HES projelerinin verdiği geri dönüşümsüz zararlar önlenemiyor. Rize’de İkizdere kururken, Arhavi’de de çalışmaların yapıldığı bölgede evlerde çatlaklar oluştu
Yapımı tamamlanan veya yapım çalışmaları devam eden HES projelerinin verdiği geri dönüşümsüz zararlar önlenemiyor. Rize’de İkizdere kururken, Arhavi’de de çalışmaların yapıldığı bölgede evlerde çatlaklar oluştu
Bölgenin SİT Alanı ilan edilmesine ilişkin hala çeşitli belirsizliklerin devam ettiği Rize’nin İkizdere ilçesindeki HES projeleri, ilçeye adını veren İkizdere’yi kuruturken; Artvin’in Arhavi ilçesinde bütün tepki ve yargı kararlarına karşın yapımı devam eden HES çalışmaları evlerin duvarlarını çatlattı. Toplam 26 proje ile ülkenin en çok HES projesinin yapılmasının planlandığı 76 km’lik İkizdere Vadisi üzerinde yapımı tamamlanan ve yapım çalışmaları devam eden 8 HES projesi, yaşamı olumsuz etkiliyor.
Bölgedeki su seviyelerinin yetersizliğine karşın elektrik üretimine geçmeye çalışan HES projelerinin bulunduğu İkizdere Vadisi’nde, suyun tünellere alındığı alanlarda su seviyesi azaldı, İkizdere Deresi’nin bazı bölümleri ise kurudu. İkizdere Vadisinde yaşanan bu sıkıntının yanında, Artvin’in Arhavi ilçesinde şehir merkezinde planlanması nedeniyle kamuoyunda, “Çılgın HES” olarak bilinen Kavak HES projesi santralinin inşa edileceği alanın bitişiğindeki 3 evin kolonlarında, duvar ve zemininde ise çatlaklar oluştu.
HES çalışmaları evleri yıkacak
Arhavi Belediyesi 3 yıl önce, Kamilet Vadisi’nde tarım alanı olan Cumhuriyet Mahallesi’nin bir bölümünü, “Konut dışı kentsel çalışma alanı” ilan ederek Kavak HES projesine onay verdi. Kamuoyunda ‘Çılgın HES’ olarak adlandırılan Kavak HES projesi için açılan davalarda iki kez “ÇED Olumlu Raporu” iptal edildi. Buna karşın projede yapım çalışmaları, Rize İdare Mahkemesi’nin ilk ÇED Olumlu Raporu için verdiği iptal kararının Danıştay tarafından bozulması üzerine yeniden başlamıştı.
Cumhuriyet Mahallesi 12 Mart Caddesi üzerindeki HES için çalışmaların hızlanması ile birlikte açılan 7 metre derinliğindeki santral çukuru, inşaat alanının bitişiğinde, Yaşar Abay Hatinoğlu ile Nurettin ve Süleyman Abay’a ait 3 evin kolonlarında, duvar ve zeminlerinde çatlaklar oluşturdu. Santral sahasında çalışmaların başlatılmasının ardından evlerde çatlaklar oluşmaya başladığını belirten ev sahipleri, HES şirketi hakkında Rize İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
Evlerin yanında HES olmayacağını anlatmak için başvurmadığı kurum ve kuruluş kalmadığını ancak sözünü dinletemediğini ifade eden Yaşar Abay Hatinoğlu, “Hiçbir kurum bizimle ilgilenmedi. Bizi burada ölüme terk etiler. 3 yıldır ne söylediysek şimdi başımıza geldi. Evlerimizin yanına 7 metre derinliğinde büyük bir çukur açıldı. Su dolan çukurdan evlerin altına da su girdi, evler çatlamaya başladı. Çizik olmayan 25 yıllık evlerimizde şimdi başımıza yıkılacak hale geldi. Can güvenliğimiz yok” diyerek tepkisini dile getirdi. Ev sahiplerinden Safiye Abay ise evin çökmesinden endişe duydukları anlatarak, korku içerisinde yaşadıklarını söyledi.
İkizdere kurudu
Öte yandan zamanın Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 22 Ekim 2010’da Doğal SİT Alanı kararı alınmasına rağmen, 26 HES projesi yapımının planlandığı İkizdere Vadisi’nin, 35 kilometrelik bölümünde bugüne kadar 8 hidroelektrik santralinin yapımı tamamlandı. Bu santrallerde elektrik üretimine başlanmasıyla regülatör sahalarında tünellere alınan dere suyu, yaklaşık 3 ila 8 kilometre sonra yeniden dere yatağına bırakıldı ancak bu kez daha aşağıdaki HES ayni işlemi tekrarladı.
HES’lerin su alma bırakma işleminin yanı sıra bölgede yağışın da azalmasıyla susuz kalan İkizdere’nin büyük bölümünde daha önce hiç görülmeyen kuraklık yaşandı, dere yatağının zeminindeki toprakta susuzluktan oluşan çatlaklar ortaya çıktı.
Susuzluğun nedeni HES’ler
Bu arada, yaşanan gelişmelere tepki gösteren Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu adına yapılan açıklamada, HES’lere karşı onlarca yıldır yapılan demokratik ve hukuksal mücadelede HES’lerin doğal yaşam alanlarına vereceği geri dönüşümsüz zararlara dikkat çekildiği ifade edilerek, “Şimdi çıkıp, ‘biz haklıydık’ diyemeyiz. HES’ler hala yaşam alanlarımıza geri dönüşümsüz zararlar veriyor. Maden aramaları, taşocakları, termik ve nükleer santraller kadar yaşamı tehdit ediyor. HES’ler özellikle de ülkemizde yaşanan ve yaşanması olası susuzluk ve kuraklıkların baş nedenidir. Su döngüsünü yok eden bu projeler bir an önce durdurularak, su kullanım anlaşmaları, cebri kamulaştırmalar ve üretim lisanslarıyla birlikte iptal edilmelidir” denildi.
Sendika.Org/ Ömer Şan