İsviçre’de 2006 yılının sonlarına doğru parlamentonun almış olduğu özelleştirme kararı ile 100 yılı aşkın görev yapan İtalyan Tesin kantonu Belizona şehrindeki İsviçre Devlet Demir Yollarına ait Kargo (SBB Cargo) Bakım ve Tamir atölyesi bölümünün kapatılıp çalışanların ülkenin diğer yerlerindeki Atölye ve Kargo bölümlerine gönderilmesi hedefleniyordu. Basta her şey normal seyriyle devam ediyordu. Ben kendi adıma […]
İsviçre’de 2006 yılının sonlarına doğru parlamentonun almış olduğu özelleştirme kararı ile 100 yılı aşkın görev yapan İtalyan Tesin kantonu Belizona şehrindeki İsviçre Devlet Demir Yollarına ait Kargo (SBB Cargo) Bakım ve Tamir atölyesi bölümünün kapatılıp çalışanların ülkenin diğer yerlerindeki Atölye ve Kargo bölümlerine gönderilmesi hedefleniyordu. Basta her şey normal seyriyle devam ediyordu. Ben kendi adıma her şeyin bir oldu bittiye getirilip özelleştirmenin biteceğini düşünüyordum. Hükümet yaptığı açıklamalarda yaklaşık 400 çalışanı olan bu atölyenin ve Kargo bölümünün maliyetinin çok olduğunu ileri sürerek daha önce anlaşmış olduğu şirketlere peşkeş çekmeyi hedefliyordu. Ama evdeki hesap çarsıya uymadı. İsviçre’nin en büyük sendikalarından UNIA ve SEV üyesi emekçilerin Gianni Frizzo öncülüğünde başlattıkları direniş, uzun yıllar sonra İsviçre isçi sınıfının yeniden mücadele başlattıkları tarih oldu. Yaklaşık 3 yıl önce buna benzer bir eylem Fransız Berner Jura kantonunda Boillat kasabasında bulunan Swissmetal endüstri isletmesinde yaşanmıştı. İşveren isletmenin zarar ettiğini ve rekabet ortamında geriye düşüldüğünü ileri sürerek Soloturm kantonunda bulunan, Dornach kasabasındaki fabrikayla birleştirmeyi düşünmüştü. Hâlbuki asil hedeflenenin yurtdışında, yani Çin de faaliyet gösterme yönünde olduğu ortaya çıktı. Oradaki direnişte görülmeye değerdi öyle ki bütün kasaba halkı tek yürek olmuştu. Yalnız Boillat direnişi istediği sonuca ulaşmamıştı. En önemli etken sendikaların gereken yardımı ve desteği sağlayamadığı için, iyi sonuçlar alınamadı. Belizona böyle olmadı. Belki de yıllardır tartıştığımız ve de yapamadığımız olay burada oldu.
Belizona çok yönlü olarak bize hem direnisin aşamalarını gösterdi, hem de yeniden anlamlandırdı. Sadece İsviçre değil bütün dünyanın örnek alması gereken bir direniş oldu. Bu direnişin sonunda çıkarılacak çok ders vardı. En önemli ders bu eylemlerden sonra sendika ve sendikacılık tartışıldı. Sendikaların yeniden yapılanması, işlevleri, işverenle ilişkileri tartışılmaya başlandı. Gittikçe azgınlaşan kapitalizm karşısında daha aktif ve yaptırımcı bir anlayış geliştirmek ve emekçilerin kendi önderlerini ve aydınlarını yine kendi içlerinden çıkarmaları yönünde bir dizi çalışma yapılıyor ve de yapılmaya da devam edecek olması önem taşıyor. Belizona çalışanları 2008 yılının başında pasif bazı eylemlerde bulunurken, hükümet ve yandaşları tarafından şeytanın avukatlığıyla suçlansalar da aktif eylemlerle söylentileri tersine çevirmeyi bildiler. Onlar sadece kendi geleceklerine değil, tüm kantonun geleceği için de mücadele ettiler. Hükümete inat işyerlerini terk etmediler. Mücadeleyi asıl olması gereken yerde verdiler. Şehirde bulunan