Her şey bir gürültü içinde büyüyüp yumak olup düğümleşiyor memlekette. Neyin önemli neyin önemsiz olduğuna dair bütün şuurumuzu kaybetmemize neden olacak büyük bir gürültü bu. Bu gürültü içinde işte, Nokta dergisi kapandı gitti. Neden kapandı? Dergi, Ahmet Şık imzalı haberinden sonra çeşitli baskılarla karşılaşınca derginin sahibinin kapatma kararı almaktan başka çaresi kalmadı. Haber neydi? Eski […]
Her şey bir gürültü içinde büyüyüp yumak olup düğümleşiyor memlekette. Neyin önemli neyin önemsiz olduğuna dair bütün şuurumuzu kaybetmemize neden olacak büyük bir gürültü bu. Bu gürültü içinde işte, Nokta dergisi kapandı gitti. Neden kapandı?
Dergi, Ahmet Şık imzalı haberinden sonra çeşitli baskılarla karşılaşınca derginin sahibinin kapatma kararı almaktan başka çaresi kalmadı. Haber neydi?
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı, emekli Orgeneral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerdeki darbe planları iddiası. Haberde, Örnek’e ait olduğu söylenen günlüklere dayanarak 2004’te ordu içinde bir grubun darbe hazırlıkları yaptığı iddia ediliyordu. Basın, meslektaşlarına demokrasi ve gazetecilik adına sahip çıktı ama sonra…
Medya ne yaptı?
“Darbe günlükleriyle ilgili meslektaşların sahip çıkışı çok olumluydu. Haberin sahihliği konusunda sorgulamalar da normaldi. Ama ortada bir iddia vardı. Bu, ciddi bir darbe hazırlığı iddiasıydı. Bizim baştan beri söylediğimiz bu iddianın araştırılması gerektiğiydi. Medyada bu fikir daha güçlü savunulsaydı buradan bir soruşturma, sağlıklı bir dava çıkabilirdi.”
Basın dünyası içinde herkesin dürüstlüğü ve vicdanı konusunda hemfikir olacağı, Nokta dergisinin eski genel yayın yönetmeni Alper Görmüş, dün konuştuğumuzda böyle dedi. Özden Örnek’in kendisi hakkında açtığı iftira ve hakaret davası eylül ayında görülecek.
Söz konusu haberi yapan muhabir arkadaşımız Ahmet Şık ise dün adliyedeydi. Kendisi hakkında “orduyu aşağılamak” suçuyla açılacak davanın iddianamesini yeni almıştı.
Şimdi ne oldu yani? Türkiye’yi ayağı kaldıran, bütün gazetelerin manşetlerine çıkan bir darbe hazırlığı iddiası, muhtemelen sonucunda bir şey çıkmayacak bir iddianame ve kişisel bir hakaret davasıyla nihayetlendi mi? Bu kadar önemsizse niye Nokta dergisi kapatılana kadar baskı altında kaldı? Yok eğer önemliydiyse sonuçları nasıl bu kadar tedrici olabildi? Yani şimdi ne oldu?
Bu soruları bugünlerde sormak güç. Genelkurmay muhtırasından sonra bütün atmosfer değişti. Alper Görmüş de böyle düşünüyor:
“Genelkurmay’ın açıklamasına dek Nokta’ya sermaye sağlayıp yeniden çıkarmak isteyenler oldu ama açıklamadan sonra bu girişimler artık yok.”
Açlığın hesabı
Nokta dergisinin kapatılması, Türkiye basın ve siyaset tarihinde “çok mühim olayların silikleşerek yok olması” teamülüne uygun olarak unutuluyor, muhtemelen yakında tamamen unutulacak. Basın tarihinde utanç sayfalarına geçmek üzere yerini alacak.
Olayın başka bir yanı daha var. Bu kapatma kararına neden olan baskıları yaratanlar şunu hiç düşünüyor mu?
Nokta dergisini çıkaran 30 kişi şu anda işsiz. Alper Görmüş, “kira ödemek zorunda kalmayacağı” güney sahillerine taşınıyor. Nokta dergisini yeniden çıkarmak için birileri para bulursa başka, ama eğer bulunmazsa basın deneyimli ve düzgün bir ismini daha kaybediyor. Ahmet Şık başta olmak üzere pırıl pırıl bir sürü gazeteci ortada kaldı.
Hesabını kim verecek?
Militer kanattan baskı yaparak derginin kapatılması demokrasiye kötü bir virgüldür ama aynı zamanda bir çok insanın da işsiz ve güvencesiz kalmasına neden olmuştur. Bunun hesabını kim verecek?
Böyle böyle tükeniyor işte. Basındaki vicdanlı, dürüst, haberciliği merkeze koyan isimler ve mecralar yıldırılarak Türkiye’de gazeteciliğin anlamı giderek daha hızlı değiştiriliyor. Şimdi “Gazetecilik yapmanın bir anlamı var mı, yok mu?” noktasına getirilmemizin nedeni yıllar içinde aynı yıldırma, bıktırma harekâtının aynı kararlılıkla sürdürülmüş olması. Bir kişi daha gidiyor, sonra bir kişi daha… Ve giderek yalnızlaşıyoruz böylece.
ecetem@hotmail.com