Eylül ayında bir can alan neo-Nazi grubuna karşı yirmi bini aşkın kişi toplandı
Eylül ayında bir can alan neo-Nazi grubuna karşı yirmi bini aşkın kişi toplandı
24 Eylül cumartesi günü, Finlandiya’nın farklı şehirlerinde ırkçılığa karşı eylemler düzenlendi. Birçok örgütün ve sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle düzenlenen protestolara en geniş katılım yirmi bini aşarak başkent Helsinki’de sağlandı. Eski cumhurbaşkanı Tarja Halonen’in de konuşma yaptığı alanda ırkçılık ve faşizm karşıtı sloganlar atıldı. Başbakan Juha Sipilä ise Kuopio şehrindeki eyleme katıldı.
Irkçılık karşıtı protestoları tetikleyen olay ise 10 Eylül’de Jimi Karttunen isimli bir Fin’in, neo-Nazi grup tarafından dövülerek hayatını kaybetmesiydi. Jimi Karttunen, Helsinki’nin merkezinde SVL -neo-Nazi grubunun eylemi sırasında ırkçılara karşı düşüncelerini söyledikten sonra, darp edildi. Kafasına aldığı ağır darbe sonucunda hastaneye kalıdrılan Jimi, kısa süre sonra hastaneden taburcu edildi. Taburcu olmasından bir gün sonra bilinci tekrar kapandı ve bir hafta sonra da vefat etti.
Yaşanan hadiseden yaklaşık bir hafta önce de aynı oluşumun uzantıları yabancıların yoğun yaşadığı bir bölgede eylem yaptı. Eylem esnasında yabancı bir kadının önünü keserek tartakladılar. Medyaya yansıyan haberler daha sonra kadının abarttığı yönünde değiştirildi ve polis de benzeri ifadeleri kullanarak olayı hafife aldı.
Finlandiya’da ırkçıların örgütlenmesi pek de yeni sayılmaz. Açıkça neo-Nazi olduğunu belirten Suomen Vastarintaliike (SVL) yani Finlandiya Direniş Hareketi’nin kuruluşu 2008’e dayanıyor. Hareketin amacı “Iskandinav ırkını” korumak, göçe ve ırkların karışmasına karşı olmak. Hareket aynı zamanda homoseksüel, Yahudi ve İslam karşıtıdır. SVL’nin İsveç’teki benzeri bir örgütle Svenska motståndsrörelsen’in yani İsveç Direniş Hareketi’yle doğrudan organik bağı var. Öyle ki hareketin yönetimi de çoğunlukla İsveç’te.
Son dönemlerde ise, Avrupa’nın çok endişelendiği göç dalgasıyla birlikte, Finlandiya sokaklarında “Odin’in askerleri” adıyla devriye gezen ırkçı grup meydana çıktı. Bu grubun kurucusu Mika Ranta da SVL üyesidir, yani bir neo-Nazidir. Daha çok internet üzerinden örgütlenen “Odinin askerleri” bütünüyle olmasa da çoğunlukla SVL üyelerinden ve taraftarlarından oluşuyor. Bu çete geceleri sokaklarda devriye gezerek asıl Finlilerin ve Fin kadınlarının emniyetini sağladıklarını iddia ediyor. Esas amaç ise yabancılara gözdağı vermek.
Jimi Karttunen’in hayatını kaybettiği olaya dair tepkiler yükseliyor. Çünkü şu ana kadar gerek güvenlik güçleri gerekse hükümet tarafından görmezden gelinen bu ırkçı grupların maalesef bir can alacağı daha önceden belliydi. Olayın yaşandığı anda güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi, olay yerinde değilse neden olmadığı tartışma konuları arasında. Şimdiye kadar hiçbir eylemde polisin ortalıklarda olmadığı görülmemiştir. Kaldı ki zaten eylem yapılan yer, ana tren garı binasının önü ve her daim polis ekiplerinin bulunduğu bir noktadadır. Jimi’nin hastaneden taburcu edilmesi de ayrıca tepki çeken bir konu.
Asıl vahim olan şiddet eğilimli bir neo-Nazi grubunun şehrin merkezinde rahat rahat bayraklarını açıp da propagandasını yapabilmesidir. Şunu belirteyim ki, her şeyden önce ırkçılık ağır bir insani suçtur ve SVL pasifist bir hareket değildir. Kendileri de çok net bir şekilde hedeflerini sadece kavgayla gerçekleştirebileceklerini söylüyorlar. Zaten SVL’nin yayınladığı propaganda videosunda Jimi Karttunen yerde kanlarla yatarken gerçekleştirilen şiddeti bir disipline etmek olarak nitelendirmişlerdi.
Geçtiğimiz yaz, Finlandiya meclisinde sağ parti olan Gerçek Fin Partisi (Perussuomalaiset) milletvekili Olli İmmonen ile SVL üyelerinin aynı karede yer aldığı bir fotoğraf ortaya çıkmıştı. Medyaya yansıyan fotoğraf Fin tarihinde sembolik bir ismin, Eugen Schauman’ın anması sonrası mezar anıtında çekilmiş bir fotoğraftı. Milletvekili İmmonen etkinliğin herkese açık olduğunu söyleyerek kendini savundu ve birkaç ay ortalıkta görünmeyerek ‘aklanmış’ bir şekilde meclise geri döndü. Jesse Karttunen’in faili Jesse Torniainen’in de bu fotoğraf karesinde yer almaktadır.
Bugünkü ırkçılık karşıtı eylemlerde en çok dile getirilen nokta bu ırkçı gruplara ve faaliyetlerine yaptırım uygulanmasıydı. Hükümet şu ana kadar olan birçok olayı görmezden geldi ve hafife aldı. Hatta cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün olayla ilgili ilk açıklamalarında net bir dille ırkçılığın ve ırkçı bir gruba üye olmanın suç olduğunu dile getirememsi muhalefet tarafından kınandı.
Maalesef Başbakan Juha Sipilä ve Dışişleri Bakanı Timo Soini ilk açıklamaları itibariyle sınıfta kaldılar. Her ikisi de bu cinayeti kınarken aynı cümlede bir yabanıcnın gerçekleştirdiği soygun ve cinayeti de kınadılar. Birbirinden bağımsız olan iki farklı olayı aynı cümlede böylesine birleştirmek şiddet eğilimli ırkçı bir örgütlenmeyi hafife almak demektir. Örgütlenmiş bir ırkçı çete ile tek kişinin gerçekleştirdiği suçu karşılaştırmak sadece kutuplaşmanın önünü açar.
Neyse ki Finlandiya’da insanlar ırkçılara karşı sessiz kalmamayı tercih etti. Artan tepkiler nedeniyle Başbakan Sipilä bugün Kuopio’da katıldığı eylemde hükümetin ırkçı faaliyetleri konusunda uygulamalarda ve yasalarda değişiklik yapacağını belirtti.