Halkevleri 28. Olağan Genel Kurulu Ankara’da Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği’nde yapıldı. Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk yaptığı konuşmada, kapitalist sistemin ve faşist rejimin tahakkümünde yaşanan toplumsal yıkımın karşısında halkın örgütlü gücüne dayanan bir yeniden inşa mücadelesinin önlerinde durduğuna vurgu yaptı
Halkevleri 28. Olağan Genel Kurulu Ankara’da Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği’nde yapıldı. Devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşuyla başlayan genel kurulda emperyalist kapitalist sistemin, faşist rejimin gidişatına; bunlar karşısında kendimizin de içinde bulunduğu devrimci muhalefetin yaşadığı yol ayrımların politik ve örgütsel dinamiklerine, gelecek dönemde devrimci siyasetin kurulacağı zeminlere ve bir yıllık faaliyetin muhasebesine dair tartışmalar yapıldı.
Çeşitli illerdeki Halkevi şubelerinin yanı sıra eğitim ve çocuk çalışmaları, Halkevci Kadınlar, Emekli Hakları Meclisi faaliyetlerini ve gelecek döneme dair hedeflerini kürsüden paylaştı.
Genel kurulda yakın zamanda tahliye edilen 1 Mayıs tutsakları da selamlandı, kürsüye çağrıldı. Hapishanelerdeki devrimci tutsakların selamlarını ileten Halkevci 1 Mayıs tutsakları, mücadeleyi hapishanelerde de sürdürdüklerini, bundan sonra da inisiyatif almaktan geri durmayacaklarını belirtti. 1 Mayıs tutsakları 1 Mayıs marşını okutarak kürsüden indi.
Genel kurulda ilk sözü Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk aldı. Merttürk, kapitalist sistemin ve faşist rejimin tahakkümünde yaşanan toplumsal yıkımın karşısında halkın örgütlü gücüne dayanan bir yeniden inşa mücadelesinin önlerinde durduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:
Bugün kapitalist yıkıma karşı yaşamın savunusu ve toplumsal yaşamın yeniden inşası temelinde sınıf savaşlarının karmaşık, genişleyen görevlerinin üstesinden ancak hak mücadelesinin güncel, bütünsel çizgisini örgütleyerek gelebiliriz.
Halkların kurtuluşunun parçalı direnişlerin birleştirilmesi sürekliliğinin sağlanmasından geçtiğine dikkat çeken Merttürk şöyle devam etti:
Sokağın hareket tarzını adeta “nöbetleşe direniş” karakterize ediyor. Nöbetleşe direnişten birleşik direniş hareketine geçişin gerekliliğini herkes biliyor. İsyan ve direnişlerde somutlaşan işçi sınıfı hareketi yeni bir tarihsel dönemin eşiğinde. Parçalı, kısmi, kesimsel direnişlerin birleşik toplumsal bir hareketi sınadığı, denediği, yanıldığı, tekrar tekrar denediği bir yeni aşama bu. Vergiden, faturadan, kiradan, kredi borcundan, değersizleştirmeden görelim ne isyanlar çıkıyor. Yoksulluk, eşitsizlik, sömürü, sömürgecilik, ekolojik yağmadan görelim ne yeni yaşamlar çıkıyor. Çözüm ellerimizde.
Genel kurul sonunda Halkevleri Genel Sekreteri Özgür Ersoy, yapılan tartışmaları da özetlediği bir konuşma yaptı. Ersoy, genel kurulda yaptıkları tartışmalar neticesinde ortaya çıkan tespitleri, analizleri, dönem programının çerçevesini ve kendilerine biçtikleri görevleri şöyle özetledi:
Yaşadığımız kaotik sürecin oluşmasının temelinde ABD’nin emperyalist sistem içindeki mutlak hakimiyetinin sarsılması ve farklı aktörlerin yeni düzlemde daha geniş bir yer tutma gayreti yatıyor. Ve bu kaotik süreç içinde savaşlar, sistemin de çıkarmaya ve sürdürmeye muhtaç olduğu bir olgu olarak karşımızda.
