Rusya’nın tanımlamasına göre Suriye’de “meşru şekilde bulunmayan” iki güç var: ABD ve Türkiye. İkisinin de Suriye’deki varlıklarını meşrulaştırmak için gerekçeleri var. Ama ikisinin de Suriye’de ilanihaye kalamayacakları söylenebilir Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar El Esad’ı Soçi’de ağırladı. Putin görüşmede “Suriye’de ordunun terörle mücadelede gösterdiği başarı sonrası politik sürecin daha aktif bir hal […]
Rusya’nın tanımlamasına göre Suriye’de “meşru şekilde bulunmayan” iki güç var: ABD ve Türkiye. İkisinin de Suriye’deki varlıklarını meşrulaştırmak için gerekçeleri var. Ama ikisinin de Suriye’de ilanihaye kalamayacakları söylenebilir
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar El Esad’ı Soçi’de ağırladı. Putin görüşmede “Suriye’de ordunun terörle mücadelede gösterdiği başarı sonrası politik sürecin daha aktif bir hal alması nedeniyle yabancı silahlı güçlerin Suriye’yi terk etmesi gerektiğini” söyledi, Esad da anayasa komitesinin oluşturulması için BM’ye heyet göndereceğini belirtti.
Bu açıklama (ve benzerleri) herhangi bir şekilde yapılabilirdi, Putin ve Esad’ın açıklamayı “birlikte fotoğraf vererek” yapmaları yeni bir dönüm noktasına işaret ediyor.
Suriye devleti içerideki savaşı bitirdi sayılır ve bundan sonra Putin’in de ifade ettiği gibi siyasi süreç daha hızlı ve net bir şekilde ilerleyecek.
Kremlin sözcüsü Peskov konu ile ilgili açıklama yaparken ABD ve Batı’nın da sürekli dile getirdiği “Cenevre sürecine” vurgu yaptı. Cenevre süreci yeni anayasa ve bu doğrultuda yapılacak serbest ve şeffaf seçimler, bu seçimler sonucunda seçilecek olan Meclis’in yine serbest ve şeffaf cumhurbaşkanlığı seçimlerini gerçekleştirmesi esasına dayanıyor.
Peskov’un Cenevre vurgusu tarafların kendi Cenevre tanımlarını koruduklarını gösteriyor. Cenevre’de tek “küçük” pürüz “Esad’ın seçimlere katılıp katıl(a)mayacağı” konusuydu. Özet olarak Batı “Esad bundan sonra Suriye siyasi hayatında olamaz”, Rusya ise “Esad’ın geleceğine ancak Suriye halkı (sandıkta) karar verir” diyordu.
Hatırlatma babında: Çeşitli gerekçelerle ve ısrarla Suriye’de siyasi süreçten kaçan Esad ve Rusya değil, Batı ve desteklediği “muhalifler” oldu. Bu kaçışın en önemli dayanağı “Esad’ın meşruiyetini kaybettiği” argümanıydı. Oysa Batı ve Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) gibi “muhaliflerin” Esad’ın seçimlere katılmasına itirazlarının gerçek nedeni Esad’ın halk içindeki desteği. Esad’ın katılacağı bir seçimde Suriye halkının (çoğunluğunun) Esad’ı tercih ettiği ve “muhaliflerin” Suriye halkı nezdinde karşılıklarının olmadığı ortaya çıkar.
Bundan sonra yapılacak seçimlere katılıp katılmayacağına bizatihi Esad’ın kendisi karar verecek. Esad’ın anayasa komisyonunun oluşturulması için BM’ye temsilci gönderecek olması bu heyetin Suriye’deki diğer unsurları da kapsayacağı anlamına geliyor. Esad (ve Rusya) bu hamle ile Suriye’deki iktidar ve (siyasi) muhalif bütün kesimlerin katıldığı bir heyetin oluşturacağı bir anayasa doğrultusunda seçime giderek Batı’ya itiraz gerekçesi bırakmak istemiyor.
