Değerli basın mensupları, Saygıdeğer halkımız, Bugün Barış gruplarının Türkiye’ye gelmesi nedeniyle huzurunuzdayız. Olabildikçe yaşadığımız süreç ve gelişmelerle ilgili düşüncelerimizi ve sürece nasıl baktığımızı sizlerle paylaşmaya çalışacağız. Üç aydan beri Kürt sorununun çözümü tartışmalarının yapıldığını hep birlikte izliyoruz. Türkiye’nin en hassas ve can alıcı sorununun tartışılmaya açılmış olmasıdır. Bu tartışma sürecinde beklentimiz, ortak aklın ortaya çıkmasıdır. […]
Değerli basın mensupları,
Saygıdeğer halkımız,
Bugün Barış gruplarının Türkiye’ye gelmesi nedeniyle huzurunuzdayız.
Olabildikçe yaşadığımız süreç ve gelişmelerle ilgili düşüncelerimizi ve sürece nasıl baktığımızı sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
Üç aydan beri Kürt sorununun çözümü tartışmalarının yapıldığını hep birlikte izliyoruz.
Türkiye’nin en hassas ve can alıcı sorununun tartışılmaya açılmış olmasıdır.
Bu tartışma sürecinde beklentimiz, ortak aklın ortaya çıkmasıdır. Hepimizi yakından ilgilendiren yaşanan acıların sona ermesidir. Ülkemizin, tüm yurttaşlarımızın özgürleşmesi, toplumun demokratikleşmesidir.
DTP başından beri hak ve özgürlüklerin güvence altına alınacağı bir süreç olarak görmek istemiş ve sürecin sağlıklı gelişmesine katkı sunmayı esas almıştır.
Üzüntü ile ifade etmek isterim ki bazı çevreler ve malum siyasi partiler ırkçılığa, milliyetçiliğe gönderme yaparak ve siyasi hesaplarını bunun üzerine kurarak süreci sabote etmeye çalışmışlardır.
Hükümet bu karşı duruşun etkisinde kalarak savrulmuş, ırkçı kesimler karşısında tavizkar davranmış, bu durum toplumda barış umutlarının azalmasına neden olmuştur. Sorunun çözümünü hak ve özgürlüklerin sağlanmasından geçtiğini unutarak tasfiye mantığını öne çıkarmıştır.
Bu aşamada demokratik siyasetin tıkandığını gören Sayın Öcalan barış umutlarının yeniden yeşermesine katkılar sunarak üç barış grubunun ( Kandil,Maxmur,Avrupa) Türkiye’ye gelmesine öncülük etmiş,PKK de bu karara uyarak barış konusunda samimiyetini göstermiştir. burada sayın Öcalan’ın rolü çok iyi görülmelidir. bugün gelinen nokta muhatap alınması halinde gelişebilecek çözümlerin en büyük göstergesidir.
Kürt sorununun çözümü elbette hemen olmayacak, adım adım ilerleyecektir. Sorunun birçok boyutu olması nedeniyle çözümde çok boyutlu olmak durumundadır. Bir yandan yaşanan savaş ve ölümlerin bitmesi, diğer yandan hak ve özgürlüklerin tartışılarak hayata geçmesi ve yasal güvenceye alınması söz konusu olacaktır. Bu konuda 1999 yılından bu güne PKK ve lideri sayın Öcalan ısrarlarını sık sık dile getirmekte, barış grupları göndererek, ateşkesler ilan ederek samimiyetlerini ve güvenlerini göstermekteler. Ancak bugüne kadar devletin bu yaklaşımlara cevabı değişmemiş ve şiddet politikaları devam etmiştir. 29 Mart seçimlerinden sonra bir yandan PKK eylemsizlik kararı aldı, diğer yandan Kürt sorununun çözüm tartışmaları gelişti. Bu olumlu havayı ne yazık ki hükümet çok fazla değerlendiremedi. Çözeceğim, diyor olmasına rağmen askeri ve siyasi operasyonlar durmadan devam etti. Açılım tartışmaları 7 aydır çok yoğun işleniyor, ama görünen o ki hala tartışmaya başladığımız noktadayız. Hala tasfiye, hala olmazlar, kırmızı çizgiler gündemleştirilmektedir. Demokratikleşmesi beklenen ve hak arayışlarının demokratik siyaset kanallarının açılmasının öngörülmesi gereken bu dönemde bu kadar olumlu atmosfere rağmen hiç bir adımın atılmaması siyasetin tıkanmasına neden olmuştur. Bu tıkanıklık çözümün olacağına dair umudu ve güveni kırmakta, gerilimin artmasına neden olmaktadır. Burada oluş nedenimiz bu tıkanıklığın aşılmasıdır. Bugün eğer istersek burada ölümlerin duracağı barışın filizleneceği bir süreç başlatabiliriz. PKK bunun ilk adımı yine attı. Devletin de buna karşı operasyonları durdurması en büyük güven hareketi olacaktır. Bu zeminde hak ve özgürlük tartışmaları daha sağlıklı işleyecek, demokratikleşme yakınlaşacaktır.
