Öcalan’ın avukatları İmralı’da yaptıkları son görüşmede PKK liderinin Türk-Kürt savaşı olarak bir tuzak kurulduğunu, bu tuzağa da Türkiye’nin düşmemesi gerektiğini söylediğini aktardı
Abdullah Öcalan’ın avukatları İmralı’daki 7 Ağustos görüşmesinin detaylarına dair verdikleri söyleşide, “Sayın Öcalan Türk-Kürt savaşı olarak bir tuzak kurulduğunu, bu tuzağa da Türkiye’nin düşmemesi gerektiğini söylemektedir. Ancak devlet aklının bundan uzak olduğunu ifade etmektedir” dedi.
PKK lideri Öcalan’ın avukatları Nevroz Uysal ve Rezan Sarıca, 7 Ağustos’ta İmralı’daki 5’inci görüşmelerini gerçekleştirdi. Avukatlar 8 yılın ardından ilk defa 2 Mayıs’ta İmralı’ya giderek görüşme yapmış, bu görüşmeyi 22 Mayıs, 12 Haziran ve 18 Haziran tarihlerindeki görüşmeler izlemişti. Son görüşmeden 49 gün sonra, 7 Ağustos günü Öcalan’ın iki avukatı tekrar İmralı’ya gitti.
Asrın Hukuk Bürosu avukatları, 7 Ağustos’ta yapmış oldukları görüşmelerin detaylarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Sadiye Eser’in sorularını yanıtladı.
Öcalan’ın “Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de devlet aklı da gereğini yapmalıdır” dediğini aktaran avukatlar, Suriye’de Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon tartışmalarına dair şunları aktardı:
“Sayın Öcalan son süreçte yaşanan tartışmaları izlerken ve Türkiye Devleti adına ‘Yok oradan gireriz ve yok buradan gireriz’ diye konuşan uzmanları ve siyasetçileri gördükçe ‘Olacak akıl işi değil’ demektedir. Türk-Kürt savaşı olarak bir tuzak kurulduğunu, bu tuzağa da Türkiye’nin düşmemesi gerektiğini söylemektedir. Yıllardır çözümün çatışma ve savaşla olamayacağını rasyonalite ve hakikat ile görecek devlet aklına vurgu yaptığını, ancak devletin bu akıldan uzak olduğunu ifade etmektedir. Kuzey Suriye’ye yönelik olası bir saldırı durumuyla ilgili ‘Gözü kapalılar, akılla düşünmüyorlar, yaptıkları tam bir çılgınlık, 40 yılda 40-50 bin kişi öldü diyorlar. Trilyonlarca maliyet oldu, devam ederse çok daha ağır olur. Ekonomi maliyet, durum ortada’ demiştir. Türk-Kürt kardeşliği denildiği halde bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğinin hiçbir gereğinin de yapılmadığını vurgulamaktadır.”
Sendika.Org