bütün demokratik kitle kurum ve kuruluşlarla birleştiler. Öyle ki şehrin bütün Papazları onlara destek oldu, kiliselerde destek kampanyaları başlattılar. Kendilerine ait internet sitesi oluşturdular. “Ellerini çek” kampanyası halk arasında hem sempati topladı hem de simgeleşti. İlk grev 7 Mart 2008 de yapıldı. O tarihte belki ilk kez yapılan bir olay vardı. İşverenin isçilerin grevi sırasında yaptığı bir ziyarette mikrofonu eline alan Gianni Frizzo işverene Belizona fabrikasının kapatılıp kapatılmayacağını sorması üzerine işverenin kaçamak cevaplar vermesini önlemek için “evet mi hayır” mı sorusu işverene soğuk duş olmuş, emekçiye de büyük bir moral ve direnişin şiddetini göstermişti. Bu grevin daha da yükseltilmesi gündeme geldi ve ülkede kendini sosyalist tanımlayan bütün kurumlar dayanışma eylemlerinde bulundular. 21 Mart 2008’de başkent Bern`de yapılan eylemden sonra hükümetle görüşmeler olumsuz sonuçlandı. Bu arada isçiler arasında greve devam kararı alındı.31 Martta UNIA SEV işkolunda örgütlü 8 bini aşkın isçi, Belizona sokaklarında, halkın gücünü de arkalarına alarak çok büyük bir yürüyüş düzenlediler. Grev Komitesi başkanı Gianni Frizzo, yürüyüşte yaptığı konuşmada, SBB patronlarının tasfiye kararında ısrar ettiklerini ve görüşmelerde samimi tutum almadıklarını, bu nedenle mücadele etmekten başka yol kalmadığını belirtti. Greve devam kararının bütün işçilerce onaylandığına dikkat çeken Frizzo, kendilerine başından sonuna kadar destek veren ailelerine ve Bellinzona halkına teşekkür etti.
Bu gelişmelerin ışığında işverenin ve devlet temsilcilerinin katıldığı yuvarlak masa toplantısı yapıldı. Toplantıda işyerinin tasfiye süresini uzatacakları yönünde dayatma oldu. Ancak isçi temsilciliğini yapan grev komitesi bunların hepsini reddetti. Greve devam kararı alındı. Ardından hükümet yetkilileri parlamentodaki bütün partileri yuvarlak masa toplantısına davet etti. Durumun hassasiyeti daha da gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Yapılan üçüncü tur yuvarlak masa toplantısından (24 Haziran) sonra işveren ve hükümet yetkililerinden SBB Cargo Belizona’nın 2012 yılına kadar tüm kapatma kararlarının askıya alındığı yönünde açıklama yapıldı. Bu bir zaferdi isçi cephesinde, ama sonuç değildi. Sendikalar ve isçiler işyeri için halen gereken güvenceyi almış değildir. İşverenin işi zamana yayarak mevcut direnişi kırma çabası herkes tarafından düşünülmektedir. Bununla ilgili SBB Cargo patronları en son yaptığı açıklamadan sonra niyetlerini ortaya koymuşlardır. Bu açıklamanın üzerine emekçiler 1 günlük iş bırakma eylemi düzenlemişlerdir. Bunun üzerine 2013 yılına kadar herhangi karşı çalışmanın yapılmayacağı hükümet ve işveren tarafından onaylanmıştır.
Yukarıdaki basarı dayanışmanın, birliğin ve de mücadelenin sonucudur. Önderlerimizi aramayalım, kendi önderimizi, aydınımızı kendi içimizden çıkaralım. Bu örnekleri önce çoğaltıp sonra birleştirirsek, hedeflerimize ulaşmamız, yani bağımsız sosyalist toplum yaratma temellerini daha da hızlandırabiliriz. Bizler mücadeleyi alanlarında yani sokakta, işyerimizde, asıl olarak beynimizde vermeliyiz. Her günümüz mücadele olsun.