Yine bir iş seyahati için ABD’deyim. Mayıs 2007’de geldiğimde daha secimler yapılmadığından herkes aynı soruyu soruyordu: ‘What’s the political situation in Turkey?’! (Türkiye’de politik durum ne âlemde?) Kasım 2007’de tekrar gittim, bu defa secimler yapılmıştı, AKP geldi ya; konu laik mi kalacağız yoksa, İran benzeri mi olacağız? Sorular da değişmişti: ‘Are you going to invade […]
Yine bir iş seyahati için ABD’deyim. Mayıs 2007’de geldiğimde daha secimler yapılmadığından herkes aynı soruyu soruyordu:
‘What’s the political situation in Turkey?’!
(Türkiye’de politik durum ne âlemde?)
Kasım 2007’de tekrar gittim, bu defa secimler yapılmıştı, AKP geldi ya; konu laik mi kalacağız yoksa, İran benzeri mi olacağız? Sorular da değişmişti:
‘Are you going to invade Kurdhistan?’
(Kürdistan’ı işgal edecek misiniz?)
Diyordum ki; Irak’ta zaten bir tane işgalci var, o da sizsiniz! Bizim derdimiz bir yeri işgal etmek değil, sınırlarımızdan memnunuz biz!
Diyorlardı ki; biz oraya barış götürdük.
Diyordum ki; o yüzden mi Bir Milyon Iraklı öldü/yaralandı/yurtlarından oldu/mülteci oldular. Ebu Garib, Guantanamo, CIA’in uçan sorgu uçakları size bir şeyler ifade ediyor mu?
Ses yok!
Bu defa New York’tayım, Mart 2009, eğitim için buradayım. İkiz kulelerin yerine yapılacak binanın inşaatının hemen yanında, saldırıda ölenleri anımsatmak için bir yer ayrılmış. Orada bir afiş dikkatimi çekiyor “Dünya Ticaret Merkezi’nde ölenlerin sayısı doğru değildir, çünkü evsizler dikkate alınmamıştır” Buradaki ironi aslında ABD’deki evsizlerin çaresizliğine ve yaşarken olduğu gibi, öldüklerinde de yok sayılmalarına dikkat çekmek.
3. gün akşamüstü eğitim aldığım binadan çıktım metroya doğru gideceğim ama akın akın bir kalabalık geliyor, hepsinin kafasında bir örnek beyaz bere, berenin ortasında UFT (The United Federation of Teachers, Öğretmenler Federasyonu), ellerde pankartlar… Hemen yolumu değiştirdim aralarına katıldım. Neredeyse is çıkış saati, hava soğuk, trafik yavaştan kilitlenmekte. Fakat tersine bir trafik var, metro çıkışlarından caddelere doğru insan akıyor. Miting alanına geldik ama artık ilerlenmiyor, burası aslında kocaman bir bulvar ve trafiğe kapalı.
Konuşmalar başlamış ama kürsü ileride ve varmak çok zor. Her yerde hoparlörler, televizyon ekranları yerleştirilmiş, kürsünün yakınındaymış gibi her şey apaçık. Son derece temiz pak giyinmiş “beyaz yakalı” beyler bayanlar, çocuklar, kasklarıyla, tulumlarıyla, botlarıyla siyah, beyaz işçiler, öğrenciler, yaşlılar, gençler…
Pankartlara bakıyorum…
“Fair Share, Tax Reform” anlamı “Vergi Adaleti”. “Education for the Nation” anlamı “Herkes için Eğitim”. “Fair Budget for all” anlamı “Herkes Bütçeden eşit pay almak istiyor” ve daha benzeri birçokları, Irak ve Afganistan savaş karşıtı pankartlar da çoğunlukta…
Bir diğer önemli slogan; “Education is our future, Don’t take that too” anlamı “Eğitim geleceğimiz, onu da elimizden almayın bari!”. Bazıları demek ki bu kadar çaresiz hissediyor kendini.
Şüphesiz en müthiş olanı ise New York sokaklarında “Marx is Back, Marx geri geldi” seslerinin yankılanmasıydı. New Yorklu sosyalistler http://www.nycsocialist.org/ Devlet okullarının sorunlarını, eğitim bütçesindeki kısıntıları, isten çıkarmaları, sağlık sistemindeki kesintileri, “Marx” üzerinden, sosyalist fikirlerin dünyayı nasıl değiştirebileceğini haykırmaktaydılar.
Mitingin ertesi günü Harlem’e gittim. Amacım, 1960’da Birleşmiş Milletler Toplantısı için New York’a gelen Fidel’in kaldığı otel, Hotel Theresa’yı bulmaktı. Buldum da!
Fidel’in yanı sıra Louis Armstrong, Muhammed Ali, Jimi Hendrix, Ray Charles’ı ağırlayan, Fidel’in geldiği yıl, JFK’in secim kampanyasına ev sahipliği yapan otel, ofis binasına çevrilmisti. Ne yazık ki Fidel’e veya o günlere ait hiçbir iz kalmamıştı. Binanın altındaki dükkânlarda çalışanlar, binanın tarihi hakkında bile habersizdiler.
Değerli Bertan Onaran’ın dediği gibi “Küresel Harakiri” burada da kendini göstermişti. “Marx Marx” diye haykıran New Yorklular acaba talep ettikleri bunca insani beklentilerinin, 50 yıldır ambargo uyguladıkları ve 50 yıldır “Sosyalizm”le yaşayan, örnek olan ve örnek alınan Küba’da nasıl sağlandığının farkındalar mı?
ABD’de sosyalist bir devrim olur mu?
Keşke olsa ama bence mümkün değil. Ancak, Kapitalizm’in kalesinde, Wall Street’in hemen kıyısında, “Marx is Back” sloganlarına eşlik etmenin de eşsiz bir tadı var.
Cuneyt.Goksu@Gmail.com