Mecliste yeni kabul edilen bir yasaya göre memurların sendika aidatlarını artık devlet ödeyecek. 21.3.2006 tarihinde TBMM’de kabul edilen ve ilave ödemesi bulunmayan memurlara ve sözleşmeli personele ek ödeme yapılmasına ilişkin 5473 sayılı yasanın arasına sıkıştırılan bir madde ile devlet kesesinden sendikacılığın, sarı sendikacılığın kapısı açıldı. Sendikaların bağımsızlığı ortadan kaldırabilecek ve onları hükümetin denetimine sokabilecek yeni […]
Mecliste yeni kabul edilen bir yasaya göre memurların sendika aidatlarını artık devlet ödeyecek. 21.3.2006 tarihinde TBMM’de kabul edilen ve ilave ödemesi bulunmayan memurlara ve sözleşmeli personele ek ödeme yapılmasına ilişkin 5473 sayılı yasanın arasına sıkıştırılan bir madde ile devlet kesesinden sendikacılığın, sarı sendikacılığın kapısı açıldı. Sendikaların bağımsızlığı ortadan kaldırabilecek ve onları hükümetin denetimine sokabilecek yeni yasal düzenleme şöyle:
“Ek Madde 4: 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu hükümleri
uyarınca kamu görevlileri sendikasına üye olup, kendisinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine, anılan kesintinin yapıldığı her ay için 5 YTL tutarında sendika ödeneği verilir. Bu ödeme, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.”
Artık bundan böyle bütçede sendika aidatı adı altında bir kalem yer alacak ve sendikalara üye olan kamu görevlileri ellerini sıcak sudan soğuk suya değdirmeden, aidat ödemeden sendika üyesi olabilecek. Diğer bir ifadeyle kamu görevlileri sendikaları, işverenleri olan devletin bahşettiği aidatlar ile ayakta duracaklar.
Devletçiliğin her türüne karşı olan AKP nedense “devlet sendikacılığını” savunuyor! Yıllık yaklaşık 45 Milyon YTL tutarındaki bu ödeme neden yapılıyor?
Sendikal hak ve özgürlüklerin gelişimi için hiçbir adım atmayan AKP hükümeti şimdi neden memur sendikalarının aidatlarını ödüyor?
Ağustos 2005’te memur sendikaları ile hükümet arasında yürütülen toplu
görüşmeler sonucunda imzalanan mutabakat metninde ilginç bir hüküm vardı:
“Sendika üyesi olan personele sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla aylık 5 YTL ilave ödeme yapılmasını sağlayacak düzenlemeye gidilmesi”.
Kamu-Sen ve Memur-Sen tarafından teklif edilen bu düzenleme
hükümet tarafından kabul edilmişti. KESK ise bu düzenlemenin devletin (işverenin)sendikalar üzerindeki etkisini artıracağı ve belirleyici hale getireceği ve sendikacılığın böyle önerilerle kurtarılamayacağı gerekçeleriyle muhalefet şerhi koymuştu. Yapılan yeni yasal düzenleme bu mutabakatın sonucu. “5 YTL rüşvetinin” arka planına bakıldığında hiç de masum bir düzenleme ile karşı karşıya olmadığımız, AKP’nin güdümlü/sarı sendikalar yaratma politikası ile karşı karşıya olduğumuz görülecektir.
Sendika aidatlarının devlet tarafından ödenmesine ilişkin pazarlıkları gazeteci Emin Pazarcı 3 Eylül 2005 tarihli Tercüman gazetesinde bütün ayrıntılarıyla sergilemişti.
2005 Ağustos ayında kamu sendikaları ile hükümet arasında toplu görüşmeler sürerken Kamu-Sen yöneticileri AKP yetkilileri ile görüşmüş ve muhalif konfederasyon KESK’in gücünün kırılması için kendilerine destek verilmesini ve üye aidatlarının devlet tarafından ödenmesini istemişti. Meselenin özü budur. Amaç AKP’ye yakın memur sendikalarına devlet eliyle sağlanacak bedava üyelikler yoluyla, “sivri dilli” KESK’i yetkisiz bırakmak ve kamu sendikalarını terbiye etmektir. Sendikanın işverenden para alması sarı sendikacılığın en kaba biçimi olarak bilinir. Sarı sendikalar Truva atları gibidir.