Ayrıca demokratik siyasetin önünü açmaya yönelik aydınlarımız, yazarlarımız,sanatçılarımız ve barış severler sürece güçlü desteklerini sunmuşlardır. Bugün bizimle olan değerli barışseverlere katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Bu nedenle :
1-Sürecin doğru okunması ve Barış gruplarının niçin gönderildiğinin doğru değerlendirilmesi gerekir. Teslim almak veya teslim oldurmak anlayışı çözüm olmayacaktır. Barış grupları tıkanan açılım tartışmalarının ve sürecin barışçıl ve demokratik gelişiminin önünü açmak için gelmektedir. Bu geliş aynı zamanda PKK’nin savaşta değil barışta ısrarcı olduğunun da göstergesidir. Biz inanıyoruz ki eğer devlet bir adım atarsa PKK on adım atacaktır. Tüm yönelimlere rağmen sadece tartışmaların tıkanmaması için böyle bir jest yapılmış olması bile hükümetin elini güçlendirecek büyük bir yaklaşımdır. Beklentimiz hükümetin, devletin yine aynı klasik statükocu “teslim oldular, bittiler” mantığıyla yaklaşmamasıdır.
2-1999 yılında gelen Barış gruplarının 15-22,5 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılmasının getirdiği sonuç; 10 binin üzerinde insanımızın yaşamını yitirmesine neden olmuştur. Bu durumdan dersler çıkararak, aynı hataların tekrarlanmaması için herkes son derece sorumlu davranmak zorundadır. Bugün yine aynı şekilde yaklaşmamız halinde bizi nereye götüreceğini iyi hesap etmek durumundayız. Soruna defalarca denenmiş benzer uygulamalarla bakmak çözümü getirmez. Çözüm üretilmek isteniyorsa geçmiş hatalardan ders çıkarılacaktır.
3-O gün bittiler, bitirdik mantığının ne kadar yanlış olduğunu hep birlikte gördük.Bugün böylesi bir yaklaşımın yeni acıların, felaketlerin yaşanacağını görmemiz gerekir.
4-Gelen Barış gruplarının tutuklanmayacağını, sürecin kesintiye uğramayacağını hepimiz, halkımız umut etmektedir. Böyle bir tutuklamanın gelişmesini ne biz ne de halkımız kabul etmeyecektir.
Gelen Barış gruplarının serbest bırakılması durumunda niçin geldiklerine dair mesajlarını başta halkımıza, Parlamentoya, Cumhurbaşkanına, Hükümete iletebilmelerinin anlamlı olacağını, yepyeni bir barış sürecinin önünü açacağını önemle belirtmek istiyoruz.
Bugün 72 milyon yurttaşımızın ve dünyanın gözü üzerimizde. DTP olarak bu sürecin hassasiyetini dikkate alarak, sorumlu siyaset,yapıcı muhalefet anlayışı ile buradayız.
Halkımız evlatlarını bu duygu ve düşüncelerle, sorumluluk anlayışı ile kucaklayacaktır.
Emine AYNA Ahmet TÜRK
DTP Eşgenelbaşkanı DTP Eşgenelbaşkanı