Diyarbakır’daki kayıp yakınları 430. haftada Lice’de gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Mahrem ve Mehmet Tanrıverdi’nin, İHD İzmir Şubesi de 12 Mart 1994’te kaybedilen gazeteci Nazım Babaoğlu’nun akıbetini sordu
Diyarbakır’daki kayıp yakınları 430. haftada Lice’de gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Mahrem ve Mehmet Tanrıverdi’nin, İHD İzmir Şubesi de 12 Mart 1994’te kaybedilen gazeteci Nazım Babaoğlu’nun akıbetini sordu
İnsan Hakları Derneği ve kayıp yakınları Diyarbakır ve İzmir’de oturma eylemi yapıldı.
İHD ve kayıp yakınları tarafından her hafta yapılan “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemi 430. haftasını geride bıraktı. OHAL nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında yapılan eylemde aileler kayıpların fotoğraflarıını taşıdı. Kayıp yakınları 430. haftada Diyarbakır’ın Lice ilçesinde gözaltına alınıp bir daha kendilerinden haber alınmayan Mehmet ve Mahrem Tanrıverdi’nin akıbetini sordu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, Türkiye’de yargının kayıpların faillerini bulup adalet karşısında çıkarması gerekirken, adalet arayışını sürdürenler hakkında davalar açılmasının kabul edilmez olduğunu söyledi. Bilici, “Yargıya çağrımızdır yıllardır kayıpların akıbetini soran ailelerin adalet arayışına kulak versinler. Failleri bulup cezalandırsınlar” diye konuştu.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ı anan Bilici, “Daha önce de devrimci ve demokratlara karşı büyük hukuksuzluklar yaşandı. İdam gibi bir maddeyi kimsenin gündemine almaması gerekir. İdam bir insanlık suçudur” diye konuştu.
6 Mayıs 1994 tarihinde gözaltına alınıp bir daha kendilerinden haber alınamayan Mahrem ve Mehmet Tanrıverdi’nin hikayesini İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Adnan Örhan okudu. Örhan, “Ali, Mahfuz, Mehmet ve Mahrem Tanrıverdi 6 Mayıs 1994 tarihinde gözaltına alındılar. Baskın sırasında evde bulunan misafir Tarık Ergün de gözaltına alındı. Lice Jandarma Komutanlığı’na müracaat ettik; ancak gözaltına alınmadıklarını söylediler. Dördüncü gün Mahfuz Tanrıvedi, sonra Ali Tanrıverdi ve Tarık Ergün serbest bırakıldı. Serbest kalanlar Bolu Tugayı’nın kullandığı Lice Yatılı Bölge Okulu’nda tutulduklarını söylediler. Ancak o gündür bugündür yaptığımız tüm girişimlerden sonuç alamadık. Mahrem ve Mehmet’ten hiçbir şekilde haber alamadık” dedi.
İHD İzmir Şubesi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Haftası dolayısıyla Urfa’da 12 Mart 1994 yılında katledilen ve kendisinden bir daha haber alınamayan Özgür Gündem gazetesi çalışanı Nazım Babaoğlu’nun akıbetini sordu. Kayıpların fotoğraflarının bulunduğu pankartlar açan İHD’liler adına açıklamayı MYK üyesi Ahmet Çiçek yaptı.
Babaoğlu’nun 12 Mart 1994 tarihinde Siverek’teki korucularla ilgili bir haberin birkaç gün önce gazetede manşet olması üzerine Siverek’e haber olduğu söylenerek çağrıldığını hatırlatan Çiçek, Babaoğlu’ndan bir daha haber alınamadığını söyledi. “Kimse görmemiş kimsenin Nazım’dan haberi yoktu” diyen Çiçek, daha sonra ortaya çıkan tanık beyanlarına rağmen Babaoğlu’nun akibetinin bilinmediğini söyledi.
Erzurum Hapishanesi’nde tutuklu A.S. isminde birinin “Nazım’ı biz kaçırdık. Falan yerde gömdük” itirafına rağmen birşey yapılmadığını söyleyen Çiçek, “2005 yılında Nazım’ın annesi Makbule Babaoğlu tarafından tazminat davası açılmış; fakat kabul edilmemiş ve mahkeme masrafı olan 750 lira anneye ödettirilmiştir. Nazım’ın ağabeyi davayı AİHM’ye götürmek için iç hukuk yollarının tükenmesini beklemektedir. Ama AİHM’e giderse orada da reddedilebilir. Çünkü gerekli bilgilere ulaşılamıyor. Eğer böyle giderse zaman aşımına uğrama riski ile karşı karşıyadır. Biz insan hakları savunucuları olarak insanlığa karşı işlenen suçların zaman aşımından muaf tutulmasını söylüyoruz” diye konuştu.
Kaynak: ETHA