3 Nisan günü Ankara’da bu ülkenin lanetlileri buluşuyor. Kendilerini insan yerine koymayanlara karşı, kendilerini lanetli gibi yaşamın kıyılarına savuranlara karşı onurluca karşılarına dikilmek için, yeni bir hayatın yolunu çizmek için buluşuyorlar Sosyalist teorinin kurucusu Karl Marks Kapital adlı eserinin bir yerinde Augier adlı düşünürün “Para, dünyaya bir yanağında doğuştan kan lekesiyle geliyor” sözüne atıfta bulunarak […]
3 Nisan günü Ankara’da bu ülkenin lanetlileri buluşuyor. Kendilerini insan yerine koymayanlara karşı, kendilerini lanetli gibi yaşamın kıyılarına savuranlara karşı onurluca karşılarına dikilmek için, yeni bir hayatın yolunu çizmek için buluşuyorlar
Sosyalist teorinin kurucusu Karl Marks Kapital adlı eserinin bir yerinde Augier adlı düşünürün “Para, dünyaya bir yanağında doğuştan kan lekesiyle geliyor” sözüne atıfta bulunarak “(o halde) Sermaye (dünyaya) tepeden tırnağa her gözeneğinde kan ve pislik damlayarak geliyor” der.
Sermaye sınıfı kendi birikimini gerçekleştirmek için kendi dışındaki dünyayı kan ve gözyaşına boğmaktan çekinmez. Portekiz ve İspanyol sömürgeciliğinin Latin Amerika’yı iliklerine kadar kuruttuğu, on binlerce yerliyi katlettiği 15.-16.yüzyıldan bugüne Irak’ta 1 milyondan fazla insanı öldüren Amerikan emperyalizmine kadar bu kural hiç değişmemiştir. Uluslararası emperyalist sistemin Asya’da, Afrika’da günde 2 dolara yaşamaya mahkum ettiği yoksul emek depolarında insanlar; yani anneler, babalar, çocuklar tam bir insanlık trajedisi yaşıyorlar.
AKP Hükümeti torba yasa içerisine koyduğu yasal düzenlemelerle işçilerin güvencesiz, kölelik koşullarında çalıştırılmasını garanti altına almaya çalışıyor. Bir işiniz olsun da nasıl olursa olsun, demeye getiriyor AKP. Oysa o günlerde arka arkaya Ankara Ostim’de ve Maraş’ta meydana gelen iş kazalarında 30’a yakın işçi hayatını kaybetmişti. Oysa işçiler ölmeden çalışmak, akşam evlerine gitmek istiyorlar…
Kapitalizm emekçilerin emeğini sömürerek sistemini yürütmeye çalışırken emekçileri posası çıkmış insan kütleleri halinde yaşamın kıyısına savuruyor. Onlara kapitalist düzenin ne romanlarında, ne sinemalarında ne de dizi filmlerinde yer var. Bütün kapitalist medya sadece zenginlerden ve zenginliklerden bahsediyor. Zira kapitalist sınıf ayak takımı yoksul emekçi sınıfların göz önünde durmasından hoşlanmaz. Onları bütün gün işyerlerine hapseder akşamları da balık istifi gibi yığdıkları trenler, tramvaylar, belediye otobüsleri, metrobüslerle evlerine götürüp, içeri tıkar. Onları bu dünyanın nimetlerinin paylaşıldığı yerlerde göremezsiniz, oralarda da sadece hizmet etmek için vardırlar, sadece çalışmak için.
Onlar ayda 630 TL ile 1000 TL arasında günde 8 saatle 12 saat arasında çalışarak yaşama tutunmaya çalışan işçilerdir. Sayıları karıncalar gibidir, sayılmaz. Güvencesizdirler; evine ekmek götürdükleri işlerinin onları ne kadar taşıyacağını bilemezler. Bir sonraki yıl ücretleri ne olacaktır, ev sahibi ne diyecektir, çocuk okuldan bu sefer ne parası istemeye gelecektir…
Onlar bu düzenin lanetlileridir. İyi ve güzel olan hiçbir şeyi hak etmemektedirler. Biraz hak istemeye cesaret ettiklerinde ya copla ya biber gazıyla cezalandırılırlar ya da Başbakan Erdoğan’ın 2 sene önce 1 Mayıs tartışmalarında yaptığı gibi “ayak takımı” olarak aşağılanırlar…
AKP kapitalist düzenin bir numaralı adamı olarak işçilerin dünyasını karartmaya devam ediyor. Bir taraftan onları iyice köşeye sıkıştırıyor diğer taraftan dini inançları da dahil her türlü manevi değerlerini kullanarak teslim olmalarını istiyor. Kendisini Müslüman burjuva olarak gören Erol Yarar bir televizyon programında “Allah herkese harcayabileceği kadarını verir” demişti. Kapitalist düzen zenginlerle yoksulların sadece bu dünyadaki hayatlarını uçurumlarla ayırmakla kalmıyor aynı zamanda onların öte dünyalarını da ayırıyor. Zira Erol Yarar’ın inandığı Allah ile bir taşeron işçinin inandığı Allah’ın aynı olması mümkün değildir, olamaz!..
Zira yoksullar eşitlik ve adaletin peşinde koşarlar, koşmak zorundadırlar. Eğer öyle olmasaydı Mısır halkı, eğer öyle olmasaydı Bahreyn de kurşunlara göğüs geren Araplar niye yüz yıllık kaderlerine isyan etsinler, niye kendilerini lanetleyenleri cehennemin dibine göndermek için ayağa kalksınlar…
İşte 3 Nisan günü Ankara’da bu ülkenin lanetlileri tıpkı Arap kardeşleri gibi ayağa kalkmak için buluşuyor. Kendilerini insan yerine koymayanlara karşı, kendilerini lanetli gibi yaşamın kıyılarına savuranlara karşı onurluca karşılarına dikilmek için, yeni bir hayatın yolunu çizmek için buluşuyorlar.
* Tufan Sertlek
Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri