Doğu Karadeniz’de pandemi, düşük fiyat, kota ve kontenjan uygulamalarının gölgesinde çay hasadı sürerken, Rize’de yaşanan bir TIR kazası bölgede infial yarattı. TIR’da tonlarca İran çayı taşındığının ortaya çıkmasının ardından çay üreticileri isyan etti
aRize’nin İkizdere ilçesi Sivrikaya mevkiinde 7 Haziran günü meydana gelen kazada bir TIR devrildi. Olayda şoför yaşamını yitirdi, TIR’da bulunan diğer kişi de yaralandı.
Devrilen TIR’ın İran’dan geldiği ve yükünün 21,2 ton kuru çay olduğu ortaya çıktı. Olay, çay hasadının devam ettiği Doğu Karadeniz’de infial yarattı.
CHP Artvin Milletvekili Av. Uğur Bayraktutan, konuya ilişkin Meclis’e sunduğu önergede, “İran’dan Kuru Çay getiren 76 DE 366 Plakalı Tır 07.06.2020 tarihinde Ovit Tüneli’nden çıkış yaptıktan sonra Rize’nin İkizdere-Sivrikaya köyünde freni patlaması sonucu duramayarak devrilmiş, kazada İbrahim Karaca adlı bir vatandaşımız olay yerinde hayatını kaybetmiştir. Yazılı ve görsel Basında ilgili Tırda Rize Gümrük Müdürlüğü’ne kayıtlı Kuru Çay olduğu haberleri gündem olmuş, bu durum bölge halkında infial yaratmıştır” dedi.
CHP’li Bayraktutan, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a “Ülkemizdeki çay üreticilerinin çayı ellerinde kalırken, kota ve kontenjan uygulanırken, özel sektöre mahkûm edilip düşük fiyattan çayını satmak zorunda bırakılırken; ilgili ithalat hangi gerekçeyle yapılmıştır?” diye sordu.
Sendika.Org’a konuşan Hopa Halkevi Yönetim Kurulu üyesi ve çay üreticisi Ferdi Gümüşkaya, 2020 yılı çay döneminin pandemi gölgesinde gerçekleştiğini hatırlattı.
Doğu Karadeniz Halkevleri olarak yayımladıkları “Çay Manifestosu”ndaki tespitler ve çözüm önerilerinin 1. sürgün çay sezonunun sonuna gelinirken doğrulandığını belirten Gümüşkaya, devamında “ÇAYKUR, sürgünün yüzde 80’inin tamamlanmasına rağmen çay alımında son yılların en sıkıntılı sürecini yaşatmış ve üreticiyi özel sektöre mahkûm etmiştir” dedi.
DOĞU KARADENİZ’DEN ÇAY MANİFESTOSU: ÇAY HASADININ SAĞLIKLI OLMASI VE ÜRETİM HAKKININ KORUNMASI İÇİN…
Gümüşkaya, “Üreticilerin yaşadığı sorunların çözümü kolayken neden çözüm üretmekte ayak diretilmektedir?” sorusunun cevabının İkizdere’deki TIR kazasında ortaya çıktığını kaydetti:
“ÇAYKUR’un kotayı yükseltip, kontenjan uygulamasını ilk günlerden uygulayıp bir haftadır da 15-20 kg sınırlarında tutması hem özel çay fabrikalarının ürünü ucuza almasının yolunu açmış hem de bu kazayla ortaya çıkan ithal çay ile ilgili olabileceği olasılığını akıllara getirmiştir. İran çayının özelliğinden kaynaklı olarak rengi koyu, aroması ise Türkiye çayından daha yumuşaktır. Peki, bu durumda ne olur? Yasal veya yasadışı olarak ülkeye sokulan bu çay, üretilen diğer çaylarla harmanlanabilir ve renk koyuluğundan kaynaklı daha az çayla harmanlanıp ucuz maliyet, yüksek kârla fahiş kazançlar sağlanabilir.”
Gümüşkaya, Rize İkizdere’deki olaya ilişkin ÇAYKUR’un sessiz kaldığını, ilk açıklamayı ise Rize Ticaret Borsası başkanının yaptığını belirterek şunları kaydetti:
“TIR’daki çayı, Beta isimli şirketin ithal ettiği öne sürülüyor. Rize Ticaret Borsası başkanı da yaptığı açıklamada çayın yasal olduğunu, gümrükleme amacıyla Rize’ye geldiğini iddia ediyor ama bu şirketten hiç bahsetmemesi kuşkuya yol açıyor. Olayın aydınlatılmasını isteyenlere de ‘Rize’ye gelen bütün çayların hepsinin kaçak çay olduğu bir yanılgıdır’ diyerek şirketi adeta koruyan bir açıklamada bulundu. Beta isimli şirketin daha önce batmak üzereyken bir anda yükselişe geçtiği ve birçok pazarda farklı markalarla satış yapmaya başladığı biliniyor ancak şirketin Türkiye’deki yatırımcılarının kim olduğu hala gizliliğini koruyor.”
AKP’nin eski Rize Milletvekili ve bir dönem Ulusal Çay Konseyi’nin Kurucu Başkanlığı’nı da yapan Bayram Ali Bayramoğlu’nun ceza almasına neden olan olaylar zincirini hatırlatan Gümüşkaya,“2004’te ‘Seylan çayı’ diye ‘çay çöpü’ ihraç etmeye çalışan ve daha sonra çay kaçakçılığı suçundan yargılanan Bayramoğlu ve ortağı, resmi belgede sahtecilik yaparak 2006’da beraat etmişti. Bayramoğlu daha sonra katıldığı konferanslarda ‘Kaçak ve sahte çay önlenmeli’ diyordu ama 2011 yılında yeniden başlayan yargılama sonucunda kendisine hem hapis cezası verilmiş hem de 7,8 milyon TL para cezasına mahkûm edilmişti” ifadelerini kullandı.
Sendika.Org