10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenler katliamın 30’uncu ayında anıldı. Anmaya katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, yaralı olarak kurtulanlar, emekçiler ve siyasi parti temsilcileri katıldı
10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenler katliamın 30’uncu ayında anıldı. Anmaya katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, yaralı olarak kurtulanlar, emekçiler ve siyasi parti temsilcileri katıldı
10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenler katliamın 30’uncu ayında anıldı. Anma saygı duruşuyla başladı. Anmada, kapatılan 10 Ekim Derneği yöneticilerinden İhsan Seylan yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin 81 ilinden Türkiye’nin başkentine, ‘Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ için gelen on binlerce yurttaşın toplandığı alanda, tüm kamu sorumlularının gözü önünde binlerce kilometre öteden taşınan canlı bombalarla, bir katliam gerçekleştirildi. Neredeyse 30. ayı geride kalan katliamdan, 103 kişi yaşamını yitirdi. Yüzlerce kişi yaralandı” dedi.
Bu güne gelinen süreçte 10 Ekim anmasına katıldığı için gözaltına alınanların yargılandığını ifade eden Seylan, “10 Ekim katliamı ile ilgili haber yapan gazeteciler yargılandı. Hatta 10 Ekim mitingine katılanlar bile yargılandı. Bu süreçte bazı prosedürler bahane gösterilerek 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği kapatıldı. 10 Ekim’de eşini, çocuklarını, anne-babasını, arkadaşlarını, can ciğer yoldaşlarını yitiren insanlara, bu alanda yıl dönümlerinde anma yapma imkanı bile hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde engellendi. Bize karşı açılan bunca davaya karşın 10 Ekim katliamında açık sorumluluğu bulunan kamu görevlilerine ilişkin açılan herhangi bir dava bulunmamaktadır. Bizler, 10 Ekim Barış Aileleri olarak temel taleplerimizi toplumun vicdanına ulaştırmaya çalışıyoruz” dedi.
Seylan, emeğin hakkı ve demokrasi, barışın tesis edilmesi için en öncelikli taleplerini şöyle açıkladı:
- 10 Ekim Katliamı davası 9. Tur duruşması 12-13 Haziran 2018 tarihinde ‘Ankara Adalet Sarayında, 4. Ağır Ceza Mahkemesinde’ görülecektir. Kamuoyunun bu davayı takip etmesini talep ediyoruz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi 10 Ekim davasında ortaya konulacak adalet veya adaletsizlik, Türkiye’nin hangi yöne doğru savrulduğunun bir göstergesi olacaktır. OHAL ve savaş koşullarında her şey kısıtlanmaya ve bastırılmaya çalışılmaktadır. Tüm bu koşullara ve geçen zamana rağmen biz davamızın peşini bırakmayacağız ve bu dava gerçek sorumlular da yargılandığı gün kapanacaktır.
- 10 Ekim Davasının ve bu davanın benzerleri olan Suruç, Antep, Diyarbakır, İstanbul gibi davaların sadece tetikçilerinin değil başta kamusal sorumluluğunu yerine getirmeyen kamu görevlileri olmak üzere tüm sorumluların yargılanarak adil bir şekilde tamamlanmasını talep ediyoruz. O gün o alanda katliamcıların binlerce kilometreden gelmesine göz yuman, katliam anında gerekli sağlık desteğini sundurmayan, ambulans göndermeyen, gelen ambulansı bekleten, bir nefesin can kurtardığı yerde biber gazı sıkıp ilk yardım ve müdahaleyi engelleyen ve diğer tüm kamusal sorumluları bu katliamdaki ihmal ve kasıtları nedeniyle hesap vermelidir.
Diyarbakır 5 Haziran IŞİD katliamının davası bugün Sincan Adliyesi, 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, Suruç Katliamı Mahkemesi de 29 Mayıs 2018 tarihinde Hilvan Cezaevi kampüsünde görülecektir. 10 Ekim Aileleri olarak bu davaların tarafı olduğumuzu bir kez daha duyuruyor, kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapıyoruz.
Seylan, “Bitirirken yine ifade ediyoruz; 10 Ekim hepimizin davasıdır. Emeğin, barışın ve demokrasinin davasını takip etmeye, bu dava yolunda düşenlere ‘bin selam’ demeye devam edeceğiz. Barışın yolunda mücadele eden tüm yoldaşlara, düşen tüm dostlara barış ve adaletin sözünü veriyoruz. Onlara sözümüz barış ve adalet olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.
Ardından söz alan HDP Van Milletvekili Lezgin Botan, “Şu an yerde fotoğraflarını gördüğümüz yoldaşlarımız bize bakışlarıyla bize bir emir veriyorlar, diyorlar ki Türkiye ve Türkiye halkları karanlığa gömülmesin diye biz canlarımızı feda ettik. Vasiyetlerini hedefe ulaştırmaktır. Hepimiz failin kim olduğunu biliyoruz. Tetikçilerin kim olduğunu biliyoruz, azmettiricinin kim olduğu çok açıktır. Bir ülkenin başkentinde sadece barış istediği için 100 üzerinde insan katlediliyorsa şunu sormak lazım eğer siyasi otoritenin bu işte parmağı yoksa o gün yapılması gereken şunlardı. İçişleri Bakanı, MİT müsteşarının, Emniyet Genel Müdürü’nün, Ankara Valisi’nin görevden alınması gerekirdi, bunlar görevlerinden alınmadı. Bunun parmak izi şu an parlamentodadır, bunun parmak izi siyasal iktidardır. Bunun mutlaka ama mutlaka hesap vereceklerdir” diye konuştu.
Kaynak: ETHA