Artvin’in Hopa ilçesinde 19 Mayıs’ta sokağa çıkıp “Çocuk işçi değil, geleceğiniziz” diyerek eylem yapan liseler savcılık tarafından “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla ifadeye çağrıldı.
Artvin’in Hopa ilçesinde liseliler Liseli Genç Umut’un çağrısıyla 19 Mayıs’ta sokağa çıkmış ve “Çocuk işçi değil, geleceğiniziz” demişti. Liseliler MESEM aracılığıyla çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasına dikkat çekmiş, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren sıra arkadaşlarını hatırlatmıştı.
HOPA’DA LİSELİLER SOKAKTAYDI: “ÇOCUK İŞÇİ DEĞİL, GELECEĞİNİZİZ”
Dün liselilerin aileleri polis tarafından aranarak savcılığa ifade vermeleri gerektiği söylendi. Liseliler avukatlarıyla birlikte bugün ifade vermeye gittiklerinde ise suçlamanın “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” olduğunu öğrendiler.
“Çocuk işçi değil, geleceğiniziz” demek suçlama konusu oldu: Hopalı gençler ifadeye çağrıldı
Liseliler 19 Mayıs’ta sokağa çıkmış; iş cinayetlerinde yaşamını yitiren sıra arkadaşlarını hatırlatmış, Ahmet Minguzzi için adalet istemişlerdihttps://t.co/izMEn6mwAj pic.twitter.com/xmnCCPShSZ
— sendika.org (@sendika_org) May 29, 2025
Liseliler 19 Mayıs’ta Hopa Parkı’ndan Metin Lokumcu Meydanı’na yürümüş, yürüyüşte öldürülen Ahmet Minguzzi için adalet talebi yinelenmiş, tutuklanan üniversitelilere dayanışma mesajları verilmişti. Yürüyüşün ardından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verilmişti:
Bugün burada korkuya karşı durmak, susanların değil, susturulanları duyurmak için buradayız. Çünkü bu ülkede öğrenci olmak artık sadece okumak değil aynı zamanda direnmek demek. Sokaklarda, kampüslerde, yurtlarda tacize uğruyoruz. Korunmamız gerekirken, kolluk güçlerinin hedefi oluyoruz. Gözaltında çıplak aramayla, baskıyla, şiddetle sindirilmeye çalışıyoruz. Bize diz çöktürmek istiyorlar.
Ama bilsinler ki; boyun eğmeyeceğiz! Bu ülkenin gençleri, korkuyla değil, umutla yaşamak istiyor ancak hükümet, gençliği her nefesinden tehdit çıkarıyor. Tacizi görmezden gelenler, işkenceyi inkar edenler, gençliği düşman ilan alır! Buradan sesleniyoruz; ne sokakta, ne sorguda, tek bir öğrenciyi yalnız bırakmayacağız. Susmayacağız, Ayşegül’ün, Berke’nin, Sena’nın yanındayız. Gözaltında tacize uğrayan, sokakta baskıya maruz kalan her gencin yanındayız.
Devlet MESEM aracılığıyla çocukları işçileştiriliyor, patronlara peşkeş çekiyor. Bu bir insanlık suçudur. MESEM, çocukların ellerine kalem değil, torna makinesi tutuşturmanın adıdır ve MESEM, devlet eliyle çocuk işçiliği organize etmektir. Biz buradan açıkça söylüyoruz: Çocuk işçiliğini meşrulaştıran bu iktidar, sadece yoksulluğun değil gençlik cinayetlerinin de sorumlusudur. Bugün bu ülkenin her köşesinde ter içinde korku içinde çalışan elleri, bu düzenin boğazına yapışacak! Bugün biz bu açıklamayı yaparken, belki başka bir çocuk daha hayatını kaybetti. Çocuk işçiliği kader değil, düzendir. Bu düzeni kabul etmiyoruz.
Bugün burada, en savunmasızlarımızı; sıra arkadaşlarımızı kaybetmenin acısını ve haksız yere tutuklanan arkadaşlarımızın sesi olmak için toplandık. Onlar gelecekleri için hayal kurması, arkadaşları ile gezmesi gereken yaşta; soğukta, açlıkta ve umutsuzluk da ailelerinden uzak kaldılar. Bu bir kader değil ihmal. Yaşamını yitiren arkadaşlarımızın sessiz çığlıkları, bize insanlığımızı hatırlatmalı. Onların anısını yaşatmak, artık başka bir arkadaşımızın sokakta, okulda, evde ölmemesi için sorumluluk almakla mümkün. Susup görmezden gelmeyelim.
Tutuklu arkadaşlarımız ülkenin geleceği. Onlar özgürlük, adalet ve barış isteyen arkadaşlarımız. Fikir suç değil. Bir öğrenciyi susturmak bir toplumu susturmaya çalışmaktır. Unutmayalım; adalet, sadece adliyede değil vicdan da başlar. Biz susmadıkça bu haksızlıklar karanlıkta kalmayacak.
Çünkü biliyoruz ki adalet bir gün herkese lazım olacak!
Sendika.Org