Gericiliğe, Faşizme ve AKP’ye Karşı üniversitenin sesi Kolektif’te Birleşiyor! Öğrenci Kolektifleri olarak 5.sini düzenlediğimiz genel kurulumuzu ülkenin önemli bir siyasal dönemeçten geçtiği bir süreçte tamamladık. Kuşkusuz ki bu siyasal sürecin bir yönünü AKP iktidarının yönetememe krizi oluştururken bir yönünü de sokakta mücadele yürütenlerin kesintisiz ve giderek yükselen mücadelesi oluşturuyor. AKP iktidarı neredeyse bütün alanlarda yürüttüğü […]
Gericiliğe, Faşizme ve AKP’ye Karşı üniversitenin sesi Kolektif’te Birleşiyor!
Öğrenci Kolektifleri olarak 5.sini düzenlediğimiz genel kurulumuzu ülkenin önemli bir siyasal dönemeçten geçtiği bir süreçte tamamladık. Kuşkusuz ki bu siyasal sürecin bir yönünü AKP iktidarının yönetememe krizi oluştururken bir yönünü de sokakta mücadele yürütenlerin kesintisiz ve giderek yükselen mücadelesi oluşturuyor.
AKP iktidarı neredeyse bütün alanlarda yürüttüğü politikalarda bir tıkanma yaşarken ve yönetme krizi giderek derinleşirken bu tıkanmayı aşmak için çareyi ‘iç güvenlik reformu’ adı altındaki yeni baskı yasalarında görüyor. Meclisi kavga meydanına çeviren, dayakla, şiddetle yasa kabul ettirmeye çalışan AKP ve Erdoğan kendi geleceklerini koruma altına almak için her türlü yöntemi deniyor.
Dış politikadaki daimi başarısızlığı IŞİD’e verilen desteğin Kobanê direnişi ve zaferi ile yeni bir boyuta taşınan AKP’nin uluslararası imajı bir kez daha yerle bir olmuş durumda. Attığı her adımda, söylediği her sözde çark etmek zorunda kaldığı, Erdoğan’ın Ortadoğu’daki güvenilmez diktatörler kategorisindeki yerini sağlamlaştırdığı ve bunun yanında ayakta kalmak için Ortadoğu’nun bütün kirli, halk düşmanı, katil çeteleriyle işbirliği kendisine de yönelen bir tehdit olarak döndüğü bir dönemdeyiz.
Neoliberal talanı kentlerin meydanlarına, yeşil alanlarına, sularına kadar her yere tarifi imkansız bir saldırganlıkla yaymaya çalışan, adım attığı her yerde; Validebağ’da, Yırca’da, Kuzey Ormanları’nda ve daha bir çok yerde yaygın, sürekli, hak alıcı direnişlerle karşılaşan AKP inşaat balonunu şişirmek dışında bir ekonomik çıkar yolu da bulamamaktadır. Tüm kent, doğa, yaşam direnişlerine devletin olanca gücüyle saldırmayı ve rantın sürekliliğini korumayı görev edinmektedir.
AKP’nin gerici uygulamaları seçim dönemi de yaklaşırken artmakta, rıza üretmekten çok gerici dayatmalarla geniş halk kesimlerini Sünni İslam’ın gündelik değerlerine uygun yaşamaya zorunda bırakmakta. Özellikle eğitim alanının gericileştirilmesine dair hamleleri veli, öğrenci, öğretmenlerde isyan etmekten başka çare bırakmadığı gibi, gericilikle mücadele anlamında kuvvetli bir direniş hattının örülme potansiyelini de her geçen gün büyütmekte.
1-AKP karşıtı mücadele hattının yükseltiyoruz.
AKP uzunca bir süredir üniversitelere doğrudan müdahalelerde bulunmaktan kaçınıyor. Ancak AKP’lilerin üniversiteye doğrudan gelmemesi üniversiteyle dertlerinin bittiği anlamına gelmiyor. YÖK ve yandaş rektörler aracılığıyla süren piyasacı, gerici, yandaş, baskıcı saldırı Öğrenci Kolektifleri’nin yeni döneminde de hedef halinde olacaklar. İlk olarak uzun süreli, ısrarlı ve her türlü aracı kullanarak rektörleri ve YÖK’ü üniversitelilerin mücadelesinin doğrudan hedefleri haline getirmek zorundayız. Devamında da rektörlerin ve YÖK’ün kimliğinde vücut bulacak şekilde kuracağımız siyasi iktidar karşıtlığını üniversite mücadelesinin temel taşlarından biri haline getirerek temsil ettikleri zihniyeti üniversiteden tamamen söküp atacağız.
– Rektörleri, ÖTK’ları, YÖK’ü ve yaptıkları baskıyı, yandaşlığı görünür kılıp, etkisizleştireceğiz.
– Gözümüz YÖK’ün, rektörlerin ve ÖTK’nın üzerinde; yaptıkları toplantıları aldıkları kararları takip edip, saldırılara her alandan cevap üreteceğiz.
