Cemaat’e karşı yeni “devlet mutabakatı” görüntüsü altında bir araya gelenler arasında özellikle ordunun yeniden yapılanması sorunu etrafında uç gösteren gerilim su yüzüne çıkıyor
30 Ağustos Zafer Bayramı yasağı Erdoğan’ın tedirginliğini gösteriyor. Olası karşı tepkiler ise “yeni devlet mutabakatı” görüntüsü altında bir araya gelenler arasında, ordunun yeniden yapılanması sorunu etrafında uç gösteren gerilimi su yüzüne çıkaracak potansiyel taşıyor
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık CNN Türk’te 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinin iptal edildiğini duyurdu. Işık, “Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz, 30 Ağustos’ta bu yıl tören yapılmayacak. Halk yeni travma geçirmişken geçit töreni yapmak doğru değil” ifadelerini kullandı. Işık’ın açıklamasının ardından sosyal medyada #30AğustostaMeydandayız etiketi ile sosyal medya kampanyası başladı.
30 Ağustos yasağı bir yandan Erdoğan’ın tedirginliğini gösterirken, diğer yandan Cemaat’e karşı yeni “devlet mutabakatı” görüntüsü altında bir araya gelenler arasında özellikle ordunun yeniden yapılanması sorunu etrafında uç gösteren gerilimin su yüzüne çıktığı bir aralık oluşturma potansiyeli taşıyor. Bu gerilimin bir yansıması bugün (2 Ağustos) yayımlanan Aydınlık gazetesinde kendini göstermiş, sokağa AKP ile birlikte çağrı yapan, Ergenekon’dan tahliyesinin ardından AKP’nin Cemaat ile mücadelesinin yanında olduğunu duyuran Doğu Perinçek’in gazetesi “Bunu ancak düşmanlar yapar” diyerek TSK’nın dönüşümünü eleştirmişti.
Mutabakat nereye kadar?
15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra “tehlike sürüyor” diyerek halkı sokağa “demokrasi bayramı” kutlamaya çağıran Saray iktidarı Türk bayrağı ve Atatürk’ü “devlet mutabakatının” ortak sembolü ilan edip propaganda dilini de bu eksende oluşturmuştu. Cemaat’e karşı, AKP’nin birlikte işlediği suçları da aklayacak bir tutumla iktidarın, milliyetçi-ulusalcı odakların ortak mutabakatı ile çözülen devlet yapısının yeniden ayağa kaldırılacağına ilişkin tezler bizzat Yeni Şafak gazetesi yazarları tarafından “Vatan Cephesi” söylemi ile dile getiriliyordu. Ergenekon-Balyoz davası sanıkları olan eski askerler AKP kanallarında boy gösteriyordu.
OHAL ilanı ile sivil darbe sürecini hızlandırıp, ordu yapısını kökten değiştiren, askeri okulları kapatan ve emir-komuta zincirini kıracak biçimde cumhurbaşkanı ve başbakanını yetkilendiren düzenlemeler Kanun Hükmünde Kararnameler yolu ile yapılmaya başlandığında işin rengi de değişmeye başladı.
Doğu Perinçek’in Ergenekon’dan tahliyesi ile birlikte doğrudan AKP’nin yanında yer alan bir çizgi izleyen ve “Cemaat’e karşı iktidarın yanındayız” diyen İşçi Partisi’nin yayını Aydınlık gazetesi eski komutanlardan aldığı görüşlerle ordu yapısındaki dönüşüme dair eleştirileri yükseltti. KHK sonrası “Bunu ancak düşman yapar” manşeti ile çıkan Aydınlık gazetesinde yer alan Vatan Partisi başkanlık Kurulu açıklamasında TSK’nın yeniden dizaynına ilişkin KHK’lar için iktidarın ABD ve AB’nin planını uyguladığı belirtilirken, AKP’nin Türk ordusunu hedef aldığı darbeyi önleyen asıl gücün Türk Ordusu olduğu belirtilirken AKP’nin ordu düşmanlığı altına kalacağı vurgulandı.
“Bayram yasağı”na tepki
Askeriye içinde ve ulusalcı-milliyetçi kesimler arasında AKP’nin darbe girişimini bastırmanın üzerine attığı adımlara yönelik başka tepkiler de birikiyor.
Okulları kapatılan askeri okul öğrencilerinin “haketmedik” etiketi ile sosyal medyada başlattığı kampanya yaygınlaştı. Ardından “tehlike sürüyor” diyerek kışlaların önünden çekilmeyen araçların kaldırılması talebi gündeme geldi. Linç edilen ve öldürülen erlerin ailelerinden sorumluların hesap vermesi çağrısı geldi. Eski Genelkurmay Başkanı ve Ergenekon tutuklusu İlker Başbuğ, atılan adımların orduyu zayıflattığına ve harp okullarının kapatılmamasına ilişkin canlı yayında konuştu. En son, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda tören yapılmayacağını söylemesi üzerine de hızla sosyal medyadan karşı tepki örgütlendi.
“30 Ağustos’ta meydanlardayız” etiketi ile atılan tweetlerde ağırlıklı olarak günlerdir “demokrasi bayramı” adı altında insanlar sokağa çağrılıyorken neden 30 Ağustos’un iptal edildiği soruldu. Tepki gösterenlerden birçoğu “Neden dini bayramlar kutlanıyor, milli bayramlar kutlanmıyor” diye sordu.
“Meydanlardaki son günümüz”
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 31 Temmuz’da, Taksim Meydanı’ndaki nöbete katılıp buradaki konuşmasında “7 Ağustos’ta İstanbul’da yapılacak büyük miting meydanları dolduran milyonlar için bir mezuniyet törenidir. İnşallah 7 ağustos meydanlardaki son günümüz olacak ama artık birleşmiş olan ellerimiz var, kalplerimiz var” ifadelerini kullanmıştı. Kurtulmuş’un sözleri, “mutabakat” görüntüsüne ihtiyacı olan ve sokağı aktif kitle desteğinin varlığını göstermek üzere kullanan iktidarın KHK’larla yapısal adımları attıktan sonra OHAL’i sokağın da tam denetimi için işlevlendirebileceği biçiminde yorumlanmış, “meydanlarda son günümüz” ifadeleri sokağı yasaklama işareti olarak görülmüştü.
Erdoğan, Yenikapı’da “diğer parti liderleri de gelsin” diyerek diktatörlüğünü düzen içi muhaliflerine onaylatacağı bir kitlesel gösteriye ihtiyaç duyuyor. Sonrasında gerçekleşecek 30 Ağustos’un ise “mutabakat” görüntüsü veren aktörler arasındaki gerilimin ve zayıflığın açığa çıktığı bir gün olması muhtemel.
Sendika.Org