Dihaber’den Hayri Demir, yedi aydan fazladır Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la röportaj yaptı
Dihaber’den Hayri Demir, yedi aydan fazladır Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la röportaj yaptı. Demir’in sorularını yanıtlayan Demirtaş, “Biz cezaevindeki hücrelerimizde korkudan tir tir tiremiyoruz. Moralliyiz, güçlüyüz ve korkmuyoruz” mesajını iletti. Demir’in röportajını paylaşıyoruz:
Okuduğum kitap sayısını tutmadım. Ama sanırım 100 civarında kitap okudum. Her tür kitap okumaya çalışıyorum; ama ağırlıklı olarak roman okuyorum.
Avukat ziyaretleri dışında sadece ailemle görüşebiliyorum. Yıllardır görüşemediğim avukat arkadaşlarım ziyaretime geliyorlar. Şakayla karışık “Allah devletimizden razı olsun, seni tutukladılar da rahatça görüşebiliyoruz” diyorlar. Fakat OHAL uygulamaları nedeniyle dayı, amca, hala, teyze ve kuzenlerimin görüşlerine yasak getirilmiş durumda. Sadece birinci derece akrabalarımı görebiliyorum. Ailem dışında üç kişiyle daha görüşme hakkım da gasp edilmiş durumda. Bütün cezaevlerinde OHAL nedeniyle ihlal ve baskı had safhaya ulaştı. Biz de bunu içeriden görüyoruz.
Toplumun farklı kesimlerinden mesaj ve mektup alıyorum. Kendini CHP’li, AKP’li ve hatta MHP’li olarak tanıtan yüzlerce kişiden dayanışma mektupları aldım. Bu da beni ayrıca mutlu ediyor. Ancak siyasette yıllarca tanışıklığımız olan ve kendini eşitlik, adalet ve demokrasi yanlısı olarak yansıtan AKP’nin yönetici ve milletvekilleri, bırakın mesaj göndermeyi, korkudan küçük dillerini yutmuş gibiler. Hiçbir üst düzey AKP’liden mesaj almadım.
15 günde bir defa 10 dakika ile sınırlı olmak üzere, eşimle telefon görüşmesi yapıyorum. Görüşme saatimiz önceden belli olduğu için eşim ve kızlarım birlikte oluyorlar. Son zamanlarda büyük kızım Delal, keman çalmayı ilerlettiği için telefonda bana keman çalıyor. Küçük kızım Dılda da gitar dinletiyor. On dakika dolunca da görüşme otomatikman kesiliyor.
Sayısını tam olarak bilmiyorum ama binlerce mektup aldım.
Bu konuda bir istatistik çıkarma şansım olmadı. Ancak Avrupa’nın neredeyse tüm ülkeleri; Kanada, Amerika ve Avustralya’ya kadar onlarca ülkeden mektup aldım.
Gelen mektupların büyük kısmını cevaplıyorum. Bununla birlikte, çok sayıda mektup gelmesi nedeniyle bazılarına kısa bir teşekkür mesajı gönderiyorum. Gelen mektupların tamamını saklıyorum. Koliler dolmuş durumda. Belli bir düzen içinde hepsini arşivliyorum.
Bütün mektuplar benim için ilginç ve anlamlıdır. Dolayısıyla mektuplar arasında böyle bir ayırım yapamam.
Genelde Türkçe, Kürtçe ve İngilizce yazılmış mektuplar alıyorum. Ağırlıklı olarak Türkçe mektuplar.
Aldığım tüm mektuplar beni duygulandırıyor.
Sanat çalışmalarımı amatör bir ruhla ve belli bir amaç doğrultusunda yürütüyorum. Benim açımdan, siyasette ciddiyet çatık kaşlı olmak değil, yaptığı işi ciddiye almaktır.
Bu açıdan bence mizah en ciddi iştir. Siyasetin, yaşamın ve mücadelenin en önemli araçlarından biri de mizahtır. Faşizmin baş edemeyeceği ve üstesinden gelemeyeceği kadar ciddi bir zekâ işidir mizah. Topluma ulaşmanın en kestirme ve samimi yoludur. Edebiyat da böyledir. Günümüz siyaset dili kaba, çirkin, ötekileştirici ve erildir. Sanat ise, siyasetin tüm bu kabalıklarını yontarak önemli işler görebilir. Sanatın, edebiyatın ruhları incelten yanı HDP’nin politikalarını daha anlaşılır hale getiriyor. Ben başarılı olup olmayacağına bakmaksızın, küçük de olsa sanat, edebiyat içiçeliğine gönderme yapmak istedim. Beni siyasette rol model olarak alan genç arkadaşlarımı da sanata, edebiyata motive etmeye çalıştım.
Bizi tutuklayarak topluma yaymak istedikleri korkuyu kırabilmek için sanata, edebiyata özellikle ağırlık verdim. Bununla vermek istediğim mesaj şudur; biz cezaevindeki hücrelerimizde korkudan tir tir titremiyoruz. Moralliyiz, güçlüyüz ve korkmuyoruz. Burada imkânlar çok çok kısıtlı ama yine de sanata, edebiyata zaman ayırmaya çalışıyorum.
Olumlu ve olumsuz çok sayıda değerli eleştiri alıyorum. Bu, beni daha da motive ediyor. Katılmadığım tek eleştiri, benim gibi bir siyasi liderin cezaevinde resim ve edebiyat üretmesinin liderlik ciddiyetiyle bağdaşmadığı şeklindeki eleştiridir.
Bu vesileyle tüm halkımıza ve dostlara büyük bir moral ve kararlılıkla, bulundukları her yerde faşizme karşı cesaretle dimdik durma çağrımızı yineliyor, Abdullah Zeydan arkadaşımla birlikte selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
Sendika.Org