Ak Partili iki kadın milletvekilinin tecavüzlere karşı verdikleri yasa teklifinin çeşitli olumlu yanları olsa da cinsel saldırı suçu ile çocuklara ve reşit olmayana tecavüzden yargılananların hadım edilmesi maddesi tecavüzün esas nedenlerinin ve çözümlerinin üzerini örtüyor. Aynı zamanda da bilerek-bilmeyerek tecavüzcüleri koruyor ve tecavüzü teşvik ediyor. Tecavüzün gerçek nedenlerini ve sonuçlarını gizleyen yalnızca bu yasa teklifi […]
Ak Partili iki kadın milletvekilinin tecavüzlere karşı verdikleri yasa teklifinin çeşitli olumlu yanları olsa da cinsel saldırı suçu ile çocuklara ve reşit olmayana tecavüzden yargılananların hadım edilmesi maddesi tecavüzün esas nedenlerinin ve çözümlerinin üzerini örtüyor. Aynı zamanda da bilerek-bilmeyerek tecavüzcüleri koruyor ve tecavüzü teşvik ediyor.
Tecavüzün gerçek nedenlerini ve sonuçlarını gizleyen yalnızca bu yasa teklifi değil elbet. Var olan yaşam, sistem, devlet, din, gelenek; modernlikten politikaya, eğitime, aile anlayışından, militarizmden namus anlayışına kadar iç içe bütün aygıtlarıyla kadınlara tecavüz edilmesini meşru hale getiriyor.
Misal:
Habertürk gazetesinden yeni bir haber: Selçuk Üniversitesi İlahiyat Bölüm Başkanı Prof. Orhan Çeker: “Kardeşim sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değildir… Elbette işlenen suç son derece iğrençtir. Lakin bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyüktür.”
Misal:
Eren Keskin askerlerin kadınlara cinsel saldırıda bulunduğunu söylediği için, Fatih Altaylı “Ben bu Eren Keskin’i ilk gördüğüm yerde cinsel tacizde bulunmazsam namerdim…” diyor. Ordunun da bacak aralarımızı koruduğunu düşünüyor.
Misal:
Daha kaç gün oldu kimlik kontrolü yaparken hakaret eden bağıran çağıran polisi şikayet etmek için karakola giden bir kadının karakolda zorla tüm giysileri çıkarılıyor.
Misal:
Hüseyin Üzmez gibi çocuk tecavüzcüleri
Ve bağımsız kurumların raporları yerine devletin bir kurumu olan Adli Tıp’ın çoğu tecavüzcüleri koruyan raporlarının kabulü.
Offf ki of, say say bitmeyecek kadar çok örnek var. Çünkü hayatın bütünü böyle inşa edilmiş.
Tecavüzcüler hadım edilsin mi edilmesin mi yerine tecavüzlerin gerçek nedenlerini, sonuçlarını, erkek egemen hayatın nasıl yıkılabileceğini tartışmak gerek ve yasa tekliflerini de buna uygun hazırlamak lazım. Gerçi bazı erkeklere hormon yutturmak hayatı değiştirmekten daha kolay ve bu, egemenlerin işine geliyor ama; Ak Partili kadın vekillerin de işlerine geldiğini düşünmek istemiyorum.
Tecavüz hastalık değil ki…!
Bence hadım asla onaylanacak bir ceza olamaz. Şu duruma bakınız. Bu yasa teklifi nedeniyle tecavüzcülerin bedenlerini ve haklarını korumak zorunda bırakılıyoruz. Zaten hadım etmek caydırıcı olamaz. Çünkü tecavüz etmek bir hastalığın sonucu değil ki. Hastalık olduğunu söylemek tecavüzcüleri kurtarmanın başka şekli ve yine erkek egemen sistemin bütün yüzlerini ve erkeklerin gücünü korumaya yarıyor. Ayrıca söylemeden edemeyeceğim, bu konular medyada, tecavüzcülere gerçek cezanın ne olacağını, tecavüzün nasıl ortadan kaldırılabileceğini tartışmak yerine, hadım etmenin erkeğin bedenine vereceği zarar gündeme getirilerek ve hak ihlaline odaklanarak, yine erkeğin lehine tartışılıyor.
Biz kadınlar tecavüzün suçunun bizde olmadığını ve nedenlerini biliyoruz ama yine de tecavüze uğramak ya da korkusu bütün hayatımızı istediğimiz gibi yaşamamıza engel oluyor. Kısaca tecavüz cinsel saldırıdır ve suçtur. Cinselliğimiz ise bütünlüğümüzün önemli bir parçası. Erkeklerin cinselliğimize yani bedenimize saldırmaları kadınları ele geçirmeye, istediği gibi yönetmeye ve cezalandırmaya ve bütünlüğümüzü parçalayarak iktidarlarını sürdürmelerine yarıyor.
