Kuzey Ormanları Savunması’nın çağrısıyla bir araya gelen yaşam savunucuları Binali Yıldırım’a yanıt verdi, zeytinlik maddelerinin ve Üretim Reformu Paketi’nin kaldırılmasını istedi
Kuzey Ormanları Savunması’nın çağrısıyla bir araya gelen yaşam savunucuları Binali Yıldırım’a yanıt verdi, zeytinlik maddelerinin ve Üretim Reformu Paketi’nin kaldırılmasını istedi
İtirazlar üzerine Meclis görüşmeleri 8 Haziran’a ertelenen “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na karşı yaşam savunucuları 7 Haziran’da İstanbul’da eylemdeydi.
Kuzey Ormanları Savunması’nın çağrısıyla Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen yaşam savunucuları, Meclis’e yedinci defa gelen tasarının derhal geri çekilmesini istedi. Anadolu’nun tarihi, kültürü ve doğası olan zeytin ağacının katli demek olan bu tasarının meşru olmadığını belirten yaşam savunucuları, “Binlerce yıllık varlığımı ve Anadolu’nun kıyılarını meralarını yok edecek hiç bir torba hiç bir yasa tasarısı meşru değildir, Anadolu’ya, yaşama karşı işlenmiş bir suçtur” dedi.
Tasarının zeytincilikle geçinen aileleri işsiz bırakacağını, madencilerin zeytinlik arazilerin altını oymasına neden olacağına, kıyıların ve meraların enerji şirketlerine peşkeş çekileceğine dikkat çeken yaşam savunucuları bu uygulamaların yasal hale gelmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Binali Yıldırım’ın TBMM grup konuşmasını hatırlatan yaşam savunucuları “zeytin mi tesis mi” inadının “demokrasi mi diktatörlük” mü demekle aynı şey olduğunu belirtti, “Yanıtımız ‘tabi ki zeyin, tabi ki demokrasi!’dir” dedi.
Ben Zeytin Ağacıyım,
Kadim Anadolu’nun tarihi, kültürü, doğasıyım.
Onbinlerce yıldır bu topraklara kök saldım. Ağaçların bilgesi, uygarlıkların bereketi, mitolojinin ölmez ağacı, barışın simgesi oldum.
Binlerce yıllık varlığım, çığrından çıkmış bu çağda Anadolu’nun beşiğinden sökülmek isteniyor. Yaşam adına ne varsa and içmişcesine saldıran iktidarın ve sermayenin gözü dönmüş hırsını daha önce de memleketin dört bir yanında gördük, görüyoruz. Daha fazla büyüme, daha fazla enerji aç gözlülüğüyle bugün zeytinliklerin, kıyıların ve meraların sanayiye açılması hedefleniyor.
Oysa bundan tam 2800 yıl önce Homeros’a fısıldadığım gibi:
Ben Zeytin Ağacıyım; “Herkese aitim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım.”
Kadim Anadolu’nun ve geleceğimiz için gelin buradan hep birlikte haykıralım:
Binlerce yıllık varlığımı ve Anadolu’nun kıyılarını meralarını yok edecek hiç bir torba hiç bir yasa tasarısı meşru değildir, Anadolu’ya, yaşama karşı işlenmiş bir suçtur!
Sermayedarların projelerine yol vermek için topraklarımızın geleceğini karartacak, zeytinciliği şirketlerin tekellerine bırakarak zeytincilikle geçinen aileleri işsizliğe mahkum edecek hiç bir yasa kabul edilemez!
Madencilik faaliyeti yürüten şirketlerin sanayi çalışmaları adı altında bu yasayı kullanarak zeytinlik arazilerin altını oymasına izin verilemez!
3 yıl önce Soma’nın Yırca köyünde bir gecede 6 bin zeytin ağacının katledilmesi gibi uygulamaların yasal hale gelmesi kabul edilemez!
Kıyılara, meralara, zeytinlikler üzerine enerji aç gözlülüğü doysun diye enerji santralleri yapılamaz!
Bundan önce AKP hükümeti tarafından 6 kez değiştirilmek istenen ancak kamuoyu tepkisiyle geri çekilen Zeytincilik Yasası’nı 7. kez gündeme getirmek OHAL fırsatçılığıdır, kamu yararı adına kamuyu ortadan kaldırmaktır! Hali hazırda sanatçısından emekçisine yoğun kamuoyu tepkisine rağmen “zeytin mi tesis mi” inadı “demokrasi mi diktatörlük” mü demekle aynı şeydir. Yanıtımız “tabi ki zeyin, tabi ki demokrasi!”dir
Ve son olarak
Ben Zeytin Ağacıyım,
Binlerce yıldır sana, insanlığa elimi uzattım. En karanlık zamanlarında yanında oldum. Talan çağında şimdi sıra sende. Kendin için, geleceğin için, geçirilmek istenen yasaya karşı sesim ol, nefesim ol. Kadim Anadolu için sokakta, mecliste #ZeytinAğacınıSavun, yaşamı savun!
Sendika.Org