Hatay’ın Defne ilçesinde bir hafta süresince depremzedelerin hukuki sorularını yanıtlayan Avukat Mustafa Avcıoğlu; Hatay’da hasar tespit süreçleri, yıkım işlemleri ve itiraz süreçleri ile ilgili yaşanan sıkıntıları Sendika.Org’a anlattı. Avcıoğlu, kiracıların ve gecekondu sahiplerinin ayrıca başka sorunlar yaşadıklarını söyledi
6 Şubat ve 20 Şubat’ta toplam üç büyük depremle sarsılan Hatay’da, depremzedelere hukuki konularda yardımcı olmak için çalışan Halkevleri Hukuk Dairesi’nden Avukat Mustafa Avcıoğlu, Sendika.Org’un sorularını yanıtladı. Bir hafta süresince Hatay’ın Defne ilçesinde depremden etkilenen kişilerin sorunlarını dinleyen ve hukuki bilgi veren Avcıoğlu, evleri ağır hasar almış kişilerin yıkım kararları konusunda bilgi edinmekte zorluk yaşadığını ifade etti. Avcıoğlu’nun aktardığına göre bölgedeki hasar tespit konusunda da ciddi sıkıntı yaşanıyor. Hataylıların bölgeden gönderilecekleri konusunda kaygı duyduklarını anlatan Avcıoğlu, valilik ve kaymakamlığın fiziksel olarak da kurumsal olarak da var olmayışının büyük sıkıntı yarattığını ifade etti.
Vatandaşlar en çok nasıl mağduriyetlerle, hangi sorularla geliyor avukatlara?
Evleri bir şekilde hasar almış. Kimisi ağır hasar alsa da yıkılmamış. Yıkılmamış olmasından dolayı da içerideki eşyalarını almak istiyorlar. Maddi veya manevi değerleri yüksek olan eşyaları var. Gelip bize soruyorlar, içeri girip eşyalarımı alabilir miyim diye. Biz bunu kaymakamlığa da danışmıştık, nasıl bir uygulamaları olduğunu sorduk. ‘Valilikten izin alsınlar. Vinçlerini de kendisi ayarlasınlar. Gitsinler, evlerinden eşyalarını alsınlar’ dediler. Kimi bu şekilde gitmiştir ama son depreme eşya indirirken yakalanan çok sayıda kişi oldu. Sokakta her yerde nakilye firmaları geziyor zaten. Adana’dan buraya vinçler gelmiş.
Kimilerinin evi yıkılacak durumda. Yine eşya problemiyle birikte ‘Evimi ne zaman yıkacaklar’, ‘Bana haber verecekler mi’ gibi sorular geliyor. Ev yıkılınca en azından molozların arasında ziynet eşyası gibi birtakım eşyalara erişip erişemeyeceklerini soruyorlar. Normalde yıkım kararının kişiye bildirilmesi, haber verilmesi gerekiyor. Ya da mülki amire, burada muhtar oluyor, bildirilmesi gerekiyor. Ama kendilerince süreci hızlandırmak için bir mahalledeki yıkım kararı verilen evlerin hepsini muhtara topluca bildirip imzalatmışlar. Kapılara asıp gitmişler. Muhtarın bu evlerdeki insanlara haber verip vermediği ya da ne zaman haberlerinin olacağı da belli değil. Aslında herkesin itiraz hakkı da var. Ama kapıya asılmasıyla üç günlük süreleri başlamış oluyor. O yüzden bize gelen kişilere arada bir evlerini kontrol etmelerini söylüyoruz. Kağıt asılmışsa bize haber vermelerini istiyoruz.
Hasar tespit konusunda sorular geliyor. Son depremden sonra tekrar hasar tespit yapmaya gelip gelmeyecekleri soruluyor. Zaten yeni başlamışlardı hasar tespite. Örneğin ilk yapılan tespitlerde az hasarlı olan bir ev, belki de artık oturulabilecek bir halde değil ya da yıkıldı. Ya da ağır hasarlı duruma geçmiş olup yıkılması gerekecek. Tekrar gelip gelmeyeceklerini sorduklarında gelmeleri gerektiğini söylüyoruz. Çünkü değişen bir durum var. Ama tabi ne zaman ne şekilde geleceklerine dair net bir cevabımız olmuyor. İtiraz haklarının olup olmadığını soruyorlar. Normalde 30 günlük itiraz hakları var. Ama 30 günlük süre ne zaman başlar, kayamakamlık ne zaman itiraz almaya başlar belli değil. İtiraz etmeye gidenlerden iletişim bilgisi alıp geri göndermişler. Muhtemelen tüm bölgedeki hasar tespit çıkınca ilana çıkıp sonra başlatacaklar 30 günlük süreyi. Hasar tespit itirazlarına dair de genel sorular geliyor.
