Dünyayı küresel finans, ticaret ve enformasyon endüstrisine uygun vasat haline getirmekle yükümlü “sevimsiz ikizler” Türkiye’de! IMF, Dünya Bankası ve diğer uluslar üstü finans kuruluşları İstanbul’da toplandı. “Küreselleşme’nin”kurucuları tabii ki İstanbul’da coşkuyla karşılanmadılar. IMF Başkanı Strauss-Kahn, kendisine fırlatılan “Nike” ayakkabı için ‘Böyle protestolara alışığım’ dedi. Eski bir sosyalist olduğunu da belirten Strauss-Kahn üniversitelilerin IMF’yi tanımadığını bunun […]
Dünyayı küresel finans, ticaret ve enformasyon endüstrisine uygun vasat haline getirmekle yükümlü “sevimsiz ikizler” Türkiye’de!
IMF, Dünya Bankası ve diğer uluslar üstü finans kuruluşları İstanbul’da toplandı.
“Küreselleşme’nin”kurucuları tabii ki İstanbul’da coşkuyla karşılanmadılar.
IMF Başkanı Strauss-Kahn, kendisine fırlatılan “Nike” ayakkabı için ‘Böyle protestolara alışığım’ dedi.
Eski bir sosyalist olduğunu da belirten Strauss-Kahn üniversitelilerin IMF’yi tanımadığını bunun da sorumluluğunun kendilerinden kaynakladığını söyledi!.
Nike marka ayakkabının küreselleşme karşıtlığıyla çelişik olduğunu da ekledi.
Onun çelişki olarak gördüğü nokta tam da IMF ve DB’nin yerel üretimleri nasıl iflas ettirdiğini gösteriyordu.
Global markalarla tüketimin dünyayı nasıl türdeşleştirdiğinin kanıtı da o Nike ayakkabıydı.
Üstelik IMF ve DB’nin “Dünya toplumu”projesi adı altında tasarlanan “Küresel tüketim topluluğuna” katılamayan milyarlarca yoksul dünyanın çeperlerinden onlara bakıyorlardı.
Bugün IMF ve DB çöken finans sisteminin altında iki enkaz gibi çaktırmadan can çekişiyorlar.
Çünkü “bütün yapısal uyum programları” ve “istikrar reçetelerinin kurulumları”, “şişerek patlayan neoliberalizme” endeksliydi.
Küreselleşmenin “ideolojik ayakları” da olan IMF ve DB “Yurtsuz finansı” son otuz yıldır ülke ülke pazarlayıp yüksek faizle geri toplarken, artlarında milyarlarca işsiz ve yoksul bıraktılar.
Küresel finans kaynakları yola çıkmadan önce IMF ve DB, finans güzergahını belirleyip sıkı bir sterilizasyon gerçekleştiriyordu.
Finansı rahatlatacak bütün yerel yasalar düzenleniyordu.
IMF ve DB gittikleri yerlerdeki yerel çıkar gruplarıyla büyük dayanışma içindeydiler.
Ekonomi, politikadan ustaca ayrıştırılıp, politikanın toplumu düzenleyici rolü işlevsizleştirildi.
Serbest piyasanın vaazı üzerine piyasanın hükmü başlatıldı.
Kamu hizmetleri çok maliyetli bulunup, stratejik kamu varlıklarının “ucuz” satışı başlatıldı.
Kamusal insan mali piyasalara kurban edildi…
Müdahale edilen tarım politikaları, hızla özelleştirilen sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik reformları, esnekleştirilmiş iş yasalarıyla aslında siyasi kompozisyon da değiştiriliyordu.
Toplum sistematik olarak tahrip ediliyordu.
Bu çatlaklardan dini ve etnik çatışmalarla boğuşan ülkeler çıktı.
Büyük istihdam düşüşleri, eriyen ücretlerle tasarlanan sosyal doku “yoksulluktu”.
Piyasaların ve finansın bütünleşmesinden geriye onlarca sosyal devlet yıkıntısı kaldı.
Devlete küresel sermayeye bodyguardlık rolü seçilmişti.
Yerel yoksulluğun küresel nedenleri yeni zenginlerce ustaca gizlendi.
Neoliberal yapılanmalarla ürettikleri yoksulluk şimdi gittikleri her yerde yakalarına yapışıyor.
Serbest piyasanın o kadar da “serbest olamayacağı” gecikerek anlaşıldı.
Finansın günahkârlarının eski sosyalist maskeleriyle İstanbul’da önerecekleri yeni yapısal reformlara ve borçlara herkesin karnı tok.