” programında “kendi gazetecilerinin” sorularını yanıtladı. Kanaltürk Ankara Temsilcisi Faruk Mercan’ın yönettiği programda başbakana Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, Star Gazetesi […]
Başbakan Tayyip Erdoğan, Kanaltürk’te ‘kendi gazetecilerinin’ sorularını yanıtladı. Erdoğan, yanıtlarında gerici, faşist, işbirlikçi yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi
Başbakan Tayyip Erdoğan, Kanaltürk’te “Başbakan’la özel” programında “kendi gazetecilerinin” sorularını yanıtladı. Kanaltürk Ankara Temsilcisi Faruk Mercan’ın yönettiği programda başbakana Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karalioğlu, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak ve Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak soru sordu.
Beş gazetecinin Erdoğan’ın yanıtlarına gülerek ve teşekkür ederek yanıtlar vermesi ise dikkat çekti.
Bir klasik: ‘Kürt sorunu yoktur’
AKP’nin Kürt coğrafyasında verdiği savaş gündemin ilk konularından oldu. Erdoğan, Kürt açılımı ile gelen soruları “Açılım diye bir şeyimiz yok. Milli birlik ve kardeşlik var” sözleriyle kesti.
Milliyetçi muhafazakar Türkiye siyasetinin bir geleneğini de programda tekrarlamaktan geri kalmayan Erdoğan, “Kürt meselesi diye artık bir mesele kabul etmiyorum. Türkiye’de artık Kürt meselesi kalmamıştır. Şu anda Türkiye’de PKK sorunu vardır, siyasal Kürtçülük vardır” dedi.
‘Ne müzakere ederim, ne muhatap alırım’
BDP’nin kapatılmasına karşı olduğunu söyleyen Erdoğan, içinde terör, teröre yardım gibi suçları işlemiş milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılabileceğini ifade etti. BDP’li milletvekillerinin de aralarında bulunduğu bir heyetin 17 Ağustos günü PKK’li gerillalar ile karşılaşmasına değinen Erdoğan, “Bunlar siyasetçi olmaktan çıktı artık. O günkü tablo yenilir yutulur bir tablo değil. Ben onlara artık milletin vekili gözüyle bakmıyorum. Teröristle kucaklaşanla ben nasıl siyaset yapayım. Bunlarla neyin müzakeresini yapacağız” sözlerini sarf etti.
Erdoğan, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “400 kilometrelik alan PKK’nin kontrolündedir” sözleri sonrasında Demirtaş’ı asla muhatap almayacağını ve onunla asla konuşmayacağını söyledi, açıklamanın “ihanetle özdeş” olduğunu dile getirdi.
‘Hüseyin Aygün’ün kaçırıldığına inanmıyorum’
PKK tarafından kaçırılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü kendi köşelerinde yerden yere vuran gazeteciler, konuyu başbakana sordu. Erdoğan, kendi gazetecilerinin pasını değerlendirmekten geri kalmayarak Aygün’e saldırıları sürdürdü. “Acaba burada bir kaçırma eylemi var mı?” diye soran Erdoğan, Aygün’ün serbest bırakıldıktan sonraki sözlerine tepki gösterdi ve “CHP’li Hüseyin Aygün’ün kaçırıldığına inanmıyorum” dedi.
AKP’li il ve ilçe başkanlarının da kaçırıldığını hatırlatan Erdoğan, kendi partisinin mensuplarının kaçırılmasının gündemde yer bulmamasını eleştirdi.
İlla ki medyaya saldırı: ‘Görmezden geleceksiniz!’
Erdoğan’ın konuşmalarında son yıllarda olduğu gibi yine medya, gazeteciler ve yazarlar vardı. Afganistan’daki NATO kayıplarının Fransa ve İngiltere medyalarında yer bulmamasını örnek gösteren Erdoğan, asker ölümleri ile ilgili haberlerin medyada yer bulmasını şu sözlerle yorumladı: “Terörün en önemli hedefi propagandadır. Bunu burada bedavaya yaptırıyor. Medya kimin yanında yer alacak. Attıkları başlıklara bakıyorsun, köşe yazılarına bakıyorsun. Sizin haber kaynağınız nedir Roj TV mi, Kandil mi, sosyal medya mı?”
