AKP Cenevre görüşmelerini dinamitledi. “PYD katılırsa Türkiye boykot edecek” şantajıyla, şimdilik Rojava’yı “masa dışında” bırakmayı başarmışa benziyor. Bu nasıl bir başarı? Bu “yenilgiye” götüren bir “başarı”. Biz, “başarıya” götüren “yenilgi”yi anlatalım: Şu anda Türkiye Cumhuriyeti, bir karar alarak, Cizre, Sur ve diğer şehirlerdeki devlet terörüne son verdiğini ilan etse… Hemen arkasından Rojava kantonlarını birer birer […]
AKP Cenevre görüşmelerini dinamitledi.
“PYD katılırsa Türkiye boykot edecek” şantajıyla, şimdilik Rojava’yı “masa dışında” bırakmayı başarmışa benziyor.
Bu nasıl bir başarı?
Bu “yenilgiye” götüren bir “başarı”. Biz, “başarıya” götüren “yenilgi”yi anlatalım:
Şu anda Türkiye Cumhuriyeti, bir karar alarak, Cizre, Sur ve diğer şehirlerdeki devlet terörüne son verdiğini ilan etse…
Hemen arkasından Rojava kantonlarını birer birer “tanısa”, Ankara’da bu kantonların resmi temsilciliklerini başta Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonra Başbakan Davutoğlu, onlarla birlikte CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve elbette başta Salih Muslim olmak üzere PYD heyeti ile HDP heyeti “Rojava Temsilciliğinin” açılış töreninde birer konuşma yapsa…
O anda Suriye’de savaş sona erer. Ne Suudiler ve ne de Katar’dakiler NATO üyesi Türkiye olmaksızın Suriye’deki “vekalet” savaşını sürdüremez.
İran o anda tüm bölgesel stratejisini gözden geçirmek zorunda kalır.
Şii-Sünni mezhep savaşı tehlikesi o anda sıfırlanır.
DAİŞ bölgeyi terkeder.
O zaman, ABD ve Rusya bölgede, “hegemonya hesaplarını” yeniden terazide tartmak zorunda kalır.
Böyle bir durumda Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin “üçüncü yol” çizgisi hayata geçer; bölge halkları “geleceklerini tayin etme” bakımından “ne Amerika ne Rusya” der; ama tüm bölgedeki savaşı sonlandırmak ve savaş yıkımını ortadan kaldırmak bakımından “hem Amerika hem Rusya” diyerek, barış masasında eşit haklı üyeler olarak otururlar.
Hiç kuşkusuz böyle bir şey, şimdiki hükümetin “stratejik” yenilgisi anlamına gelir.
Ama bu “yenilgi”, gerçekte yalnız Türkiye, Kürdistan ve bölge halkları için değil, bizzat “savaş suçu uçurumunun” kıyısında sallanan AKP için de tarihin kaydetmediği bir “başarı” olur.
Şimdiki “başarı”ya gelince…
PYD’yi Cenevre’de “masa dışı” bırakmak, eğer “başarıysa”, bilin ki bu AKP için, öldürücü bir “yenilginin” ilk adımıdır.
Neden?
Çünkü PYD’nin “masada” olmaması, “haritada” olmaması anlamına gelmez. “Masada” olmayan Rojava kantonlarının “sahada” olmaması anlamına da gelmez. “Masada” olmamak PYD için “yenilgi” anlamına hiç gelmez. Çünkü PYD ve Rojava hiçbir zaman masada olmamıştı. İnsan olmadığı “masada” yenilmez. Ama Rojava’nın, PYD’nin “masaya” doğru adım adım ilerlediğini kim inkar edebilir? Bundan beş yıl önce “hayal” bile olmayan bir “ülke” doğuyor. Ne yenilgisi!?.. Onu şimdilik “masa dışı” bırakmak, ne PYD’nin “masaya” doğru adım adım ilerlemesini durdurabilir, ne de YPG-YPJ güçlerinin DAİŞ’in “inine” doğru emin adımlarla yaklaşmasını, Cerablus’u özgürleştirmesini, bütün kantonları birleştirmesini stratejik açıdan önleyebilir. Devrimci süreç “masada” ilerlemiyor, Suriye topraklarında ilerliyor. Masa’da “son söz”, bilin ki, işte bu mücadelenin “zaferinden” sonra söylenecek.
Ama daha da önemlisi, Türk devletini yönetenlerin Cenevre’de oynadığı oyun, yarın çok ağır bir sonuç doğuracak: “Federal Suriye Devleti’nde”, tıpkı Irak Kürdistan Federe Bölgesi gibi, birleşik Rojava Kantonları resmen kurulduğu zaman, AKP Güney sınırları boyunca “düşman” ilan ettiği bir komşuyla başbaşa kalır. Bin kilometreye yakın bir sınırdır bu.
Ve bilin ki, böyle bir sonuçtan sonra, kendisi Sünni nüfusa sahip Rojava bir koluyla Lazkiye Arap Alevileriyle, diğer koluyla İran ve Irak Şiileriyle, aynı zamanda Türkiye’deki Sünni ve Alevi demokratlarla, Irak’ta kardeş Kürdistan’la öyle bir ittifak sistemi kurar ki, “boykotçu” AKP’yi NATO bile bu “kuşatılmışlıktan” kurtaramaz.
“Masa” diplomasinin “oyun sahasıdır.”
“Yenilen ve yenen” belli değilse, “masada” barış olmaz. Olsa olsa “barış peşrevi” olur. Güreşçilerden biri “pes” dediğinde masada barış imzalanır.
Sizce Suriye’de AKP ve DAİŞ mi “pes” edecek, yoksa PYD mi?
Bu sorunun yanıtı şimdi değilse, Mart’ın 21’inde, Newroz günü verilecek… Karlar eriyecek, çiçekler açacak, kelebekler uçacak, arılar vızıldayacak… Kuto Sur sokaklarında Kobanê’den gelen emmi oğluyla koşmaca oynayacak…