Bu yüzden sendikaların işverenlerden ve devletten bağımsızlığı sendikacılığın olmazsa olmaz ilkelerindendir.
Öte yandan sendikalara verilecek “5 YTL rüşveti” sadece sendikal
ilkeler açısından değil hukuk açısından da tartışmalıdır. Aidatların devlet tarafından ödenmesi, sendika özgürlüğünü güvence altına alan 87 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmesine ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları yasasına aykırıdır. 87 sayılı ILO sözleşmesi sendikalarının faaliyetlerini kamu yetkililerinin hiçbir karışması olmaksızın düzenleme hakkını içerir. ILO denetim organları vermiş oldukları kararlarda, sendikal örgütleri bir kamusal organın bağımlılığı altına sokan finansman sistemlerinin, kamu yetkililerinin karışmasına olanak verdiği için kaldırılmasını istemiştir . Ayrıca Uluslararası Çalışma Konferansı tarafından 1952 yılında kabul edilen Sendikacılık Hareketinin Bağımsızlığı Kararı sendikaların faaliyetlerini yürütürken özgürlük ve bağımsızlıklarını korumalarını ve hükümetlerin de sendikalara bir siyasal araç gibi davranmamasını öngörmektedir . 1994 yılında Uluslararası Çalışma Konferansı’na sunulan Örgütlenme Özgürlüğü ve Toplu Pazarlık başlıklı
Uzmanlar Komitesi raporu sendikaların mali bağımsızlığının 87 sayılı sözleşmenin bir gereği olduğunu vurgulamıştır. Bu yüzden sendika aidatının devletçe ödenmesi hükmü bağımsız ve özgür sendikacılığın açık ihlali ve sendikal arka bahçe yaratma yaklaşımının ürünüdür.
Öte yandan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 20. maddesine göre de “Sendika ve konfederasyonlar kamu makamlarından maddi yardım kabul edemez, siyasi partilerden maddi yardım alamaz ve onlara maddi yardımda bulunamazlar”.
Yasanın öngördüğü “5 YTL” kamu makamları tarafından yapılan bir maddi
yardımdır ve yasaya açıkça aykırıdır.
Bu yasal düzenlemenin arka planında KESK’in yetkisiz hale getirilmesi gibi bir amaç yer aldığı ve bu amaç aleni hale geldiği için, doğrudan doğruya bir sendikal ayırımcılıktan söz etmek mümkündür. “5 YTL”, sendikal hareket üzerinde parasal boyutunun çok ötesinde yıkıcı bir etki yaratacaktır. Bu nedenle bu düzenlemenin ortadan kaldırılması için hukuksal olanakların sonuna kadar kullanılması ve sorunun ILO’ya taşınması yaşamsal önemdedir.
Bir örgütle üyesi arasındaki en önemli bağlardan biri aidat bağıdır. Bir sendikal örgütü mali olarak bağımsız hale getirecek olan gelirlerinin esas olarak kendi üyelerinin aidatına bağlı olmasıdır. Üyenin hiçbir aidat ödeme yükümlülüğünün olmaması ve aidatın devlet tarafından ödenmesi o sendikayı bir süre sonra hükümetin oyuncağı haline dönüştürür.
Hükümet, sendikal “arka bahçe”ler yaratmak için ulufe dağıtmayı bir
kenara bırakıp kamu görevlilerinin uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan toplu iş sözleşmesi ve grev hakkının gereğini yapmalı; Anayasal ve yasal değişiklikleri gerçekleştirmelidir.
Kaynaklar:
Mesut Gülmez, Sendikal Haklarda Uluslararası Hukuka ve Avrupa Birliği’ne Uyum Sorunu, Belediye-İş Yayını, Ankara, 2005, s. 293.
ILO, Freedom of Association and Collective Bargaining, Geneva, 1994, paragraf 124
azizcelik@kristalis.org.tr