İki liderin buluşmalarından sonra yapılan açıklama iki başlık halinde görülebilir: “Savaş bitti artık siyasi süreç işletilebilir” ve “Yabancıların Suriye’de yapacağı iş kalmadı, herkes dışarı.”
Peki şartlar göz önüne alındığında açıklamada yer alan bu iki başlık ne kadar gerçekçi? Her iki süreç de bir hayli sorun ve mücadelenin yaşanacağı süreçler olacak.
Seçim sandığının kurulması halinde somutlaştırılabilecek siyasi sürece bakalım önce:
İlk sorun anayasa komisyonunun oluşturulması aşamasında ortaya çıkacak. Suriye yönetimi bugüne kadarki tavrını değiştirmeden sürdürüyor. Yukarıda özet şekilde geçtiğimiz avantajlarından dolayı zaten siyasi sürecin işletilmesinden yana. Bu durumda BM nezdinde oluşturulacak anayasa komisyonuna göndereceği heyetin savunacakları da belli. Yeni anayasanın oluşturulması, “terör suçu işlemiş ve eli kana bulanmış” olanların dışındaki muhalifler de dahil herkesin şeffaf ve adil seçimlere katılması ve bu seçimler sonucunda seçilecek parlamentodan çıkacak hükümet ve başkan ile yola devam edilmesi.
“Muhalifler” açısından bakıldığında her şeyden önce anayasa komisyonuna katılacak olan temsilcilerin hangi muhalifler olacağı sorunu öne çıkacak. Ardından komisyondan nasıl bir anayasanın çıkacağı sorunu geliyor. Muhalifler muhtemelen herkesin eşit şekilde yarışması yerine kendilerini garantiye alacak (bir nevi kontenjan) maddelerin anayasaya ya da seçim yasasına girmesini isteyecekler. Yönetim ise muhaliflerin gerçek ağırlığının ortaya çıkması için “eşit” yarışı isteyecek.
Bu sorunlar bir şekilde aşılır ve ortak paydada buluşulursa seçimlere gidilecek. Seçimlerin 8 yıldır savaş yaşayan, bir kısmı harap olmuş bir ülkede sağlıklı yapılabilmesi kolay olmayacak.
Seçim sandıkları nerelerde olacak? Yönetim halen Dera merkezin ve kırsalının bir kısmı, İdlib ve kırsalı, Hama – Humus kırsalları ve YPG’nin motor gücü olduğu SDG’nin ABD ile işbirliği halinde hakim olduğu bölgenin önemli bir kısmı dışındaki tüm bölgelere seçim sandığı yerleştirebilir.
Seçim sandığı bugünden yarına kurulacak değil elbette. Sandık kurulana kadar, andığımız bölgelerde yaşanacak gelişmelere göre değişiklikler olabilir.
Suriye’nin nüfusu kriz öncesinde yaklaşık 23,5 milyondu. Yaklaşık 5 milyonu halen komşu ülkeler başta olmak üzere Suriye dışında yaşıyor. Kalan yaklaşık 18 milyonun yaklaşık 7 milyonu yönetimin hakim olduğu bölgelere göçtü. Halen silahlı grupların etkin olduğu bölgelerde yaklaşık 2,5 – 3 milyon kadar insan yaşıyor. Yani yönetimin hakim olduğu bölgelerde yaşayan yaklaşık 15 milyonluk bir kitlenin seçmenleri oy kullanabilecek.
Nüfusun bir kısmının ülke dışında bir kısmının da örgütlerin hakimiyetindeki yerlerde olduğu bir ortamda yapılacak seçimler halkın iradesini ne kadar yansıtır?
Kriz başladıktan sonra Suriye’de bir kez anayasa referandumu bir kez parlamento bir kez de başkanlık seçimi yapıldı.
Lübnan’daki Suriyeliler başkanlık seçimlerine bir hayli ilgi göstermişlerdi. Türkiye’nin izin vermesi halinde Türkiye’deki yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli de oy kullanır (ve Türkiye’deki sandıktan da Esad çıkar) ama Türkiye’nin izin vermesi olası değil.