Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle 789. hafta açıklamasını da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri canlı yayınla yaptı. Bu hafta, 28 yıl önce gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetleri soruldu
789 haftadır fail meçhul cinayete uğrayan yakınlarının faillerini ve kaybedilenlerin akıbetini soran Cumartesi Anneleri, koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle bu haftaki açıklamayı da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi.
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması nedeniyle eylemlerini 82 haftadır İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştiriyordu. Koronavirüs salgınına rağmen eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, son yedi haftadır sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları canlı yayınlarla adalet taleplerine devam etti.
Bu haftaki açıklamada, 4 Mayıs 1992’de gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetleri soruldu.
1993’te gözaltında kaybedilen Ferhat Tepe’nin, annesi Zübeyde Tepe adalet arayışlarını sürdürdüklerini belirterek “Çocuklarımızı neden öldürdüler? Onların suçları neydi? Katillerin peşindeyiz. Çocuklarımızın failleri bulunsun, yargılansın. Bazılarımız hala çocuklarının kemiklerini bile bulamadı, bir mezarları dahi yok” dedi. Yarın Anneler Günü olduğunu hatırlatan Tepe, Galatasaray Meydanı’ndan asla vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Hüsamettin Yaman’ın abisi Feyyaz Yaman, kardeşinin, 4 Mayıs 1992’de arkadaşı Soner Gül’le beraber Fındıkzade’den bir ekip otosuna alınarak İstanbul dışına götürüldüğünü ve infaz edildiğini belirterek şunları kaydetti:
“Ayhan Çarkın’ın itiraflarına rağmen, bizim hukuksal ve demokratik bütün yollardan arayışlarımıza, açtığımız davalara rağmen halen kendisinden hiçbir haber alınamadı. Hüsamettin kaybedildiğinde, İstanbul Üniversitesi Cam Meslek Yüksekokulu son sınıf öğrencisiydi. 22 yaşındaydı. Konuyla ilgili bütün hukuki mercileri zorladığımızda devlet sorumluları ve bu olayın failleri bize hiçbir haberleri olmadığını tekrarlayıp durdular.”
28 yıldır kardeşinin akıbetini sormaya devam ettiğini söyleyen Yaman, “Ayhan Çarkın’dan, Reşat Altay’dan, Mehmet Eymür’den, Mehmet Ağar’dan, dönemin bütün sorumlularından, Kozakçıoğlu’ndan ve Başbakanı’ndan Cumhurbaşkanı’na kadar herkes bu adaletsizliğin ve hukuksuzluğun sorumlusudur. Ve bu sorumluluk, aydınlanıp da adalet ve vicdanlarda huzura kavuşmadığı sürece bu arayış devam edecektir” dedi.
“Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü unutmadık” diyerek sözlerine başlayan Nur Sürer, yarının (10 Mayıs) Anneler Günü olduğunu hatırlatarak “Kutuplaştırıcı siyasetin anneliği de ‘makbul’ ve ‘sözde’ olarak ayrıştırdığı bir iklimde hiçbir anneye evlat acısı yaşatılmaması temennisinde bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi Hüsamettin Yaman ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi Soner Gül’ün gözaltına alınarak kaybedildiğini hatırlatan Sürer, adaletsizliğin 28 yıldır sürdüğünü, dosyanın cezasız bırakıldığını söyledi.
Sürer, sözlerinin devamında yetkililere seslenerek şunları kaydetti:
“Zorla kaybetme süreklilik taşıyan bir suçtur ve kaybedilenin akıbeti ve yeri kesin bir şekilde saptanana kadar devam eder. Devletler, zorla kaybedilen kişilerin akıbetini ve yerini saptamak, sorumluları belirlemek ve yargılamak zorundadır. 789. haftamızda bir kez daha adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: Hukukun evrensel ilkelerini, temel insani değerleri çiğnemekten vazgeçin; Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetlerini saptama, sorumlularını cezalandırma görevinizi yerine getirin. Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”
Sürer, “Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 90 haftadır bize yasaklanan, kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Sendika.Org