Kadın bedeninin deliklerden ibaret görülmesi ya da sadece doğuracak bir mekanizma olarak algılanması da cinsel saldırıları arttıran nedenler içinde. Kadının itaatkar olması gerektiği fikri bile kocanın, sevgilinin tecavüzünü haklı çıkarmıyor mu? Üstelik çoğu zaman tecavüzcüler ceza bile almıyor bu ülkede. Feministlerin bu konuda talepleri ortada: tecavüzcünün bulunması, cezalandırılması, tecavüze uğrayan kadınlara yaşadıklarının tekrar tekrar anlattırılmaması, kadınların beyanının esas kabul edilmesi, kadının değil tecavüzcünün tecavüz etmediğini kanıtlaması, sokakların geceleri aydınlık olması, sığınakların sayısının artırılması, erkeğe ceza indirimin kaldırılması, namus anlayışlarının terk edilmesi gibi tecavüze karşı pek çok önerileri var ve bu önerilerin hayata geçirilmesinde kadın milletvekillerinin yapacağı çok şey var.
Yasa teklifi kabul edilirse tecavüzcüye hadım cezası verilecek. Peki ya yukarıdaki örneklerde gördüğümüz gibi tecavüz etmek istediğini beyan eden, kadınları kılık kıyafetleri nedeniyle tecavüz edilebilecek bir hedef olarak gören erkeklere ne yapılacak? Böyle bakınca ki başka türlü bakmam mümkün olmuyor, erkeklerin çoğunu hadım etmek gerekecek. Erkekliğin temelleri; mavi zıbınlar, ağlama yasakları, çüklerinin uluorta açılması, sünnet ve törenleri, önüne her daim hazır gelen yemekler, evdeki ve toplumun her katındaki yetişkin erkeğin şiddeti ve hakimiyetiyle vb…. atılıyor. Erkeklerin namus adına kadına, vatana, üstündekilerle birlikte dünyaya sahip olduğu, olabileceği ve bu uğurda şiddet uygulama hakkı bulunduğu fikrini egemen kılacaksın sonra da hadım edeceksin?
Savaşlarda en etkili silahlardan biri tecavüzdür. Bu yasa teklifiyle ordular birer şiddet aygıtı olmaktan çıkıp erkeklik hormonları fazla çalışan erkeklerin toplaştığı bir yer oluyor. Ya da devletin bizim vergilerimizle maaş ödediği tecavüzcü korucular, polisler. Devlete ait karakollarda işkence odalarındaki tecavüzler… Fethiye’deki bir kadına 8 erkeğin tecavüzü. Tecavüz meşru sayılmasa bu kadar tecavüz olabilir mi?
Karda kışta soğuktan burnumuza kadar örtünmüşken otobüste adamın organını yüzümüze baka baka kaşıması, bedenimize dayaması ve susmayıp bağırdığımızda da etraftan insanların ilk kez böyle bir durumla karşılaşmış gibi aptal aptal bakması. Sorulardan biri de bu. Tecavüz sayılması için mutlaka sokma eyleminin mi olması gerekiyor? Tecavüzü tacizden ya da tacizi tecavüzden ayıran nedir? Elbette tecavüz cinselliğimizin en hırpalandığı olay, ancak çoğu zaman yaşa filan da bakmadan, tecavüze uğrama ihtimali ve korkusu içinde yaşarken önemsiz sayılan tacizi her an yaşıyoruz. Taciz kadınlara yönelik cinsel saldırılardan biri ama yazıyı uzatmamak için bunu geçelim. Peki tacizcilerin tecavüzcü olmadığı nereden anlaşılıyor. Tecavüze uğradıktan sonra.
Yasa teklifinde bir madde daha var. Tecavüzcü cinsel organıyla tecavüz ettiğinde daha az ceza yabancı bir madde soktuğunda daha ağır ceza öneriyor. Niyeyse!
Kadınlar her an, her yerde tecavüze, tacize, her türlü şiddete en azından maruz kalma tehdidiyle yaşarken bir de şiddeti uygulayan erkek için ah zavallı hastaymış diye de üzülmemiz ve affetmemiz de istenirse pek şaşırtıcı olmayacak. Neyse ki artık Hitlerin de ruh hastası olmadığı anlaşıldı.
Kadınların beyanı esastır
En başta kadınların tacize ya da tecavüze uğradıklarını beyan ettiklerinde bundan kuşku duymak, doğru kabul etmemek doğrudan tecavüzcüyle işbirliği yapmaktır. Bu nedenle de kadının beyanı esastır. Ama muhalif örgütlerde bile kadının beyanı esas değil. Kadının beyanı niye esas olsun ki? Kimi zaman örtük kimi zaman açık, muhafazakarında da solcusunda da kadın şiddeti zaten hak ediyor. Ya da yalan söylediği zannediliyor ki dünyanın en zor şeylerinden biri uğradığınız cinsel saldırıyı açıklamaktır. Çünkü bizlere böyle öğretilmiştir. Ama artık elbette eskiden olduğu gibi susmuyoruz. Teşhir ediyoru
z, yapılması gerekenlerden ve dayanışmaktan vazgeçmiyoruz. Geceler de gündüzler de sokaklar da bizim.
www.feminisite.net