Bunların yanı sıra zararlarını nasıl tazmin edebileceklerine dair sorular soruyorlar. DASK’ı, özel konut sigortası olup olmadığını soruyoruz. Kiracılar bakımından ayrıca bir sorun var. Evinde DASK olmayabiliyor ya da başka bir sigorta olmayabiliyor. Evindeki eşyaları hasar görmüş olabiliyor. Bu tarz durumlarda devletin ya da müteahhitin sorumluluğuna dikkat çekiyoruz. Dava açma hakları konusunda bilgilendiriyoruz.
Son etkinliğimizde yıkılan gecekondular üzerine birkaç soru geldi. Bu durumda ne yapılabileceğini soruyorlar; çünkü resmiyette öyle bir ev yok. Su var, elektrik var, doğalgaz var ama tapusu yok evin. Bu duruma dair sorular geliyor. Bu durumlarda şahsın kusurundan öte devletin bilgisine dikkat çekiyoruz. Devlet oraya su, doğalgaz, elektrik göndermiş. Devlet o yapıdan haberadar. Haberdar olduğuna göre denetimini yapması lazım. Yapmadıysa devletin bir sorumluluğu vardır.
İkametgahı farklı olan kişiler oluyor. Deprem bölgesinde ama ikametgahı başka bir evde. Bu durumda ne yapılması gerekitğini soruyorlar. E-devletten yapılan başvurularda deprem bölgesinde miydiniz, ikametgah adresinizde miydiniz gibi sorular çıkıyor. Oralarda yönlendiriyoruz insanları.
Görüştüğünüz depremzedeler en çok hangi konularda kaygı duyuyor?
Yöre halkı buradan gitmek istemiyor. ‘Bizi buradan çıkaracaklar, buradan gönderecekler’ kaygısı en sık gözlenen. Çünkü AFAD’dan gelenler, ‘Sizi çadır kentlere götürelim’ diyerek insanları buradan uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Bir kişi, depremin ikinci veya üçüncü günü bir grup insanın geldiğini, ‘Sizi buradan götürelim. Çocuklarınıza da size de bakarız. Başınızı sokacak bir yer buluruz’ dediklerini anlattı. Erzak da vermişler. Ama kendilerini tanıtmamışlar. Kim olduklarını sorduğumda onlar da bilmediklerini söyledi. Bu durumdan da korkmuşlar. Gece vakti gelmişler bir de.
Devletin onları buradan çıkaracağından korkuyorlar. Sonrasında nereye gideceklerinden, ne şekilde ev sahibi olacaklarından, buranın yeni halinin nasıl olacağından kuşkulular. Devletin ne yapabileceği hakkında öngörü kurmaya çalışıyorlar.
Son depremde az ve orta hasarlı tespitinde bulunulan evlere gelip evlere girilebileceği söylenmiş. Son depremde çok sayıda bina da yıkıldı. Depreme bina içinde yakalanan ve kişiler de oldu. Burada devletin ayrıca bir acziyeti ve sorumluluğu var.
Bulunduğumuz bölgede, Defne’de bir Valilik yok. Fiziksel olarak da yok, kurumsal olarak da yok. Kaymakamlık binasının önüne bir çadır kurulmuş. Üç dört tane masa konmuş. A4 kağıtlarına sağlık, barınma, hasar tespit gibi şeyler yazmışlar. İkisinin üçünün başında memur var ikisi üçü de boş duruyor. Soru sorduğumuzda hiçbir şey bilmediklerini söylüyorlar. Tek bildikleri AFAD’ın e-devlet üzerinde bir kılavuzunun olduğu. Memurlar da onu okumaya ve anlamaya çalışmış. Orada ne yazarsa onu söylemeye çalışıyorlar. Şu anki memurların da vatandaşlardan çok daha fazla bir bilgisi ya da öngörüsü yok. Valilik okula, kaymakamlık başka bir yere taşınacak dediler. Üç dört gündür taşınacak. Başvuru merkezi gibi bir yer de yok şu an.
Sendika.Org/Hatay (Merve Sabcıoğlu)