Asker ölümleri üzerinden reyting elde edilmek istendiğini öne süren Erdoğan, PKK’nin kaçırma eylemleri ve Roboski Katliamı ile ilgili olarak medyayı açıkça tehdit etti: “Bunlar görmezden gelinecek!”
‘Kamplara kim girecek kim çıkacak, emri biz veririz’
Programda Kürt savaşının ardından konu Suriye’deki savaşa geldi. Esad’ın siyasi ömrünü tamamladığını ve zalimleştiğini belirten Erdoğan, CHP’li milletvekillerinden ve gazetecilerden oluşan bir heyetin Apaydın Kampı’na girmek istemelerine de tepki gösterdi. Erdoğan, “Kamplara gireceklermiş. Bunun emrini biz veririz. Oralar yol geçen hanı değil. Biz bu kampı şov merkezine dönüştürmeyiz. İznini kabul eder, ‘Şu kamp uygun’ deriz, oraya göndeririz. Zabıta mısın sen?” dedi.
Türkiye’nin Suriye silah yardımı yaptığı iddialarına “yalan” diyerek yanıt veren Başbakan Erdoğan, yardımların sadece “insani yardım” boyutunda olduğunu öne sürdü.
‘Barışa Çığlık’ Erdoğan’ı rahatsız etmiş
Hatay Yeşilpınar Belediyesi tarafından 25-26 ağustos tarihinde düzenlenen ve çok sayıda akademisyen, aydın, yazar, sanatçı ve siyasetçinin katılımıyla gerçekleşen Barışa Çığlık etkinliği de Erdoğan’ı geren konulardan birisiydi. Erdoğan, toplantıya katılanları “terörle kucak kucağa olmak” ile suçladı.
2003 Irak Savaşı’na Türkiye’nin da müdahil olmayışının tarihsel bir hata olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini yüzde 58’lik bir kesimin destekleyeceğini de öne sürdü.
‘Öğretmenin evinin yanına okul kuracak değiliz’
Başbakan Erdoğan’ın bir diğer gündemi de eğitim alanındaki gerici ve piyasacı uygulamalardı. Ataması yapılmayan öğretmenlerin tepkilerine sert bir dille yanıt veren Erdoğan, “Evinin hemen etrafına okul kuracak değiliz. Bize bu şekilde gelip, aynı ilde ilçelerde görev yapmaya hazırız diyen öğretmenler var. İlla da aynı ilçenin içinde görev yapacağız diye bir şey yok” dedi.
Bir garip harç açıklaması
Üniversitelerin birinci öğretimlerinde harçların kaldırılmasına ikinci öğretim öğrencilerinden yükselen tepkilere de yanıt programda geldi. Konuyla ilgili kanunun çok net olduğunu söyleyen gece eğitimine dayandırdığı farklılığı kavram farklılığıyla açıklamaya çalıştı: “Gece eğitimiyle alakalı, burada katkı payı olarak geçmiyor. Bu harç değil. Biz harç diye ifade edilen ‘katkı payını’ kaldırdık. Bunun toplam maliyeti 1,350 milyar lira. Atabileceğimiz bir adım yok. Bize getireceği maliyet 350-400 milyon liradır”.
‘4+4+4’e karşı kampanyalar var’
Tayyip Erdoğan, 4+4+4 yeni eğitim sistemi ile ilgili tepkilere de değindi. Yeni sisteme karşı yürütülen kampanyalar olduğunu söyleyen Erdoğan, “Gidip rapor alanları ben evlatlarına ihanetle vasıflıyorum. Niye? ‘Benim evladım gerizekalı mıdır?’ diyor. İki ay mı senin evladını iyi noktaya getirecek” ifadelerini kullandı.
“66 ayı söylerken rastgele atmadık ki, dünyadaki uygulamalar önümüzde” diyen Erdoğan, kendisinin de baba olduğunu, kendi çocuklarını da yaşı gelmeden okula başlattığını ifade etti.
Sendika.Org