Dostlar! Geçen hafta beni içmeden sarhoş etti. “Fahrenheit 9/11”, ülkede en fazla izlenen film, en fazla insana ulaşan belgesel oldu. Başım dönüyor. Bush bavullarını toplamaya başlamış mıdır? “Benim Cici Silahım”ın dokuz ayda ulaştığı izleyici sayısına “Fahrenheit 9/11” bir haftasonunda ulaştı. “Rocky III”ün vizyona giriş haftasında en büyük gişe hasılatı yapmış film rekorunu kırdı. “Jedi’nin Dönüşü”nü […]
Dostlar! Geçen hafta beni içmeden sarhoş etti. “Fahrenheit 9/11”, ülkede en fazla izlenen film, en fazla insana ulaşan belgesel oldu. Başım dönüyor. Bush bavullarını toplamaya başlamış mıdır?
“Benim Cici Silahım”ın dokuz ayda ulaştığı izleyici sayısına “Fahrenheit 9/11” bir haftasonunda ulaştı. “Rocky III”ün vizyona giriş haftasında en büyük gişe hasılatı yapmış film rekorunu kırdı. “Jedi’nin Dönüşü”nü bile geçti. Gidip izleyen her birinize nasıl teşekkür edebilirim? Bu hem Hollywood’da, hem de Beyaz Saray’da şok dalgası demek çünkü. Bir yandan Alacakaranlık Kuşağı durumları da oluyor. Milyonlarca Amerikalının izlediği NASCAR yarışları verilirken, birden şampiyon Dale Earnhardt Jr.’ın ekibiyle “Fahrenheit 9/11″i izlediği haberi veriliyor.
FOX’un spor muhabirinden öğreniyoruz, “politik görüşü ne olursa olsun, her Amerikalı’nın izlemesi gereken bir film” demiş. Vay! Sonra Fox News’tan Roger Friedman film için “çok başarılı bir çalışma” dedi. Village Voice’dan Richard Goldstein, Bush’a gidici gözüyle baktığı için Rupert Murdoch’ın yeni yönetime göz kırptığını söylüyor. Bilmiyorum, ama şimdiye kadar Fox’ta benimle ilgili olumlu bir şey hiç duymamıştım. Sırada aşk mektubu mu var?
Asıl, ülkenin çeşitli yerlerindeki sinema salonlarından gelen mesajlar delirtti beni. Mesela Oklahama’dan arayan bir sinema sahibi, insanların film bittikten sonra ya donup kaldıklarından ya da oturup diğerleriyle izledikleri üzerine konuşmak istediklerinden salonu terketmediğini, seans aralarında salonu bir türlü temizletemediğini anlatıyor. Trumbull’da bir salonda kadının teki filmden sonra ayağa kalkıp “haydi gidip toplantı yapalım” diye bağırmış. San Francisco’da bir adam, Bush’un göründüğü son sahnede perdeye ayakkabısını fırlatmış. Tulsa’da hanımların kilise grupları topluca filmi izlemeye gidip sonra da topluca ağlıyormuş. Film gösterime girmeden önce sadece marjinal bir kesimin izleyeceği söyleniyordu ya, güneyde, batıda, Teksas’ta, Alaska’da şimdiye kadar en fazla izlenmiş film oldu oysa. Gazeteler kendini “Cumhuriyetçi” sayan kesimden, gözyaşları içinde, ölseler George W. Bush’a oy vermeyeceklerin hikayelerini yazmaya yetişemiyor. The New York Times Florida’dan 20’li yaşlarında muhafazakar Cumhuriyetçi bir kadının “başkan hakkında hislerimi tekrar gözden geçirmeye karar verdim ve de onu motive eden şeyleri…” dediğini yazıyor. Newsday’in görüştüğü, kendini Bush/Cheney taraftarı olarak tanıtan bir adam “bu kadarı da fazla; bunların döndüğünü hiç düşünmemiştim” demiş. The Los Angeles Times eski bir Bush destekçisi Missouri’li annenin “galiba şimdiye kadar gerçeği hiç görememişiz” dediğini yazıyor. Bütün bunlar Beyaz Saray için çok kötü haberler olmalı ki, Irak’ı geri -nasıl desem- iki gün önce verdiler işte!
Haber merkezlerinden editörler, Beyaz Saray tarafından yollanan, bana ve filme saldıran e-mail ve telefonlarla bombardımana tutulduklarını söylüyor. Bush’un sözcüsü Dan Bartlett filmin “vahim hatalarla dolu” olduğuna dair bir açıklama yapmıştı; hem de filmi izlemeden! Bazı haber programları onların oyununa geliyor, ki tembel, uysal basınımızın şimdiye kadar Bush yönetiminin Irak işgaline dair yalanlarını nasıl satın aldıkları da “Fahrenheit”ın meramlarından biri. Bol maaşlı meşhur gazetecileri suçlayamıyorum, nasıl bir avuç göt yalayıcısı oldukları filmde de görünüyor zaten. NASCAR fanları bile “Fahrenheit 9/11, izlemişse, bundan sonra ABC, NBC ya da CBS haberlerinde gördükleri bir şeye inanacaklar
mı dersiniz?
“Fahrenheit 9/11 “de öne sürdüğüm her şeyin mutlak ve çürütülemez gerçekler olduğuna inanın. Bu belgesel, muhtemelen son zamanların en iyi araştırılmış belgeseli. Aksini iddia edenler yalan söylüyordur. Onlara bunların isterlerse katılmayabilecekleri Michael Moore’un “fikirleri” olduğunu söyleyin. Gerçekten bunlar benim fikirlerim, benim sorularımdır ve cevaplarını alıncaya kadar da bu soruları sormaya devam edeceğim.
Son olarak, en yüreklendirici tepkinin askerler ve asker yakınlarından geldiğini söylemek istiyorum. Çünkü birliklerimiz gerçekleri biliyor. Onlar her şeyi ilk elden görüyor. Bu yüzden de birçoğu gerçekten kendi taraflarında olan bir filmin yapıldığına inanamıyor; onları evlerine sağsalim döndürmeyi amaçlayan, son çare olmadıkça onları tehlikeye atmayacak olan bir taraf bu.
Desteğiniz için çok teşekkürler. Biz hep birlikte, tarih kitaplarına geçecek bir şey yaptık. “Jedi’nin Dönüşü”nden özür dilerim. Kasım ‘da da “Teksaslının Crawford’a Dönüşü”nü yaparız.
[Bu yazı Express dergisinden alınmıştır. Çeviren: Pınar Öğünç]