İktisatçılar, konuya yakınlık duyanlar, boş zamanlarında finans programları izleyenler bilirler: Amerika’da subprime mortgage krizi yaşandı, yaşanıyor ve olası sonuçları hala kestirilemiyor. Kriz Amerika’da kalmadı, hızla etkisini dünyanın dört bir tarafında hissettirdi. Bu yazıda subprime mortgage krizinin şirketleri nasıl etkilediğinin analizinden çok gündelik hayatımızı nasıl etkilediğini anlatmaya çalışacağım. Öncelikle mortage nedir, subprime mortgage nedir? Mortage sistemi […]
İktisatçılar, konuya yakınlık duyanlar, boş zamanlarında finans programları izleyenler bilirler: Amerika’da subprime mortgage krizi yaşandı, yaşanıyor ve olası sonuçları hala kestirilemiyor. Kriz Amerika’da kalmadı, hızla etkisini dünyanın dört bir tarafında hissettirdi. Bu yazıda subprime mortgage krizinin şirketleri nasıl etkilediğinin analizinden çok gündelik hayatımızı nasıl etkilediğini anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle mortage nedir, subprime mortgage nedir? Mortage sistemi Türkiye’ye de gelen bir sistem. Ev sahibi olmak isteyen kişiler bankalardan ya da “bankavari” herhangi bir tasarruf kurumundan borç alır. Bunu yıllar içinde öder. Peki, Amerika’da nasıl bir çark var ki krize neden oldu; biraz bu çarka değineyim.
Süreç ev sahibi olmak isteyen kişilerin bankalardan ya da “bankavari” bir tasarruf kuruluşundan borç almasıyla başlar. Borç veren kuruluş borcu elinde tutmaktansa, hükümet destekli bir kuruluşlara ya da yatırım bankalarına satar. Borcu alanlar bu borçları büyük bir havuzda tutarlar. Ve bu borç karşılığı çeşitli yatırım araçları piyasaya sürerler.
Amerika’da 2004’ün sonlarına doğru borcu alanlar borçla ilişkili yatırım araçları piyasasını genişlettiler. Bu da konut fiyatlarını belli bir ölçüde spekülasyona açık hale getirdi. Konut fiyatları 2005 yılında Amerika’da hızla arttı. Fiyatlar artıkça daha fazla yüksek riskli (subprime) mortgage verilmeye başlandı. Piyasada konut köpüğü diye tabir edilen bir şişme gerçekleşti. Konut köpüğü sonunda patladı ve borçlular bir şekilde yüksek mortgage ödemeleriyle karşı karşıya kaldılar. 2007’de Mortgage taksitleri ödenemeyince piyasalar büyük bir panik dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Birçok büyük finans kuruluşunun karlarında büyük düşüşler yaşandı; bazı büyük finans kuruluşları zarar etti, aralarında iflasını verenler oldu.
Piyasaların niye böyle bir köpüğe ihtiyaç duyduğu başka bir yazının konusu olsa da kısaca şu söylenebilir ki içinde bulunduğumuz sistem sürekli borç-kredi köpüğüne ihtiyaç duymaktadır. Konut köpüğünün şişme süreci de borsa köpüğünün sönmesiyle başlamıştı. Konut köpüğü sönmesi finansal sistem için ebedi bir son mu yoksa kendine başka köpükler mi arayacak şu an için kesin olarak bilemiyoruz. Fakat iktisatçılardaki genel kanı piyasaların kendine yeni bir köpük bulacağı şeklindedir. Bu köpük de sanırım enerji köpüğü olacak. Enerji fiyatları özelde petrol fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar bunu açıkça gösteriyor.
Petrol piyasasın çeşitli yatırım araçları ile finanslaşmasının hızlanması petrol fiyatlarını spekülasyona açık hale getirmiştir. Petrol fiyatlarının ani artışının esas nedeninin bu olduğuna dair çeşitli tartışmalar yaşansa da ilgili alan yazınında kimse spekülasyonları etkisini olumsuzlayamamaktadır.
Türkiye gibi petrole bağımlı bir ülkede petrol fiyatlarındaki bir artış hemen kendisini hissettirmektedir. Hayatımız fiyattaki artıştan doğrudan etkilenmektedir. Ulaştırmadaki fiyat artışının, elektrik zammının, en temel gıda maddesi olan ekmeğin 75 kuruş olmasının arkasındaki temel neden budur.
Şu açık ki Amerika’daki ve bazı merkez ülkelerdeki büyük finans tekelleri mortgage krizinden kaybettiklerini enerji köpüğünden çıkartmaya çalışıyorlar. Bu da en çok bizim gibi az gelişmiş ülkeleri, yoksulları vuruyor. Finans tekeleri azalan karlarını cebimizden telafi ediyor. Bu durum sadece Türkiye’deki değil bütün dünyadaki halklar tarafından acı ile tecrübe ediliyor.