İnegöl’de herkes ‘huzur’ istiyor. Fakat altı kişinin bıçaklandığı, karakolun 5 bin kişi tarafından ablukaya alındığı, 21’i polis 30 kişinin yaralandığı, araçların yakıldığı ilçede durum, kabuğu kaldırılmış bir yarayı andırıyor. İlçeye ‘katılmak’ ile ‘ilişmek’ arasında bocalayan Kürt mahallesi, bir ironi gibi ‘Huzur’ adıyla anılıyor. Fakat Huzur Mahallesi, Madımak’taki bir katliamın eşiğinden döndüğünü düşünüyor. Bursa’dan İnegöl’e girmeden […]
İnegöl’de herkes ‘huzur’ istiyor. Fakat altı kişinin bıçaklandığı, karakolun 5 bin kişi tarafından ablukaya alındığı, 21’i polis 30 kişinin yaralandığı, araçların yakıldığı ilçede durum, kabuğu kaldırılmış bir yarayı andırıyor.
İlçeye ‘katılmak’ ile ‘ilişmek’ arasında bocalayan Kürt mahallesi, bir ironi gibi ‘Huzur’ adıyla anılıyor. Fakat Huzur Mahallesi, Madımak’taki bir katliamın eşiğinden döndüğünü düşünüyor.
Bursa’dan İnegöl’e girmeden sola kıvrılan yol, en çok iki katlı ve çoğunlukla sıvasız evlerin kurulu olduğu mahalleye, edki adıyla Karadere, yeni adıyla Huzur Mahallesi’ne varıyor. Girişte, Trabzonlu Nizamettin Kurban’ın pide salonu var. Kurban; 2 bin 500 haneli ve tamamına yakını Bitlis’ten, Muş’tan ve Van’dan göçmüş Kürt nüfusun içinde, 15-20 Karadenizli kökenliden biri.
Çırağı, Bitlisli Erhan Dinç. 21 yaşındaki Erhan, ustası Nizamettin’den övgüyle bahsediyor. Gül gibi geçinip gidiyorlarmış. Erhan, yedi kardeşin ortancası. Liseyi bitirmiş. Hukuk istiyormuş. ‘Huzur’lu her çocuk gibi o da okulundan arta kalan zamanda, ailesine katkı için, kışın hafta sonu, yazınsa her gün çalışıyormuş. Sadece o mu?
Anneler de yazın kamyonlara doluşup Bursa’ya yevmiyeyle sebze ve meyve toplamaya gidiyor. Babaları ya İnegöl’de ya mobilya fabrikasında ya inşaatlarda ekmeğini kazanıyor; yahut Bursa ve Kütahya’ya ağaç işçiliği yapıyor.
Erhan’ın ailesi, o daha altı yaşındayken İnegöl’e yerleşmiş. Erhan, Bitlis’i anımsamıyor. Ve zaten bu ilçede yetişmiş diğer Kürt çocukları gibi, İstanbul şivesiyle konuşuyor. Zaten kendisini İnegöllü görüyor. “Biz bu ülkenin vatandaşıyız” diyor Erhan: “‘Size ekmek veriyoruz’ diyorlar. Biz üretiyoruz ki veriyorlar. İki kişi kavga etse ve taraflardan biri Kürt olsa, hemen Türk-Kürt çatışması deniyor. Alakası yok! Sadece huzur istiyoruz. Kürt ya da Türk olmuşum, ne fark eder, buna hakkım yok mu?”
ÖSS’de birinci çıkardı
Erhan konuşurken, tüm mahallede olduğu gibi pide salonunda da sinekler vızıldaşıyor. Sinekler de ‘huzur’ vermiyor. Erhan, salonun önündeki yolu gösteriyor, “İki sene önce asfaltlandı” diyor.
Yüzde 90’ı AKP’ye oy verdikleri halde İnegöl Belediyesi, çöpleri bir yıl önce toplanmaya başlamış. Eskiden mahalleli topluyormuş. Park yok, futbol sahası yok. Neyse ki, öğrenci nüfusu 2 bini bulan iki ilköğretim okulu var. Artık kızlar da okulda okutuluyor. Mezunları liseye İnegöl’de devam ediyor.
Bunca eksikliğe karşın mahalleden Çetin Aktaş, ÖSS’de Bursa 1.’si olmuş. Şimdi İstanbul Tıp Fakültesi’nde okuyor. Selim Genç bu yıl Bursa 3.’sü olmuş. İTÜ’de mühendislik okumayı istiyor.
