Türkiye, Köln kentinde yapılan mitingte Erdoğan’ın videokonferans yoluyla konuşmasına izin verilmediği için Alman maslahatgüzar Robert Dölger’i bakanlığa çağırdı
Türkiye, Almanya’nın Köln kentinde 31 Temmuz’da yapılan “Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi”nde Erdoğan’ın videokonferans yoluyla konuşmasına izin verilmediği için maslahatgüzar Robert Dölger’i bakanlığa çağırdı. Türkiye Berlin Büyükelçisi’nin de “istişare amacıyla” geri çağrıldığı basına yansıdı
Alman Büyükelçiliği Sözcüsü, AFP’ye yaptığı açıklamada, maslahatgüzar Robert Dölger’in bakanlığa çağrıldığını ifade etti. Sözcü, Alman Büyükelçi Martin Erdmann Ankara’da olmadığı için maslahatgüzarın çağrıldığını belirtti.
Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu da, Almanya’da yapılan “Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi”nde Erdoğan’ın videokonferans yoluyla konuşmasına izin verilmemesi üzerine istişare için geri çağrıldı.
Köln kentinde katılımın beklenenden az olduğu mitingde dev ekranlar aracılığıyla Erdoğan’ın canlı olarak alana bağlanması ve topluluğa konuşması talep edilmişti. Ancak Alman Mahkemesi bu talebi, “Yabancı hükümet mensupları ya da devlet başkanlarının açıklamalarının canlı olarak kitlelere aktarımının gösteri ve toplanma özgürlüğünün güvenceleri altında bulunmadığını” vurgulayarak geri çevirmişti.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 31 Temmuz akşamı Konya’da Mevlana Meydanı’nda yaptığı konuşmada konuyla ilgili olarak, “Hani ifade özgürlüğü vardı. Teröristlerin ifade özgürlüğünü savunanlar. Türkiye’de terörün propagandası suç olmaktan çıksın diyen, Avrupa Birliği üye ülkeler, Merkel, ben hepinize soruyorum: Türkiye Cumhurbaşkanı’nın eli kanlı teröristler kadar ifade hürriyeti yok mu?… Bizim onlardan alacağımız ders yok. Bizim aziz milletimizin, demokrasi bilinci bu ayrımcı, ırkçı batıdan bin defa üstündür, bin defa güçlüdür. Demokrasiyi sonunda biz öğreteceğiz onlara” diye konuşmuştu.
Adalet Bakanı Bozdağ, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada da Erdoğan’ın telekonferans yoluyla halka seslenmesinin Anayasa Mahkemesi tarafından engellenmesi ile ilgili olarak “Türkiye Cumhurbaşkanının konuşması,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi veya Almanya Anayasasının hangi hükmüne aykırı düştü de engellendi?” demiş ve Erdoğan’ın konuşmasının engellenmesinin büyük bir demokrasi ve hukuk ayıbı olduğunu söylemiş, Almanya’nın bundan sonra Türkiye’ye karşı demokrasi,hukuk devleti,insan hak ve hürriyeti kavramlarını ağzına almasının asla kabul edilemeyeceğini belirtmişti.
Miting hazırlığında da engel
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, Alman makamlarının, Erdoğan’ın kalabalığa videokonferans aracılığıyla seslenmesine izin verilmemesine tepki gösterdi. “Mitingin hazırlık süreci boyunca güvenlik gerekçesiyle çıkartılan zorluklar, Alman Anayasa Mahkemesinin engelleme kararını onamasıyla yeni bir boyut kazanmıştır. 15 Temmuz darbe girişimine karşı demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğünü savunan bir mitingin takdir ve teşvik edilmesi gerekirken fiilen ve hukuken engellenmeye çalışılması, demokrasi, ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü ilkelerine aykırıdır” ifadelerini kullanmıştır.
OHAL sonrası Almanya- Türkiye ilişkileri
Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan ettiği OHAL’den sonra Almanya adına ilk açıklama Washington’da temaslarda bulunan Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’den gelmişti. ’Darbe girişiminin Türkiye siyasetinde ne denli büyük bir etki yaptığını görüyoruz‘ diyen Steinmeier, ‘Olağanüstü Hal uygulanması sadece gerekli olduğu sürece yürürlükte kalmalı‘ şeklinde görüş belirtmiş, Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, darbe girişiminin arkasında kimlerin olduğunun hukuki sınırlar içinde soruşturulması gerektiğini söylemişti.
Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ise darbe girişimcilerine yönelik operasyonlarda hukuk devleti ve demokrasi ilkeleri çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini belirtirken Gauck, ‘Darbe sonrasındaki gelişmeler beni çok endişelendiriyor. Türk hükümeti, hukuk devleti ve demokratik ilkeleri koruyarak, bu olayın üzerine gitmeli. Bunun dışındaki bir hareket, Türkiye’de demokrasiye zarar verir’ ifadelerini kullanmıştı.
Başbakan Angela Merkel de Türkiye’deki darbe girişiminden sonra yaşanan gelişmeleri kaygıyla izlediklerini söyleyerek, bu konuyu Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde de dile getirdiğini söyledi.
Alman Sosyal Demokrat Parti SPD‘nin dış politika sözcüsü Niels Annen ise, Olağanüstü Hal kararı alınmasını eleştirerek, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Türkiye bu kararla Avrupa Birliği rotasından daha da uzaklaşmış oluyor‘ demiş ve Türkiye’nin bu koşullar altında AB üyesi olamayacağını öne sürmüştü.
Koalisyon ortağı Hrıstiyan Sosyal Birlik CSU partisinin genel sekreteri Andreas Scheuer de, Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki üyelik müzakerelerinin ciddi bir şekilde yeniden düşünülmesi ve gerekirse durdurulmasını istedi.
Sputnik, Sendika.Org