Geçtiğimiz haftalarda “teröre lanet” savsatasıyla başlayan tüm Türkiye’ye yayılan saldırıların en büyüklerinden birini de Kırşehir’de yaşadık. Yaşananları gözlemlemek destek ve dayanışma için Kırşehir’deydik. Kırşehir’i gezdiğimizde, faşist saldırıların ciddi boyutlara ulaştığı gözle görülüyor. AKP’nin savaş politikaları ile bir şehrin yağmalandığı, insanların sindirildiği, şehrin merkezinde dahi kimsenin olmadığı bir manzara ile karşılaşıyoruz. İnsanlar korkuyorlar, ya benim de […]
Geçtiğimiz haftalarda “teröre lanet” savsatasıyla başlayan tüm Türkiye’ye yayılan saldırıların en büyüklerinden birini de Kırşehir’de yaşadık. Yaşananları gözlemlemek destek ve dayanışma için Kırşehir’deydik.
Kırşehir’i gezdiğimizde, faşist saldırıların ciddi boyutlara ulaştığı gözle görülüyor. AKP’nin savaş politikaları ile bir şehrin yağmalandığı, insanların sindirildiği, şehrin merkezinde dahi kimsenin olmadığı bir manzara ile karşılaşıyoruz. İnsanlar korkuyorlar, ya benim de dükkanıma saldırırlarsa diye, bu sebepledir ki her esnaf Türk bayrağı asmış dükkanına aman saldırmasınlar diye. Kafeler bomboş, sokaklarda insan sayısı yok denecek kadar az. Sokaklardan geçerken keskin bir is kokusu bizi takip ediyor. Parklar bomboş hiçbir yerden çocuk sesi gelmiyor. Ortalama bir Anadolu kentinin dahi az biraz da olsa insanlarla dolu olmasını beklersiniz ama Kırşehir’de böyle bir görüntü yok. Sanki Anadolu’da çıkacak bir iç savaş için pilot bölge olarak seçilmiş burası ve savaşın izleri nereye gitseniz gözünüze çarpıyor. Yakılan, yıkılan yerleri gördükçe bir insanın dahi ölmemiş olması sizi rahatlatan tek şey. AKP’nin yürüttüğü savaş politikaları Kırşehir’de vücut bulmuş ve sistematik olarak uygulanmış.
Kırşehir’de neler olmuştu?
HDP Kırşehir Belediye Başkan Adayı Eşref Odabaşı’nın ve Komünist Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi Sait Akıllı’nın sahibi olduğu Gül Kitabevi, faşistler tarafından yakıldı. Sadece Gül Kitabevi değil, “Kürtlerin” işlettiği toplamda 32 mekan yakıldı veya yağmalanıp zarar verildi. Bunların içerisinde 3 işletme tamamen yakılmış durumda. Gül Kitabevi, Çöl Pazarı ve Diyarbakır Tatlı Salonu. İlk haberler geldiğinde herkesin aklına ilk düşen “İkinci Madımak mı?” sorusu oldu. Neyse ki hayatını kaybeden olmamıştı. Gül Kitabevi’nin sahibi Sait abi yakılan kitabevinde yaralananlardan biri.
Neler yaşandı?
Önce Kırşehir Devlet Hastanesi’ne gitmiş ancak hastane önünde bekleyen faşist güruhu görünce araçla Kayseri’ye gitme kararı almış. Kayseri’ye giderken, Kırşehir’e gidiş yönünün sivil araçlarla bilinçli olarak kapatıldığını, araçların yola paralel bir şekilde hiçbir aracın giremeyeceği şekilde konulduğu ve önlerinde yüzlerce insanın beklediğine şahit olmuş, Kayseri’ye ulaştığında kendisini polisler karşılamış “Sait Bey güvenliğiniz için buradayız” diye. Kırşehir’de faşistleri yönlendiren, yakılacak, yağmalanacak yerlerin listesini dağıtan, faşistlerle birlikte yakma eylemlerini gerçekleştiren polislerin kendisi korumak üzere gelmiş olmalarına “acı acı” güldüğünü anlatıyor Sait abi. Tek sağlam kitap kalmamış, kitabevinde ve kitabevinin bulunduğu apartmanda oturan sakinlerin pencereleri yanmış kül olmuş, hepsi terk etmiş binayı. Bir dayanışma standı kurmuşlar el birliği ile yanmış, is kokan kitapları satıyorlar, dayanışma için ve destek bekliyorlar Gül Kitabevi’nin yeniden inşa sürecini başlatmak adına. Çöl pazarı bir giyim mağazası, faşistler burayı da yağmalayıp, yakmış, alt katlarda başlatılan yangın o kadar büyümüş ki üst katta bulunan askılıklar sıcaktan erimiş, neyse ki onların da tek tesellisi can kaybı olmaması…
Diyarbakır Tatlı Salonu’nun bulunduğu bina da Gül Kitabevi’nin olduğu bina ile aynı kaderi paylaşmış ve apartmanda tek bir hane kalmamış yangından etkilenmeyen, salonun arkasında bulunan bahçe ve dükkanın tamamı yok olmuş…
3 işletme haricindeki toplamdaki 32 mekândan geri kalanların camları kırılmış, yağmalanmış, içleri kullanılamaz hale getirilmiş…
Yakılan ve zarar verilen yerlere ilişkin gözlemlerimiz bittikten sonra sohbet etmeye başlıyoruz esnaf arkadaşlarla. Nedir durum var mı tutuklanan kişiler? Halk ne tepki veriyor?
‘Taşın nereden geldiğini biliyoruz ama bunu insanlara anlatmakta zorlanıyoruz’
Bir esnaf; “6 kişi tutuklandı, ancak elimizdeki görüntülerde yakılan yerlere giren polisler de var, birlikte yakıyorlar, Gül Kitabevi önünde polis amiri yakma eyleminden sonra “Gençler buradaki işiniz bitti hadi gidebilirsiniz” diyor.
Başka bir esnaf; “Ama hiçbir polis hakkında işlem yok. Şehirde tutuklanan kişiler hakkında karalama kampanyaları başlattılar yapılanları meşrulaştırmak adına; “Bu bizim buralı değil, biri zaten tecavüzden yargılanıyormuş, bizde böyle insanlar olmaz” diye. “Biz taşın nereden geldiğini biliyoruz ama bunu insanlara anlatmakta zorlanıyoruz” diyorlar. Anlatılana göre insanlar korkuyor, görüyorsunuz koca şehirde tüm esnaf Türk bayrağı asar hale geldi, aman benim dükkanıma saldırmasınlar diye, bir binada 3 komşu bayrak asıyor 2 tane asmıyor, diğerleri asmayanlarla kavga ediyor neden bayrak asmıyorsun diye.
Sait abi araya giriyor; “Ben Türk’üm benimle alıp veremedikleri yanımdaki insanlara destek vermem. Bu yüzden dükkânımız talan edildi. Ben Türk olmaktan utanıyorum ve bu utancım geçmeyecek” diyor.
Kırşehir esnafı şu anda yaralarını sarmaya çalışıyor, “Elimizde görüntüler var biraz kendimizi toparlayalım, asıl faillerin kimler olduğu herkes görecek” diyorlar.
*Halkevleri Hukuk Dairesi