– AKP’nin sokakları kuşatmaya çalıştığı, sokak hareketini ezmeye çalıştığı günlerden geçiyoruz. Başkanlık sistemi ekseninde gelişen daha otoriter rejim tartışmasına karşı özgürlük ve demokrasi talebini üniversitenin yükselen sesi 0haline getireceğiz ve AKP’nin güvenlik paketini başına geçireceğiz.
– Üniversitelerde söz, yetki, karar mekanizmalarını oluşturmak ve üniversitenin sözünü üniversitelilerin söylediği durumları oluşturacağız.
– Üniversitelerde AKP’nin hareket kabiliyetini azalttık ama üniversiteler üniversitelilerin olana kadar durmuyoruz, mücadele etmeye devam edeceğiz.
2- Gericiliğe karşı Aklın ve Bilimin Yolunu savunacağız.
Önümüzdeki dönem gericiliğe karşı mücadele açısından önemli bir süreç olacak. AKP iktidarı kamusal alanın ve özellikle de eğitim alnının gericileştirmesine yönelik ciddi adımlar atmaktadır. Üniversitelerimiz de bu saldırının dışında değildir. Gericiliği üniversitelerimizde doğrudan yaşıyoruz. Bu noktada ilk olarak AKP’nin gericileştirme politikalarının karşısında duracağız. Gericiliğe karşı mücadele merkezi siyasal söylemimizin önemli bir parçası olacak. Siyasal ve ideolojik olarak gericiliğe karşı fiili mücadele hattımızı güçlendirerek sürdüreceğiz.
Bu noktada üniversitelerimize ‘aklı ve bilimi savunan’ bir mücadele programı oluşturuyoruz. Bu bağlamda üniversitelerimiz de bilime sahip çıkan çeşitli etkinlik ve eylemleri güçlendireceğiz. Geçtiğimiz dönem çeşitli üniversitelerde oluşturmaya başladığımız küçük adımları ( bilim kazanı) yaygınlaştıracak ve güçlendireceğiz.
Gericiliğin yaygın olduğu yerlerin başında Anadolu üniversiteleri geliyor. Hem kentin sosyal yapısı hem de üniversitenin gerici akademik kadrosundan kaynaklı gerici dönüşümler daha yoğun. Bu noktada Anadolu üniversitelerinde bulunduğumuz bölümlerde gericiliğe karşı bilimi savunan ve alternatif yaşamı örgütleyen bir politik hat izleyeceğiz.
Gericiliğe karşı mücadelede laik eğitim ve yaşam mücadelesi bu dönem her zamankinden daha önemli bir noktada duruyor. Bu bağlamda laikliği üniversitelerimizde tartıştıran ve mücadeleyi güçlendiren bir program geliştireceğiz.
3- Üniversitenin hak alma örgütü olmaya devam edeceğiz. Kökleri derinde dalları her yerde olan bir mücadele örgütü haline geleceğiz.
Neoliberal üniversitenin krizi devam ediyor. Buna bağlı olarak piyasacı saldırılar üniversitenin her alanında yoğunlaşmaktadır. Bu dönem piyasacığa karşı mücadelede harç kazanımı üzerinden önemli bir mevzi elde ettik. Bu mevziden aldığımız güçle üniversitelerdeki hak mücadelesi çizgimizi geliştirmeli, yaygınlaştırmalı ve güçlendirmeliyiz. Bu açıdan hak mücadelemizi sadece harçlarla sınırlandırmamalı, barınma, ulaşım, beslenme gibi alanlarda fiili militan mücadele hattımızı güçlendirmeliyiz. Bu duruma paralel olarak üniversitelerde hak mücadelesini kalıcı kılmak ve daha ileriye taşımak için kalıcı mücadele örgütleri, platformları oluşturmalı, mücadeleyi sürekli hale getirebilmeliyiz.
Öte yandan harçlar 2. Öğretimde hala devam ediyor. Bu dönem kazanımdan elde ettiğimiz güçle 2. Öğretimlerde parasız eğitim mücadelemizi hem merkezi olarak hem de bulunduğumuz yerellerde çeşitli biçimlerde sürdürmeye devam edeceğiz.
Dönem başından itibaren önümüze önemli bir hedef olarak koyduğumuz ‘yerel çalışmalarımızı güçlendirelim’ stratejisinde önemli bir noktaya geldik fakat bu çalışmalarımız yeterli bir düzeyde değil. Önümüzdeki dönem bu stratejimizi daha etkili bir biçimde sürdürmeli ve üniversitelerimizde bölüm bölüm derinleşme hedefimizi sürdüreceğiz. Kolektifi kolektif yapan yerel faaliyetlerimizi bu dönemki politik hattımızı kampüslerde güçlendiren bir faaliyet geliştireceğiz.
Kolektifler olarak sadece üniversite içindeki sorunlara değil yaşadığımız kentin sorunlarına da taraf olmaya devam edeceğiz. Bu noktada AKP’nin doğayı ve kentleri talan ve yağma politikaları karşısında üniversitelileri kitlesel olarak taraf etmeye dönük çalışmalarımızı geliştireceğiz.