Senar Soyuşen de mahallenin başarılı gençlerinden. Onca yoksunluğa rağmen Eskişehir İşletme Fakültesi’ni kazanmış. Fakat kendi deyimiyle ‘siyasi nedenle’ ara vermiş. Çocukluğundaki en büyük isteği askeri okulda okumakmış. “Gel gör ki” diyor, “Anamın başörtüsüz fotoğrafını istediler; olmadı…”
İnegöl’de ayrımcılığa uğradığını şu sözlerle anlatıyor: “Bizi durdururlardı. ‘Kürt müsün, Türk müsün’ diye sorarlardı. ‘Türküm’ derdik.” Senar bu yüzden yurtdışında çalışmak istemiş, başaramamış. Eskişehir’e dönüp üniversiteye kaldığı yerden devam etmeyi planlıyor.
‘Bize terörist diyorlar!’
Şerif S., erkenden işe atılanlardan. Pazar akşamı meydana gelen kavgadaki üç kişiden biri de, Şerif. İddiası o ki, ağabeyi yolcu alırken arkadan yanaşan bir araçtan küfrediliyor. Sonrasında 30 kişinin toplanıp üzerlerine çullandığını ileri sürüyor. Karakol önünde 5 bin kişinin toplandığını anlatıyor:
“Biri çıkmış belediye aracının üzerine, eline bira şisesi, ‘Şehitlerin katilini bize verin’ diyordu. Bize terörist diyorlar! O gün Emel Sayın konseri ve MHP mitingi vardı. 15-20 dakikada toplandılar. Çoğu bizi ilk kez orada görmüştü. Niçin geldiklerini bilmeyenler vardı. Bizi öldürüyorlardı. Allahtan reva mıdır?”
Ağabeyi tutuklanan Şerif S., ‘Kürt-Türk çatışması’nı reddediyor. “Biz İnegöllüyüz” diyor, “Nereye gidek?”
Tarlabaşı örneği
Mahallenin yaşlıları ise Şerif S.’nin ağabeyi Bayram Ş.’nin evinin bahçesinde toplanmış. Bir yandan da geçmiş olsun ziyaretleri yapılıyor. Mahalleli siyasetçileri suçluyor. Nakliyeci Mustafa Tan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BDP’lilerle görüşmemesine ve Beyoğlu’dan pompalı tüfekle ateş eden saldırgan için ‘sabır dilemesini’ anımsatıyor: “Başbakan’dan cesaret alınıyor.”
İşçi Adnan Ş. “İki halk da dindar ama bakıyorsunuz birisi diğerine, ‘Ya Allah bismillah’ diye saldırıyor” diyor. “Madımak’ın eşiğinden döndük” diye ekliyor.
İnegöl’de olayların fitilini ateşleyen bıçaklama olayıyla ilgili gözaltına alınan altı kişiden biri kişi tutuklandı. Bu olayın ardından patlak veren olaylarla ilgili ise 51 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 13’ü çocuk. Önceki gece Özel Harekat timleri devriye gezdi. Bursa Emniyet Müdürlüğü, önlemlerin devam edeceğini duyurdu. Peki barış?
Esnaf Çınaraltı Çay Bahçesi’nde toplanmış. Eski DYP İlçe Başkanı ve İl Genel Meclisi Üyesi Cihat Şengün, saldırı görüntülerinin İnegöl’e yakışmadığını düşünüyor fakat, “Tek suçlu biz miyiz?” diye de soruyor. Şengün, şehit cenazesi haberlerinin İnegöl’e yansıdığını, Kürtler lehine ‘çifte standart’ uygulandığını savunuyor: “İnegöl’de Kürtlere hizmet etmiş bir insanım. Düşünün; aynı evdeyiz, siz sürekli birşeyleri kırıyor, olay çıkarıyorsunuz. Sonra da ‘ayrımcılık’ diyorsunuz. Ben normalde bir arada yaşamak istiyorum fakat, bazen Ertuğrul Özkök gibi düşünmüyor değilim. Bakalım, biz onlarla yaşamak istiyor muyuz?”
İnegöl çarşısına sinen bu tehlikeli bakış, bir süre cezaevinde kalmış ‘komünist’ İnegöllü Ziya Yıldız’a bile sirayet etmiş. Yıldız “80’den önce ‘Kurdara azadi!’ (Kürtlere özgürlük) diye slogan atardık. Şimdi yanlışmış diyorum.” Yıldız’a göre Kürtler bölgeye uyum gösteremiyor.
Bir diğer masada koltukçu Şükrü Ceylan, kasap Fahrettin Karagöz, oto lastikçi Erol Uyanbay ve şoför Savaş Kurt oturuyor. Beş esnaf İnegöllülerin ırkçı olmadığını; Erzurumlular, Gürcüler, Abhazlar, muhacirler ve Karadenizlilerin iç içe yaşadığını vurguluyor. Fakat ilçedeki problemin de ‘Karadereliler’ dedikleri Kürtlerden ‘kaynaklandığını’ ileri sürüyorlar. Her sektörün Kürtlerin ‘eline geçtiğini’ savunuyor ve örgütlü davrandıklarını iddia ediyorlar. Çözüm mü? “Rahat duracaklar!” diyorlar.
İsmail Saymaz / Radikal