MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Sinan Ateş cinayeti sonrasında MHP’ye yönelen iddialara karşı savunmacı pozisyonunu korurken kendilerini hedef alanlara karşı “Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada yine Sinan Ateş cinayetine değindi. Ateş’in ismini ağzına almamayı sürdüren Bahçeli, cinayetteki MHP ve MHP’lilerin sorumluluğuna dair iddiaları hedef almaya devam etti.
Cinayetin ardından soruşturma sürecinin sağlıklı işlemesi için sessiz kaldıklarını iddia eden Bahçeli, “Üç hilali yargılatmayacağız” sözlerinin benzerlerini ifade etti. “Tek bir ülküdaşımı ezdirmeyeceğim, sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım” diyen Bahçeli, 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adaylarının Erdoğan olduğunu ifade etti.
Cinayetin ardından parti binasına “Yerli ve milli katil kim” pankartı astıran Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı da hedef alan Bahçeli’nin konuşmasında öne çıkanlar şunlar:
Menfur bir cinayetin içine tertemiz davamızı, pirüpak gibi arkadaşlarımızı çekmek için kudurmuş gibi faaliyete giren kansızlara eyvallah etmeyeceğiz, tamam demeyeceğiz. Sabrın boyun eğmek değil, mücadele etmek olduğunu cümle aleme hep beraber göstereceğiz.
Allah’tan korkmayıp cennetten çıkmayanlar, çakal olup bozkurda diş gösterenler, münafıklığın her türlü yüzünü sahneye sürenler, densizin devesi gibi çan çan ötenler şunu unutmasınlar ki; tek başına da kalsam davayı çiğnetmeyeceğim. Tek bir ülküdaşımı ezdirmeyeceğim, sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım. Karın ağrısı çekenlere, bir cinayet üzerinden siysi kurgu yapanlara tekrar haykırıyorum ki adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.
2023’e girdik gireli kapımızın önünde nünayiş yapan, açığımızı kollayan, ensemizde boza pişiren, bizi terörize ederek köşeye sıkıştırma amacı taşıyan hangi mendebur varsa bugüne kadar konuştu. Şimdi sıra bizdedir.
30 Aralık 2022 Cuma günü Ankara’nın Çukurambar semtinde hunhar bir suikast vuku buldu. Bu kanlı olay gerçekleşir gerçeklemez perde arkasının aralanması, sislerin dağılması, önünün ve arkasının aydınlığa kavuşması için sabır ve sebatla beklemeye koyulduk. Adli ve idari soruşturma sürecinin teferruatla ve titizlikle yapılabilmesi maksadıyla her gelişmeyi yakından takibe başladık.
Ortada güpegündüz işlenmiş bir cinayet vardı. Kanlı saldırı gerçekleştikten hemen sonra adeta tek bir merkezden emir almışçasına MHP’ye organize ve örgütlü bir saldırı ivme alarak hız kazandı.
Tüm FETÖ’cüler partimize karşı algı operasyonlarıyla yeni bir kalkışma başlattılar. Cinayetin gölgesi MHP’ye düşürülmek istendi. Bir iç hesaplaşmanın olduğu iddia edildi. Böyle zamanlar duygusal taşkınlığın akli melekeleri kilitlediği zamanlardır.
HDP’den CHP’ye, komünistten FETÖ’cüsüne bizi cinayetle aynı karede göstermek gibi vahim bir günaha ortak oldular.
Adına zafer denilen bir partinin ümitsiz vakanın ‘Hepimiz katilin kim olduğunu biliyoruz’ açıklamasıyla savcıların alanına giren bir açıklama yaptı. Bu istihbarat fosiline bildiklerini sormanın Cumhuriyet savcılarının ana görevi olduğunu hatırlatmak ve gereğinin yapılmasını istemek hem çağrım hem de görevimdir. Şimdi de parti binalarına ‘Yerli ve milli katil kim’ yazacak kadar yerin dibine geçtiler.
Milliyetçi Hareket Partisi’ni uyuşturucu çeteleriyle, kiralık tetikçilerle, torbacılarla, cinayet örgütleriyle, eşitlemeye, bir göstermeye, aynı kazana atmaya niyetlenmiş, buna heves etmiş kim varsa şerefsiz kere şerefsizdir.
Sendika.Org