Merkez Bankası’nın faiz artırımını “geç gelen itfaiye”ye benzeten Uğur Gürses, ekonomi yönetiminin etraftan dolaşarak ya da kozmetik önlemlere kuru dizginleme çabasının başarısız olduğunu söyledi
Merkez Bankası’nın faiz artırım kararını “geç gelen itfaiye”ye benzeten ekonomi yazarı Uğur Gürses, ekonomi yönetiminin etraftan dolaşarak ya da kozmetik önlemlere kuru dizginleme çabasının başarısız olduğunu söyledi, Erdoğan’ın faiz artımını önceden bilerek sarf ettiği sözlerin ise bir başka güvensizlik sebebi olduğuna dikkat çekti
Merkez Bankası’nın faiz oranlarını 2002’den bu yana en yüksek seviyede, 6,25 puan artırarak %24’e yükseltmesine ilişkin bir yorum da ekonomi yazarı Uğur Gürses’ten geldi.
Kişisel blog sayfasındaki yazıda Gürses, Merkez Bankası’nın “gereğini yapmaya” dönük bir hamle yaptığını söyledi ancak bu gecikme nedeniyle ekonomide büyük bir hasara yol açılmasını eleştirdi.
Gürses şöyle yazdı:
Bugüne kadar neden beklendiği, neden ekonomiye bu kadar hasara göz yumulduğu anlaşılır gibi değil.
Geç kaldıkça kuru istikrara kavuşturmak o kadar da kolay değil. Alacağınız önlemlerin daha “acı” olmasını sağlıyor geç kalmak.
Etraftan dolaşma, yan yollarla “kuru hizaya getirme” çabalarının her defasında işe yaramadığını görmek, test etmek mi gerekiyordu? Eğer böyle ise Ankara’da ekonomi politikasına yön verenlerin liyakat ve kapasitelerini de sorgulamak gerekiyor.
Bir yıllık vadede cari açığı için her yıl 40-50 milyar dolar, bir yılda vadesi gelecek döviz borçları için 100-120 milyar dolar, toplamda ortalama 150 milyar dolar bulmaya ihtiyacı olan bir ülkede ulusal para savunmasız kalıyorsa döviz kurunun yükseleceğini belirten Gürses, buna bir de siyasi krizler ile “dış mihrak” söylemi eklenince yurttaşın dövizlerini yastık altına çekmeye başlayacağını, bunun da dövizdeki tırmanışı tetikleyeceğini ifade etti.
Ekonomideki derin durgunluk eğiliminin uzun bir zamandan bu yana gözlemlenebildiğini kaydeden Gürses, şöyle devam etti:
Bu faiz artışı gerekli ama her şeye ilaç olamayacak ne yazık ki. Sadece “TL’deki kanamayı” yavaşlatacak.
Bir ekonomi politikası çerçevesi olmayan Ankara’nın sadece “kozmetik önlemlerle”, Merkez Bankası ile ekonomiyi götürmesi mümkün değil.
Tayyip Erdoğan’ın faiz artımı kararı açıklanmadan birkaç saat önce Merkez Bankası’nı eleştirmesinin seçmene dönük bir hareket olduğuna dikkat çeken Gürses, buna karşın Erdoğan’ın seçimlerden hemen önce sarf ettiği “Şu 24’ünü hayırlısıyla bir atlatalım. 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözlerini anımsattı.
Gürses, Erdoğan’ın faiz artımını önceden bilerek “seçmen kaygılı” mesaj vermesinin ise bir başka güvensizlik doğurduğunun altını çizerek yazısını tamamladı:
Gelişmiş ülkelerde ülkeyi yönetenler merkez bankalarının faiz kararını önceden bilmez. Daha doğrusu bilmeye fırsatları olmaz. Karar açıklandığında öğrenirler.
Bizde belli ki önceden onay alınmış. Bu hışımla Cumhurbaşkanı “seçmen kaygılı” konuşmayı yapmış oldu.
Peki bu seçmen kaygılı mesajla ne sağlandı? Kuru yüzde 3 yukarı atıp, sonra oradan yüzde 6 aşağıya. Çalkantıya yol açacağınız biliyorsanız bu söylemden kaçınırsınız. Çünkü ekonomik birimler zarar eder, güven kaybı olur.
Uğur Gürses’in yazısının tamamını okumak için tıklayın.
İlgili haberler:
Sendika.Org