Bu forum yalnızca konuşulan, fikir alışverişi yapılan bir forum değil. Teori ve pratiğin yan yana geldiği, konuşulanların pratiğe döküldüğü, pratiği örgütleyenlerin katıldığı bir buluşma… Bu forum bir birlik zemini. Sağlıklı ve ilerletilebilir bir birliğin de ancak pratik ile iç içe geçen tartışmalarla mümkün olabildiğinin yaşayan delili… Bu forum siyasetin sandığa sıkıştırılmasının bir eleştirisi ve sokakta […]
Bu forum yalnızca konuşulan, fikir alışverişi yapılan bir forum değil. Teori ve pratiğin yan yana geldiği, konuşulanların pratiğe döküldüğü, pratiği örgütleyenlerin katıldığı bir buluşma…
Bu forum bir birlik zemini. Sağlıklı ve ilerletilebilir bir birliğin de ancak pratik ile iç içe geçen tartışmalarla mümkün olabildiğinin yaşayan delili…
Bu forum siyasetin sandığa sıkıştırılmasının bir eleştirisi ve sokakta da yapılabileceğinin kanıtı. Kürt sorunu, gericilik, kadın sorunu, emperyalizme karşı mücadele gibi konularda emek eksenli politik müdahalenin bir hoş temenni olmanın ötesinde somut karşılıklarıyla masaya yatırıldığı bir platform…
2007 yılında ilk Halkın Hakları Forumu yapıldığında vahşi kapitalizme karşı emekçi halk kesimlerinin mücadele dinamikleri yeni yeni belirmeye başlamıştı. Forum’da bu dinamiklerin hangi zeminlerde ortaya çıkartılabileceği ve geliştirilebileceği konuşuldu, tartışıldı.
Bugünden geçen 4 yıla baktığımızda Forum’dan alınan ilhamla bazı mücadele dinamiklerinin daha da güçlendirilip yaygınlaştırıldığını bazılarının ise farkına varıldığını görüyoruz.
Birinci forumda tartışılanlar ve diler getirilen öneriler lafta kalmadı. Sağlık Hakkı Atölyesi Sonuç Bildirgesi’nde “…sağlık hakkını siyasal bir talep halinde sokakta örgütlemeye çalışan tüm kurum, yapı ya da bireyleri de kapsayacak bir ‘Sağlık ve Sosyal Güvenlik Hakkı Hareketi’ ya da ‘Herkese Sağlık Güvenli Gelecek’ girişimi kurulmalıdır” denmişti. Bu öneri forum sonrasında, hükümetin sağlık ve sosyal güvenlik alanındaki neoliberal düzenlemelerine karşı toplumsal muhalefeti en geniş birliklerinden olan Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu’nun kurulmasıyla sonuçlandı.
Eskişehir Emek ve Ekmek Meclisi, Kocaeli Su Hakkı Meclisi, ulaşım hakkı meclisleri, eğitim hakkı meclisleri, sağlık hakkı meclisleri gibi çok sayıda hak meclisi Halkın Hakları Forumu’ndaki tartışmalar ışığında kuruldu. Aradan geçen üç buçuk yıl içinde hak mücadeleleri kazanımlarıyla önemli bir birikim açığa çıkardı.
Barınma hakkı mücadelesi Ankara’da bir mahalleden yayılarak bütün metropollerdeki kentsel dönüşüm projelerinin karşısına emekçilerin direnme hakkı olarak belirdi. Ankara Dikmen’de yanan ateş Mamak’ta, Yenimahalle’de, Yakupabdal’da, Kocaeli Erenler Cedit’te, Gebze’de, Arızlı’da… büyüdü.
Güvencesizliğe karşı mücadele henüz yeni filizlenen bir mücadele dinamiği olarak tartışılırken artık bugün emekçi sınıfların temel argümanı haline geldi.
Akarsuları katleden HES saldırganlığı insanın ve bütün canlıların yaşam ortamının yok edilmesine yol açacağı endişesi özellikle kırsal nüfustaki emekçi-yoksul halk kitlelerinin temel hak mücadelesi haline geliverdi. Su Konferansı aracılığıyla yapılmak istenen ticarileştirme hamlesi “su kullanımı bütün vatandaşların temel hakkıdır” prensibiyle karşı bir oluşumun örgütlenmesine yol açtı.
Ulaşıma yapılan zamlara ilişkin metropollerde yaşayan vatandaşların gönüllü katılımıyla artan “toplu ulaşım araçlarını biletsiz kullanma” hareketi şehir insanlarının işe gidip gelmelerinin sağlanmasının kamusal bir sorumluluk olup olmadığı sorgulamasına dönüşüyor.
Bütün bu süreçler 21-23 Ocak tarihlerinde 2. Forum’da yeniden masaya yatırılacak. Bu kez hak mücadelelerinde hem yaşanan süreçlerin bir eleştirisi yapılacak hem de verilen mücadelelerin birbirleriyle ilişkilendirilmesinin imkânları ve bu ilişkilendirmenin vahşi kapitalist sisteme karşı toplumsal muhalefet hareketinin kurucu unsuru veya unsurlarından birisi haline nasıl gelebileceği üzerinde yoğunlaşılacak. Forum daha şimdiden toplumsal mücadelenin önemli dinamiklerinden birisi haline geldi. Forum ayrıca sadece sorunları doğrudan yaşayan emekçi halk kesimlerinin haklarına sahip çıkma aracı değil emekçi halkın yanında durmakta inat eden aydınlarımız, sanatçılarımız için de nefes borusu olma işlevi görüyor.