4- Artık kadınlar konuşacak!
Türkiye’de kadınlar, şiddetin her geçen gün daha da arttığı, bedenleri üzerinden kadın düşmanlığının ve cinsiyetçi politikaların yeniden üretildiği, gericiliğin yine kadın politikaları üzerinden şekillendiği bir dönemden geçiyor. Ağzı olan kadınlara saldırıyor, AKP’liler kadın düşmanlığını her gün yeniden üretiyor. Günlerdir binlerce kadın sokaklarda, katledilen sıra arkadaşımız Özgecan için artık yeter diyor. Biz üniversiteli kadınlar da yaşam alanlarımızda cinsiyet eşitsizliğinin tam ortasında bulunuyoruz. Her gün katlediliyor, tacize uğruyoruz. Ama konuşamıyoruz!
Kadınların isyanını hiçbir zaman durduramayacak olan AKP, kadınlara yönelik tüm saldırıların sorumlusudur. Tayyip konuştu, erkekler öldürdü. AKP’liler tartıştı, kadın düşmanlığı kendisini sokakta daha da var etti. Ama bu devri kapatacağız! Üniversiteli Kadın Kolektifi olarak, buradan üniversitelere döndüğümüzde yaşam alanlarımızı tüm bu saldırılardan koruyacağız. Bunlar için YÖK, rektörler, AKP ve tüm kadın düşmanları bir kez daha dinlesin. Bundan sonra kulaklarınızı dahi kapatamayacağınız, sizleri belki de her gün rahatsız edecek şartlarımızdır:
1- ÜNİVERSİTELERDE TACİZ YÖNETMELİKLERİ!
2- ÜNİVERSİTELERDE ZORUNLU TOPLUMSAL CİNSİYET DERSLERİ!
3- KADIN SAĞLIĞI ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZLERİ!
4- AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI YERİNE KADIN BAKANLIĞI KURULSUN!
5- BİZ KONUŞACAĞIZ!
Bu 5 talep bundan sonra üniversiteli kadınların bayrağı olacaktır. Üniversitelerimize dönüp bu talepleri gerçekleştireceğiz. Bunun muhatabı olan rektörler, YÖK ve meclis bir kez daha kulağını açsın ve bizi dinlesin: ARTIK KADINLAR KONUŞACAK!
5- Daha fazla Kolektif
Merkezi örgütümüzün gücü yıllardır yüzbinlerce üniversitelinin sesi oldu. Şimdi sesi olduğumuz üniversiteliler ile bağlarımızı daha da güçlendirme zamanı.
Bizi izleyen, dinleyen insanların bize gelmesini beklemek yerine, bizim onlara gittiğimiz, sosyal ve siyasal olarak tariflediğimiz aydın üniversiteli kimliğini hayatın içinde yaydığımız geniş kitle örgütlenmelerini el birliği ile inşa edeceğiz.
Kolektif’in sadece üniversite üniversite değil, fakülte fakülte; bölüm bölüm ve hatta sınıf sınıf yerelleşmesini sağlayacak derinlikte bir örgütlenme anlayışı önümüzdeki dönemde üniversitelerde daha da kök salacağımız güçlü yerel çalışmalar kurmamızı sağlayacak.
Var olan çalışmalarımızı çok daha kurumsal ve disiplinli olarak, sürekli üzerine ekleyerek, daha da geliştireceğiz.
Haziran’da, Soma’da, Berkin’in ölümünde, Özgecan’ın hesabını sormak için sokağa çıkan yüzbinlerce üniversite öğrencisi, öğrenci hareketinin bugünkü potansiyelinin ne kadar yıkıcı ve etkili olduğunun kanıtıdır. Bu hareketin örgütlü hale getirilmesi ise önümüzdeki en önemli örgütsel amaçtır. Bunun tek yolu, geniş kitlelerin dayanışma içinde, yeni bir yaşamı ve üniversiteyi mücadeleyle birlikte yeniden kurmaktır. Kolektifler, bunu başaracak güce sahiptir ve başaracaktır.
Hepimiz açısından yeni ve kurucu bir dönemin içinde olduğumuzun farkındayız. Kurucu dönemin tüm zorluklarına rağmen, iradeyle ve ısrarla mücadele hattını büyüten, kalıcılaştıran mekanizmaları ürete ürete yolumuza devam ediyoruz.
Öğrenci Kolektifleri’nin 5. Genel Kurulu’nu sonlandırırken içinde bulunduğumuz dönemin koşullarını olumlu bir mücadele pratiğine dönüştürmenin yollarını , bu yolda yürürken göstereceğimiz iradeyi, siyasi iktidarın sıkışmış ve kilidi seçimlerle açmaya çalışan çaresizliğine karşı yapacağımız siyasal ve pratik müdahaleler ile 7 Haziran’daki genel seçimlerin ülke siyasetini ve sokakları boğmasını engellemeyi, üniversiteleri gericiliğe, faşizme ve AKP’ye karşı aktif sokak mücadelesinin tarafı haline getirmek için yola devam edeceğiz.