Tayyip Erdoğan’ın Saray’da düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğinde sağlık emekçilerine müjde olarak beş düzenleme sundu. Erdoğan’ın sunduğu bu maddeleri Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Sendika.Org’a konuştu
Türkiye’nin dört bir yanında sağlık emekçileri ekonomik haklar, özlük haklar, etkin bir sağlıkta şiddet yasası, çalışma koşullarına dair iyileştirmeler, 5 dakika muayene dayatmasının sonlandırılması, tıp fakültelerindeki eğitimin niteliğinin artırılması gibi çeşitli taleplerle eylemdeyken Tayyip Erdoğan da Saray’da düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğinde konuşma yaptı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında kadın muhtarlarla bir araya gelen Erdoğan, Türkiye’den göç eden doktorlara “Gidiyorlarsa gitsinler” dedikten sonra aldığı tepkilerin ardından üslubunu yumuşatarak “Bu ülkenin hekimlerine hem vefa borcu hem ihtiyacı vardır” dedi.
Erdoğan, sağlık emekçilerine müjde olarak sunduğu beş düzenleneyi sıraladı. Bu düzenlemeler şöyle:
Erdoğan’ın konuşmasında bahsettiği düzenlemeler hakkında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Sendika.Org’a konuştu.
SES Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım şunları söyledi:
Düzenlemenin detaylarını görünce daha net yorum yapabiliriz ancak ilk bakışta düzenlemeler, nispi bir ilerleme getirir. Örneğin ek gösterge düzenlemesinde bizim talebimiz, meslek fark etmeksizin bütün sağlık ve sosyal hizme emekçilerini içermesi yönünde. Daha önceki düzenlemelerde psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları bu kapsama alınmamıştı. O yüzden detaylar da önemli.
Sağlıkta şiddetin katolog suç kapsamına alınması, teoride caydırıcılığı artırabilir ancak esas olarak nitelikli bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Katolog suç olması, şiddet faillerinin tutuklanmasını kolaylaştırır. Ancak son karar hakimlerin olacak. Bu yüzden de yapılan düzenleme yeterli değil. Sağlık emek ve meslek örgütlerinin de katılımıyla etkin uygulanacak bir yasa hazırlanmalı.
Son olarak Tayyip Erdoğan’ın dilindeki dönüşüme değinmek istiyorum. Erdoğan “Giderlerse gitsinler” şeklindeki tavrı, sağlık emekçilerinin mücadelesinin yükseldiği bir dönemde takındı. Yükselen mücadeleyi marjinalize etmeye çalıştı. Ancak bu sözlere çok tepki geldi. Bugünkü eylemlere de kitlesel katılım oldu. Bu durumu toparlayabilmek adına önce Sağlık Bakanı, sağlık emekçilerine mektup yolladı. Şimdi de kendisi daha yumuşak bir kullanıp sağlık emekçilerinin şartlarındaki küçük iyileşmeyi lütufmuş gibi anlatıyor.
Özellikle son yıllarda sağlık emekçilerinin taleplerine, sağlık emek ve meslek örgütlerinin sözlerine kulaklarını tıkayan bir iktidar vardı. Bugün yükselen tepki ve büyüyen mücadele karşısında dillerini değiştirmek zorunda kalan bir iktidar var. Yapılan düzenlemenin ve Erdoğan’ın ifadeleri özellikle bu açıdan önemli.
Sağlık emekçileri, bütün talepleri kabul edilene kadar mücadeleye devam edecek.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise şunları söyledi:
Erdoğan’ın açıklamaları sadece bir niyet bildirimi. İçerik olarak da çok sınırlı zaten. Çok sayıda belirsizlik var.
Sağlıkta şiddete dair uzun zamandır yasal düzeyde tedbir alınmasını talep ediyorduk. Çok geç gelen bir düzenleme bu. Yine malpraktis davalarında bütün sorumluluğu hekimlere yıkan mevcut sistem içerisinde düzenleme yapılması da olumlu. Sabit ek ödemelerin merkezileştirilmesini ve döner sermaye sisteminden geri dönülmesini biz bir süredir talep ediyorduk. Lisans mezunu sağlık personellerine 3600 ek gösterge verildi ama hekimlerin zaten vardı. Hekimlere bir şey verilip verilmediği belirsiz. Maaşlarda iyileştirme yapılacağı söylendi ama detaylar yok. Yani genel anlamda nispi olarak iyileştiren ancak yetersiz olan ve belirsizliklerle dolu bir ifadeydi.
Bugün Taksim Anıtı’na çelenk bırakmak isterken polisin tavrı, 90’ına merdiven dayamış bir meslektaşımıza yaptığı muamele, dünkü Kadıköy eyleminde polisin bizi kalkanlarıyla itmesi aslında iktidarın bize olan tavrını gösteriyor. Erdoğan’ın her zaman manipülatif bir söylemi vardı. Bugünkü “yumuşak dili” de bunun örneği. Ama akıllarda kalıcı olan bugünkü söylemleri değil öncesinde söylediği “Giderlerse gitsinler” ifadesiyle dün ve bugün polisin tavrıydı. Hekimler olarak özür bekliyoruz.
Sendika.Org