Emperyalist sistem içindeki bu kavga, bize tüm mücadelemizi aynı zamanda anti-emperyalist ilkelerle inşa etme sorumluluğu dayatıyor.
Bu kaotik süreç içinde Türkiye’deki sömürge tipi faşist rejim kendini kapitalizmin yeni yönelimlerini icra edebilmek için kendini isyan bastırma rejimi olarak yeninden örgütledi. Halk ve işçi sınıfı kendini, taleplerini ancak direniş olarak ortaya koyabiliyor, rejim ise tüm imkanlarını bu direniş ve isyanları bastırmaya sefer etmiş durumda.
Halkın oligarşi ile temel çelişkisi bu zeminlerde gelişiyor. Bu yüzden faşizme karşı mücadeleyi de devrimci kitle faaliyetleri içinde tartışma ve faşizme karşı mücadelenin dinamiklerini de bu hareketlerin içinde arama görevini hayat bize dayatıyor.
Tüm dünyada ve ülkemizde devrimci muhalefet, tahripkâr niteliğini yitirdi, çoğunlukla sisteme yedeklendi ve faaliyetlerini sistemin çizdiği sınırlar içine hapsetti. Biz de bundan azade değiliz. kendini parlamenter akıntıya kaptıran örgütümüz kendisi için hayati bir seçim yapmıştır. Hareketimiz pandemi itibariyle henüz kendisine belirgin ve iddialı bir yol çizemese de, sürüklendiği ve egemenler tarafından tayin edilen yoldan ve hatadan dönmüştür.
Hatay çalıştayında rotasını sınıf eksenli hak mücadelelerine çeviren örgütümüz bugün itibarıyla da yeni şubelerinde yeni kadrolarıyla eski şubelerinde ise hem yeni hem de eski heyecanını yeniden kazanan kadrolarıyla halkın hakları var diyerek yola çıkmıştır.
Yaslandığımız geleneği ve tahayyül ettiğimiz geleceği uzun zamandır, saf AKP karşıtlığı gibi dar ve sığ bir politik yordama oturtan ideolojik çarpıklıktan yakasını kurtaran örgütümüz, halkın ve ezilen tüm sınıfların gerçek çelişkisinin genel anlamda AKP iktidarı ile değil, özel anlamda sermaye egemenliği tarafından tahkim edilmiş politik sözcülüğünü AKP-MHP- mafya ve kontrgerilla artığı öbeklerin üstlendiği bir birleşik sermaye fraksiyonları ittifakı ile arasında olduğu sonucunu çıkartmıştır.
Geleneği geleceğe taşımanın zorluklarıyla yüzleşiyoruz. Ama bu zorluluğu aşmamızın temel yolu da hayatın içinde sahici temaslar kurmaktan hayatın temel çelişkileriyle hemhal olmaktan geçiyor.
Önümüzde çetin bir yol var. İktidar Orta Vadeli Program’la bu sistemdeki tüm tıkanıklığın maliyetini emekçi halkın sırtına yüklemeye kararlı. Yakın zamanda gördük ki zam yapılmayan tek şey emekçilerin ücretleri. Tasarruf paketleriyle kazanılmış sosyal haklarımızı da tırpanlayacaklarını ilan ediyorlar. Davetleri kabulümüzdür.
Biz de yüzümüzü bu engebeli, dolambaçlı ve sarp yola çevirdik. Yoksulların özneleşeceği, kendi yazgısını eline alacağı ve bağımsızlıkçı, özgürlükçü çizgiyi oluşturabildiği bir mücadele hattının inşası, bunun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması Halkevcilerin temel görevidir.
Konuşmaların ardından yönetim, denetleme ve onur kurulu seçimleriyle genel kurul sona erdi.
Sendika.Org/Ankara