Barış akademisyenlerinden Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya yargılandıkları davanın ikinci duruşması öncesi “Barış sözümüzün arkasındayız. Barış talebi yargılanamaz. Beraat, hemen şimdi” dedi. Dava
Barış akademisyenlerinden Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya yargılandıkları davanın ikinci duruşması öncesi “Barış sözümüzün arkasındayız. Barış talebi yargılanamaz. Beraat, hemen şimdi” dedi. İkinci duruşmada akademisyenlerin avukatları beraat istedi, mahkeme dosyanın elinde olmadığını söyleyerek duruşmayı 22 Aralık’a erteledi
Saray iktidarının yürüttüğü savaş politikalarına karşı “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan barış akademisyenlerinden Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya’nın bugün görülecek ikinci duruşması öncesinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması düzenlendi.
İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Hakimliği’nde saat 13.30’da görülecek duruşma öncesi yapılan açıklamayı Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Muzaffer Kaya ve Meral Camcı okudu.
“Düşüncelere yargılanamaz”
Yapılan ortak açıklamada, “Barış talebimizi dile getirmemiz, yaşadığımız toplumun, coğrafyanın hakikatine sessiz kalmamız görmezden gelip ‘biat’ etmemiz sorunu tespit edip çözüm önermemiz ve çözüm için akademisyenler olarak bize düşen görevi yerine getirmeye hazır oluşumuz ‘suç’ sayıldı. Bu ‘suç’a iliştirilen farklı görünümlerdeki ‘bedel’leri ödedik ve ödemeye devam ediyoruz” denildi.
Akademisyenlerin gerek akademide, gerek gündelik hayatta pek çok ve yaşamsal hak ihlaline ve yaşamsal hak ihlallerine maruz kalındığı belirtilen açıklamada YÖK tarafından üniversitelere talimat yollandığı başlatılan disiplin soruşturmaları sonucunda, ilkin hukuken ve usulen hiç bir gerekçeye dayandırılamayacak sözleşme fesihleri ile güvencesizliğin ve emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı vakıf üniversitelerinde işten çıkarmaların başlandığı söylendi.
“Sayısal verilerin soğukluğu ve yalınlığı yanıltmasın. Akademik çalışmalarının başında, üniversitenin geleneği olan ÖYP’li asistanlarımızdan, onlarca yıldır bilime ve topluma hizmet ederek akademinin en üst basamaklarına ulaşmış profesörlere değin geniş bir yelpazede, tüm ülkeden toplamda 89 üniversiteye dağılmış bir profil söz konusudur” denilen açıklamada 1128 olan imzacı sayısının ilk baskıdan sonra artarak 2212’ye yükseldiği belirtildi.
Üniversitelerin toplum yararına eleştirilere düşünce ürettiği vurgulanan açıklamada şunlar söylendi:
Üniversite çıkar gruplarına ve iktidarlara bağımlı olmamalıdır. Kendini var eden emeğe borçludur, hakların emeğine. Bu yüzden, üniversiteden konuşmak demek, sorumlu konuşmak demek, sorumlu konuşmak demektir. Sorumlu konuşmak, ölümden değil yaşamdan, savaştan değil barıştan, çatışma, kin ve nefretten değil, çözüm ve dayanışmadan, çıkar ve iktidardan yana değil, emek ve demokrasiden ve halklardan yana; farklı etnik, dinsel, dilsel, kültürel, cinsel kimliklere, farklı olma biçimlerine, özgürlüklere, emeğe ve doğaya saygılı konuşmak demektir.
Ne TMK, ne TCK! Barış talebi yargılanamaz. Düşünceler yargılanmaz. Ne tutuklu, ne tutuksuz yargılama! Beraat, hemen şimdi!
Açıklamaya ihraç edilen akademisyenler, öğrenciler, uluslararası kurum temsilcileri ile HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı.
Ayrıca Paris Descartes Üniversitesi’nden Selim Eskizimirliler, EGAM Avrupa Irkçıklık Karşıtı Hareketler Platformu’ndan Benjamin Abtan, Brüksel Özgür Üniversite’den Thomas Berns, Selanik Üniversitesi’nden Alexis Bennos, İngiltere Goldsmith Üniversitesi’nden Valentna Alvarez Lopez de söz alarak dayanışma mesajlarını iletti.
Dava 22 Aralık’a ertelendi
Yeni bir mahkeme heyetiyle görülen ikinci duruşmada akademisyenlerin avukatları, “Suçun unsurları oluşmamıştır, 301 zaten oluşmamıştır” diyerek mahkemenin durma kararından geri dönmesini ve bakanlık iznini beklemeden derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Mahkeme başkanı, henüz dosyanın ellerinde olmadığını söyledi, Adalet Bakanlığı’ndan cevabı ve dosyayı beklemeye karar vererek duruşmayı 22 Aralık’a erteledi.
Duruşma bitiminde açıklama yapan Avukat Meriç Eyüboğlu, duruşmanın çok kısa sürdüğünü, ilk duruşmada da olduğu gibi ortada “suç” olmadığını belirtiklerini söyledi. Eyüpoğlu, mahkeme heyetinin dosyanın ellerinde olmadığını ve davayı 22 Aralık’a ertelediğini belirtti, “22 Aralık’ta da barış, demokrasi ve özgürlük talebimizi yineleyeceğiz” dedi.
Sendika.Org